“Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması”adı altında meclise getirilen Anayasa değişikliği teklifi, Parlementer sistemi “bekleme odasına” alan saray iktidarının, Meclis üzerinde istediği gibi oynamasına olanak sağlayacak bir düzenlemedir. Bütün ülkeyi faşist bir zorbalıkla teslim almayı, parlamento dahil olmak üzere, göstermelik de olsa geriye kalmış tüm demokratik kırıntıları da yok etmek isteyen AKP/Sarayın oyununu bozmak demokrat olmanın gereğidir!
Dertleri savaş ortamının nimetlerinden yararlanarak iktidarlarını devam ettirmek, çürümüş diktatörlüğü adım adım anayasal güvenceye taşıyacak yolun taşlarını döşemektir.
Ne bombalar yağdırılarak, ne halkın seçtiği belediye başkanları, meclis üyeleri tutuklanarak, ne de vekillere “dokunularak” kürt sorununun çözülmeyeceğini en çok da AKP/Saray iktidarı bilmektedir. Çürümüş Diktatörlüğün kendini tahkim etmek üzere attığı her adım ülkeyi daha derin bir bataklığa sürüklemektedir.
Sorun sadece milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak işlediği ”suçlar”dan yargılanması değildir. Sorun sadece HDP milletvekilleri ve Kürt savaşı da değildir.
Milletvekilleri dokunulmazlıkların kaldırılması; HES’lere karşı çıkanları “vatan haini”, barış isteyen akademisyenleri “akademik terörist”, yapılan her eleştiriyi “hainlik, alçaklık” olarak nitelendiren çürümüş diktatörlüğün, kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşmanlaştırma, korkutma, sindirme ve etkisizleştirme siyasetinin bir parçasıdır.
AKP ve Saray rejiminin parlamentoyu tamamen sıfırlamak istediği bir dönemde; “Düşünce, ifade özgürlüğü ve kürsü dokunulmazlığı hariç olmak üzere” gibi gerekçelerle milletvekili dokunulmazlığının sınırlarını tartışmanın hiç bir hükmü kalmadığı gibi, “Milletvekillerinin hepsinin dokunulmazlıkları kaldırılsın, HDP’li vekillerin dosyalarıyla sınırlı kalmasın” demenin, diktatörlük rejimine giden yoldaki taşları temizlemekten başka bir anlamı yoktur.
Bütün vekillerin dosyalarının meclise getirilmesi ve dokunulmazlıkların kaldırılmasını isteyen çağrıların, bir eşitleme ve herkesin hesap verebilmesi olarak öne sürülmesi ağır bir yanılgıdır. AKP’li bakan ve milletvekillerinin hırsızlık ve yolsuzlukla ilgili dosyalarının yargı önüne getirilip cezalandırılması olasılık dahilinde bile değildir.
Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına evet demek;
Sarayın "Mevzuat şöyledir, böyledir. Yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir tarafa, siz zihinsel inkılabınızı devreye sokun" dediği,
Sokağa çıkanın, hakkını arayanın karşısına polisin, tomanın, panzerin çıkarıldığı,
Sulh Ceza Mahkemelerinin ağzını açanı “cumhurbaşkanlığına hakaret” suçundan tutuklayan/dava açan özel görevli mahkemeler haline geldiği,
Katliamların sorumlularının değil, sorumluların bulunmasını isteyenlerin yargılandığı,
Tacizcilerin değil tacize uğrayan kadınlarla dayanışmayı örgütleyen, “tacizci”ye “”tacizci” diyenlerin cezalandırıldığı,
AKP’li milletvekilinin açık açık “Yasama bizim elimizde, yürütme bizim elimizde, yargı bizim elimizde” demekte beis görmediği Saray düzeninin kurumsallaşmasına omuz vermektir.
7 Haziran seçimleri sonrasında olduğu gibi, AKP/Saray iktidarının oluşturduğu kulvardan gitme yanlışının bir kez daha yapılmasına izin vermemek, demokratım diyen herkesin yükümlülüğüdür. Ana muhalefet partisi CHP, dokunulmazlık oylamasıyla ilgili olarak hangi tavrı benimserse benimsesin, AKP bunu CHP aleyhinde kullanmaktan vazgeçmeyecektir. O nedenle CHP'nin "Evet" diyerek bozacağı bir hesap yoktur. CHP liderliği AKP'nin ne diyeceğinden çok AKP karşıtı muhalefetin ne diyeceğini önemseyerek hareket etmeli, "Evet" tavrı konusunda yükselen itirazı dikkate alarak savunduğu siyasi ilkelerin gereğini yerine getirmelidir.
AKP ve Saray rejimine karşı topyekün mücadele bugünün temel görevidir.
Eşitlikten, özgürlükten, kardeşlikten, laiklikten yana olan her vekili, kendine demokratım diyen herkesi AKP/Saray iktidarının tezgahını bozmaya, Anayasa değişikliği oylamasında HAYIR demeye, çürümüş diktatörlüğe karşı direnişin tarihini birlikte yazmaya çağırıyoruz.
AKP yenilecek Halk Kazanacak!
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı