BBP laf salatasını bırak, ABD-CIA ile pazarlığı açıkla!

Çar, 07/02/2007 - 09:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Tıpkı Danıştay baskını sonrasında olduğu gibi, Hrant Dink cinayetiyle ilgili de bir karmaşa yaratılmak istenmekte. “Üç beş serseriden oluşan milliyetçi varoş çetesi” laflarıyla egemenler arasında süren kavgaya ilişkin gerçeklerin üzeri örtülmeye çalışılmakta. Bu kamuflaj aracılığıyla ülkemizin binlerce yıldır bir arada yaşayan halklarının, emperyalist emeller doğrultusunda, birbirine düşürülmeye çalışıldığı ortada. Oysa gerçekler hiç de karmaşık değil. Ortaya çıkan birçok olgu polis, JİTEM ve kontrgerillaya işaret etmekte. Bunların sivil uzantıları olarak da, her olayın ucu BBP’de düğümlenmekte.


Geçtiğimiz günlerde Halkevciler olarak, kontrgerillanın üzerine gidilmesi ve ortaya çıkartılması için bir basın açıklaması yapmıştık. Bu açıklamayla birlikte, kontra güçleri temsilen ve araştırmanın başlangıcına işaret etmek amacıyla BBP’ye de bir Amerikan bayrağı postalamıştık.


Birkaç gün önce BBP Genel Başkan yardımcısı Hakkı Öznur konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Baştan aşağı mesnetsiz, saçma sapan ve siyasetle uzaktan ilgilenen birinin dahi komikliklerini fark edeceği bir küfürname biçimindeki bu basın açıklamasında, gerekli gereksiz her şeye değinilmiş. Ancak asıl konuya hiç değinilmemiş. Danıştay baskını ve Hrant Dink cinayetinde de ortaya çıktığı üzere asıl konu, BBP’nin Çeçenistan üzerinden CIA ile girdiği angajmana ilişkin sorudur. BBP yöneticisi boş lafları bırakmalı ve 1990’larda Çeçenistan üzerinden CIA ile hangi pazarlıklar yapıldığını açıklamalıdır.


Bilindiği gibi CIA, Rusya’ya karşı Çeçenistan’daki savaşa katmak üzere çeşitli ülkelerdeki İslamcı ve faşist parti, grup ve siyasal çevrelerle bağ kurmuştu. Bu partilerin, grupların Çeçenistan’a militan yollaması karşılığında bu siyasal partiler ABD’den siyasal  ve maddi destek almışlardı. ABD’nin Rusya’nın baskılarıyla direnişe desteğini kesmesinin ardından Çeçenistan’a CIA kanalıyla gidenlere, ya ABD adına savaşacak yeni ülkeler gösterildi ya da ülkelerine döndüklerinde CIA’nın “uyuyan ajanları”na dönüştürüldüler. Bu gelişmeler ABD ve CIA’nın yetkili ağızları tarafından, Çeçen direnişini destekleyen Usame Bin Ladin’in serüvenini anlatılırken tüm ayrıntılarıyla ortalığa döküldü.


Türkiye’den de faşist ve İslamcı örgütlerden, partilerden en az birkaç yüz militanın CIA kanalıyla bu direnişe katıldığı basında defalarca yer  aldı. Devlet arşivlerinde de yer alan bu kişilerin listesi ve ilgili bilgiler nedense Türkiye’de hiç gün yüzüne çıkarılmadı. Oysa birçok olayın ardından oklar hep bu adrese yöneliyor. Belli ki Türkiye’de “uyuyan ajanlara” zaman zaman iş gördürülüyor. Bunların siyasal hamileri durumundaki İslamcı, faşist parti ve gruplar da hem olayları içinden çıkılmaz hale getirmek hem de dolaylı yöntemlerle bu provokatörlerin siyasal amaçlarına sahip çıkmakla görevlendiriliyor.  


Bilindiği üzere, BBP’nin gençlik örgütü olan (eskiden Nizam-ı Alem Ocakları) şimdiki  Alperen Ocakları hararetle ABD’nin desteklediği Çeçen savaşçılarına destek vermişti. Hatta MİT’in de parmağı olduğu defalarca kamuoyunda açıklanan ve sonradan faillerinin cezaevinden kaçırıldığı “gemi kaçıranlara” sahilden destek gösterileri düzenlemişti. Çeçenistan savaşına CIA kanalıyla katılan bu faşistlerin Swiss Hotel baskınının ardından da benzer tablolar görülmüştü. Birkaç yıl sonra da Türkiye’yi sarsan birtakım olayların altında hep Nizam-ı Alem ve Alperen Ocakları bağlantıları çıkmaya başladı. Danıştay Baskını’nı düzenleyen Alpaslan Aslan üniversite yıllarında Nizam-ı Alem Ocakları üyesi, hatta reisiydi. Hrant Dink’in öldürülmesinde azmettirici, polis ajanı ve son olarak da JİTEM ajanı olduğu açıklanan Erhan Tuncel’in ve Yasin Hayal’in de aynı çevreden olduğu ve Erhan Tuncel’in Trabzon’da BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun yakın çevresinde yer aldığı geçtiğimiz günlerde basında çıkan fotoğraflarla kanıtlanmıştı.   


Dink cinayetinin gölgesi BBP’nin ve arkaladığı ilişkilerin üzerine düşmüştür. Bu nedenle BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur boş lafları bırakmalı, kamuoyuna Çeçenistan üzerinden ABD ve CİA ile nasıl bir pazarlık yapıldığını, bu pazarlıkların son olaylarla bağlantılarını anlatmalıdır. Böylece bizler ve tüm kamuoyu boşu boşuna uğraşmaktan kurtulur, çıplak gerçekleri ilk ağızdan öğrenmiş oluruz.


Bu arada BBP’li Hakkı Öznur, eğer o saçma sapan yarısı küfür dolu açıklamalarıyla Halkevcilere gözdağı verdiğini sanıyorsa, baltayı taşa vurduğunu da bilmelidir. Bu ülkede aydınlanma mücadelesinin yaşayan en eski kurumu olan Halkevleri, tarih içinde nice BBP nice faşist ve gerici kurum eskitti ve öğüttü. Halkevleri konusunda pek fazla bilgisi olmayan Hakkı Öznur’a ve BBP’lilere bizden hatırlatması. 


Serhad Savaş


Halkevleri 8. Bölge Temsilcisi