Kamuoyuna;
5 Eylül 2006 Salı günü, Lübnan’a asker göndermeye ilişkin tezkerenin TBMM’de görüşülmeye başlandığı saatlerde; Ankara sokaklarını dolduran binler, barışa ve kardeşliğe olan bağlılığını ve ABD-İsrail askeri olmayacağını haykırdı.
Halkevleri de, ülkemizde emperyalizme ve siyonizme karşı verilen mücadelenin temel bir unsuru ve aktif bir öznesi olarak, ülke genelinden üyelerinin katılımı ile dost örgütlerin yanında bu alanda yerini aldı.
Ancak bu eylem sırasında, eylemin önemine ve coşkusuna yakışmayacak kimi olaylar yaşanmıştır. Eylemin kurgusu içinde önemli bir yer tutan, başkanların konuşmalarını yapacağı, sanatçıların konser vereceği (tertip komitesi tarafından kiralanan) ses sistemlerini ve platformları taşıyan kamyonlara, emniyet güçleri tarafından el konulmuştur. Binlerce kişinin arasından geçirilerek eylem alanına sokulan araçlara, tertip komitesinin gözleri önünde nasıl el konulabildiğinin tartışması bir yana; kitlenin bu durumdan haberdar edilmemiş olması ve saatlerce alana girilmeksizin bekletilmesi, bizce eylemin kararlılığına gölge düşüren önemli eksiklerden biri olmuştur.
Bu araçlara polis tarafından el konulmakta olduğunu fark eden üç Halkevci arkadaşımız, araçlara el konmasını engellemeye çalışırken, Halkevi kitlesine de haber vermişlerdir. Haberi alan Halkevciler, araçlara el konulmasına engel olmak üzere hızla olay yerine hareket ederlerken önlerinde bulunan KESK kortejini de olay ve niyetimiz konusunda bilgilendirmiş ve araçlara el konulmasını engellemeye çağırmışlardır. Ancak Halkevciler alana vardıklarında araçların kaçırılmış olduğunu görmüşlerdir. Bunun üzerine olayı protesto etmek üzere panzerlerden oluşan polis barikatına yaklaşan Halkevciler, polis panzerlerine çıkarak, el konulan ses araçlarını geri istemişler ve basına konuyla ilgili açıklamada bulunmuşlardır. Bu esnada, Genel Sekreterimiz çağrı üzerine tertip komitesi yanına giderek, araçların geri alınması için öneride bulunmuş ancak dinlenmemiştir.
Halkevleri, bu olay sonrasında, eylemin başında olduğu gibi sonuna kadar eylem disiplinine uygun bir şekilde davranmıştır. Ancak eylem, önceden kamuoyuna ve örgütümüze verilen bilginin aksine(tezkere görüşmeleri bitene kadar alanda kalınacaktı) konfederasyon yöneticilerinin müdahalesi ile önce kitle dağıtılarak, ardından saat 16.30’da sona erdirilmiştir. Oysa o anda bir gerginlik ya da eylem hukukuna/disiplinine aykırı bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Ses düzeninin olmamasından kaynaklı programın geri kalan kısmındaki konser ve başkanların konuşmaları da yapılamamıştır.
Özetle; binlerce eylemcinin arasından geçirilerek eylem alanına sokulan seslendirme araçlarını ve platformları taşıyan kamyonlara emniyet güçlerince el konulması olayında, tertip komitesinin neredeyse bu malzemeyi polise teslim etmek ölçüsünde bir beceri eksikliğinin olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Halkevcilerin, bulunmak zorunda kaldıkları iradi müdahalenin amacı, bu basiretsizliğin yaratacağı olumsuz sonuçları bertaraf etmekten ibarettir.
Böylesi önemli bir günde ortak mücadele tarihimizden aldığımız sorumlulukla hareket etmek, aldığımız her sorumluluğu kararlılıkla yerine getirmek tüm demokrasi güçlerinin boynunun borcudur. Eylemin başarısız yanlarına suçlu aramaya kalkanları, bundan sonra benzeri eylemlere önderlik etmek istediklerinde, suçlu aramak yerine kitlelerin beklentilerini ve eylemlerin gereklerini karşılayabilecek bir kararlılık göstermeye davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.