Son günlerde yaşanan iki gelişme, ülkemizde demokrasiye, özgürlüklere, barışa ve kardeşliğe duyduğumuz yakıcı özleme rağmen, siyasi iktidarın tam da aksi bir yönde tutum aldığını ve böylelikle, özellikle Kürt sorununda ve kan gölüne dönmüş olan Ortadoğu coğrafyasında, yeni acılara ve kayıplara yol açacak karanlık günlerin bizlere vaad edildiğini, bir kez daha göstermiştir.
Bir süredir gündemde olan ve gerçekte ülkemizi, ABD emperyalizmin çıkarları doğrultusunda Ortadoğu bataklığına çekecek bir sürecin adımı olacağı bilinen “sınır ötesi operasyon”, geride kalan hafta sonu, ABD silahlı güçlerinin dolaylı desteği ile, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Kuzey Irak topraklarına düzenlenen bir hava saldırısı ile somutlaştı.
Hemen sonrasında, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Nurettin Demirtaş, bir süredir kimi basın-yayın organları ve siyasi çevreler tarafından partisi ve şahsı hakkında sürdürülen bir siyasi linç kampanyasının ardından, pazartesi akşamı ülkeye dönüşünde havaalanında gözaltına alındı ve ardından dün tutuklanarak, cezaevine konuldu.
Bu iki gelişme, AKP iktidarının da, Kürt sorununda baskı ve şiddet yöntemlerini tercih eden ve gerçekte, daha fazla çözümsüzlüğü üretecek ve “yönetememe”nin ifadesi olan bir tutum takındığını, dolayısıyla önceki siyasi iktidarların benzer çizgisinin takipçisi olduğunu, bir kez daha açıklıkla gözler önüne serdi.
Oysa Ortadoğu’da ve Kürt sorununda, emperyalist güçlerin egemenlik kaygılarının paralelinde şekillenen baskı ve şiddet yöntemlerinin; daha somut bir ifade ile, askeri operasyonların ve halkın siyasi temsilcilere yönelik anti-demokratik baskı ve yasakların, geçmişten bu güne süre gelen çatışma ve gerilimleri sonlandırmak bir yana daha da arttırdığı, öncelikle yakın tarihimizin kanıtladığı bir gerçektir.
Halkevciler olarak, Türk ve Kürt halklarının kardeşleşmesine hizmet etmeyen, aksine sorunun daha da yakıcı ve çatışmacı bir zemine taşınmasına yol açan, milliyetçiliği ve halklar arasında düşmanlığı körükleyen, beraberinde yeni acıların, kayıpların yaşanmasına neden olacak tutumların, kim veya hangi güç tarafından sergilenirse sergilensin, karşısında yer aldık.
Aynı nedenlerle, anılan gelişmeleri kaygı ile karşılıyor; siyasi iktidarın dile getirdiğimiz bu tutumun, Türk ve Kürt halkı için yeni acılara ve kayıplara kapı açmasından endişe duyuyoruz.
Biz tercihimizi, öncelikle halkımıza ve ülkemize olan büyük sevgimizden kaynaklı olarak, bir kez daha demokrasi, özgürlükler, barış ve kardeşlikten yana yapıyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.