Son günlerde sıkça yaşanan ve acil müdahale gerektiren hastaların, hastane kapılarından geri çevrilerek, hastane hastane dolaştırılıp bilerek ölümün kucağına itilmesi, aslında AKP hükümetinin uygulamaya koyduğu (SSGSS)sosyal sigortalar genel sağlık sigortası yasasının vahim sonuçlarından yalnızca birisidir.

Adana’da Tüp gaz bayiinde patlama sonucu vücudu 3. derecede yanan biri çocuk iki kişinin, 230 YTL'lik tedavi masrafını ödemediği iddiasıyla, özel bir hastanede 1 saat bekletilmişti.

Kocaeli ‘de 8 aylık Rabia bebek 3 hastane dolaştıktan sonra dördüncü olarak gittiği hastanede tedavi altına alınabilmişti.

İstanbul da 14 aylık sıla bebek 7 saat hastane dolaştıktan sonra tedavi şansına ulaşmıştı. Küçük çekmecede apandisit teşhisi konulup acil ameliyat olması gereken 14 yaşındaki Delal güler dört hastane tarafından geri çevrildi ancak beşinci hastanede ameliyat edilebilmişti.

Şanlıurfa da tarım işçisi ailenin trafik kazasında ağır bir şekilde yaralanan 10 yaşındaki kızları Fatma, tedavi olabilmek için 8 saat boyunca 6 hastane dolaşmıştı.

24 Mayıs cumartesi günü hastane dolaşma zulmünün bir yenisi Bahçelievler ilçesinde 7 yaşındaki Hasan Deniz Turanın başına geldi. Trafik kazası geçiren deniz ikisi üniversite hastanesi olmak üzere toplam beş hastane dolaştıktan sonra ameliyat olabildi.
Sağlık hakkı insanın en temel hakkıdır. Hiçbir hükümet sağlık üzerinden ticari amaç güdemez

Bırakın sağlık hakkını, artık İnsanın en temel hakkı olan “YAŞAM HAKKI “gasp edilmektedir. AKP hükümeti sağlıkta dönüşüm diye( SSGSS ) sosyal sigortalar genel sağlık sigortası yasasıyla halka, paran kadar sağlık hizmeti alırsın diyor. Son günlerde yaşanan hastane kapılarındaki trajik olaylar yazılı ve görsel medyada kamuoyuna; sağlık kurumlarında görev yapan doktor ve kurum yöneticilerinin şahsi eksiklik, sorumsuzluk ve duyarsızlıkları olarak yansıtılmaktadır. Oysa çok iyi biliyoruz ki tüm bu yaşananlar (SSGSS) sosyal sigortalar genel sağlık sigortası yasası ile sağlık hizmetlerinin ticarileştirmesinin sonucudur.

Yakın zamana kadar halkımıza ciddi anlamda sağlık hizmeti veren üniversite ve devlet hastanelerine yapılan yatırımların yetersizliği sonucunda da sözü edilen sağlık kurumları kamusal işlevlerini yerine getiremez hale getirilmişlerdir.

Uluslararası sermaye tüm dünyada sosyal devlet politikalarının uygulamadan kaldırıp,neo liberal politikalara uygun olarak eğitim sağlık vb alanların özelleştirilmesi yoluyla kendine yeni kar alanları açmaktadır. Ülkemizde yıllık 9 milyar dolar olan sağlık harcamalarının 2010 yılına kadar 60 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu devasa rakam, uluslar arası sermaye ve yerli işbirlikçilerinin iştahını kabartmaktadır.

AKP hükümeti ise sağlıkta dönüşüm adını verdiği ancak halkımızın yaşam hakkını gasp eden yasaları, emekçilerin tüm muhalefetine rağmen bir bir meclisten geçirerek uluslararası sermayenin ve yerli işbirlikçilerinin temsilcisi olduğunu kanıtlamıştır.

Bizler, İstanbul halkevleri şubeleri olarak; ilk kez 2006 yılın da meclis gündemine getirildiği tarihten bu güne kadar halkımızın sağlık hakkını gaspa yönelik tüm yasal düzenleme ve uygulamalarına karşı dün sessiz kalmadığımız gibi bundan sonrada aynı kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğimizi duyuruyoruz.

Buradan AKP hükümeti ve sağlık bakanlığı yetkililerine sesleniyoruz;

Sağlık hakkı üzerinden ticaret yapılamaz!

İnsan sağlığı üzerinden ticaret olmaz!

Acil olarak üniversite ve araştırma hastanelerinin ameliyat ve yoğun bakım üniteleri yeterli hale getirilmelidir.

Prim ödeme gücü olsun olmasın nüfus cüzdanına sahip olan bütün vatandaşlar sağlık hizmetlerinden eşit / ücretsiz / nitelikli olarak yararlanmalıdır.

Halkımızın yaşam hakkını gaspa yönelik( SSGSS) sosyal sigortalar genel sağlık sigortası ve benzeri tüm yasal düzenlemeler derhal iptal edilmelidir