AKP’nin savaşına, faşizmine teslim olmayacağız. Eşitliğin, kardeşliğin, barışın ülkesini kuracağız!

Ct, 12/09/2015 - 19:26
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Bugün 12 Eylül. 35 yıl önce 1980’de bugün ülkemizin sokaklarında tanklar dolaşıyor, insanlar işkencelerde katlediliyor, binlerce insan cezaevlerine atılıyordu. ABD’nin çocukları halkı ezmek için darbe yapıyordu.

12 Eylül 1980’de egemenler emperyalist kapitalist sistemin gereklerini ancak baskıyla, faşizmle yerine getirebiliyordu. Her türlü demokratik hak yasaklanıyordu. Halkın topyekün teslim alınmasını hedefliyordu. Darbe neoliberalizmin gereği olarak yeni bir düzen yarattı ve solu baskılarken bu düzene uygun gerici-faşist siyasi akımların önünü açtı. AKP kardoları da bu iklimde 12 Eylül darbesinin çocukları olarak iktidara taşındı. Ve şimdi 12 Eylül 2015’te AKP de iktidarını ancak baskı, zor ve faşizmle devam ettirebiliyor.

12 Eylül öncesinde kontrgerilla faşist çeteleri halka saldırtıyor, kitle katliamları gerçekleştiriyordu. 2015’in Eylül’ünde AKP iktidarı tarafından gerici-faşist güruhlar halkın üzerine salınıyor, siyasi parti binalarına, demokratik kitle örgütlerine saldırıyor, Kürt olduğu için insanlar dövülüyor.

12 Eylül 1980’de sokaklara çıkmak yasaklanıyordu, 2015’in Eylül’ünde sokaklara çıkmak yine yasaklanıyor. Cizre 4 Eylül’den bugüne kadar abluka altında tutuldu. Kadın, çocuk, yaşlı demeden en az 23 insanımız katledildi. Cizre halkına topyekün işkence yapıldı. Ülkemiz tarihinin en kara günleri bu kez Cizre’de yaşandı.

12 Eylül faşist bir darbeydi. 2015 Eylül’ünde ülkemiz hiçbir meşruiyeti olamayan bir savaş hükümetiyle yönetiliyor. Seçimler sonrasında AKP adeta bir darbeyle ülkemizi ele geçirmek istiyor.

Evet 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi ülkemizin üzerine çöken bir karanlıktı. AKP 12 Eylül’ün karanlığını sürdürüyor. Baskı, şiddet, yargısız infaz, tutuklama, basına sansür, her türlü demokratik hakkın yasaklanması gibi onlarca uygulama AKP tarafından hayata geçiriliyor. Yıllardır sokakta her yenildiğinde “milli irade” diyerek sandığı gösteren Tayyip Erdoğan ve AKP 7 Haziran seçimlerinde yenilgiye uğrayıp tek parti iktidarı olma şansını kaybedince ülkeye yapmadıklarını bırakmadılar. 20 Temmuz’da Suruç’ta 33 devrimcinin katledilmesiyle halka dönük başlatılan savaşın sonuçları çok acı oldu. Yüzlerce insanımız hayatını kaybetti, anne babalar evlatlarından oldu. 400 milletvekili kazanmayı her şeyin önüne koyan zihniyet ülkemizi iç savaşın eşiğine doğru sürüklemekten çekinmiyor. Asker cenazelerini seçim mitingi haline getirmeye çalışanlar bunu başaramıyor, başaramadıkça savaşın şiddetini artırmakatan geri durmuyorlar.

Bizler biliyoruz AKP 12 Eylül’ün çocuğudur. Onun politikalarının ürünü ve sonucudur. 12 Eylül 2010’da Anayasa referandumuyla 12 Eylül Anayasası yeni döneme uygun hale getirilmiştir. AKP Anayasa maddelerini kendi iktidarını güçlendirmek ve sermayeye daha fazla talan ve sömürü özgürlüğü sağlamak için değiştirmiştir.

Ve bugün ne büyük tesadüf ki AKP genel kurulunu gerçekleştiriyor. Yine bir 12 Eylül günü yağma ve talan düzenlerini sürdürmek için kendilerine yeni yol haritası belirleyecekler. Yeni yalanlar icat edecekler. Neye göre? Halklara karşı yürütecekleri savaşa göre. Ne için? Saraydaki saltanatlarının sürmesi için.

Halka karşı yürütecekleri savaşın kadrolarını belirledikleri bugün biz de bir kez daha ilan ediyoruz; yürüttüğünüz savaşın, döktüğünüz kanın, ettiğiniz zulmün, savaş suçlarının, yolsuzlukların, sömürünün, yağma ve talanın hesabını verceksiniz.

Boyun eğmeyeceğiz. Bu ülkede AKP’nin, Saray’ın karşısında gericiliğe, faşizme, neoliberal politikalara, savaşa, kadın düşmanlığına, emek düşmanlığına, kent ve doğa yağmasına karşı direnenler var.

Diktatörlüğün karşında demokrasi, savaşın karşısında barış ve kardeşlik için direnenler var.

Siz iktidarda kalabilmek için Kürt halkına savaş açıyorsunuz, milliyetçiliği kışkırtıyorsunuz, biz halkların kardeşliğini örgütleyeceğiz!

Cihatçı çeteleri kullanıp mezhepçi iç savaşları kışkırtarak Ortadoğu’yu yüz binlerin katledildiği bir yangın yerine çevirdiniz, biz bu halkların emperyalizme, işbirlikçilerine ve mezhepçi çetelere karşı bağımsızlık, özgürlük, eşitlik, barış, ve kardeşlik mücadelesini örgütleyeceğiz!

Kentlerin yağmasına, doğanın talanına, emeğin sömürüsüne dur diyeceğiz!

Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyüteceğiz!

Neoliberal politkalarla gasp edilen bütün haklarımızı kazanmak için bu politikaları durduracağız.

Gayrimeşru iktidarının dayatmalarını kabul etmeyeceğiz. Haklarımızı, özgürlüğümüzü, geleceğimizi Saray’a teslim etmeyeceğiz!

Oya Ersoy

Halkevleri Genel Başlanı