7 Haziran seçimlerinin üzerinden 67 gün geçti. Türkiye’nin 1 numaralı problemi Tayyip Erdoğan, başkanlık hayallerine ket vurduğu gibi çürümüş diktatörlüğünü fiilen sürdürmesini sağlayan tek parti iktidarına da son veren 7 Haziran seçim sonuçlarını hazmedemedi. Erdoğan ve AKP bir yandan seçim sonuçlarının gerektirdiği yasal prosedürü asgari düzeyde işletirken, kamuoyunu ve parlamentoyu oyalayıp tek parti iktidarını sürdürdü ve bütün stratejisini koalisyon kurulmaması, erken seçime gidilmesi planı üzerine kurdu. Yani aslında milli irade diye nitelediği seçim sonuçlarını tanımadı, sadece tanımış gibi yaptı.
Bugün haftalar süren AKP-CHP görüşmelerinin nihai sonucu olarak koalisyon kurulamayacağının açıklanması kimseyi şaşırtmıyor. Görüşmeler, kamuoyuna yönelik açıklamalar bir aldatmacadan ibaretti. AKP halkın sandığa da yansıyan iradesine değil bütünüyle Tayyip Erdoğan’ın iktidar tekeli dayatmasına göre hareket etti.
7 Haziran’dan beri ülkeyi bir “geçici hükümet” değil, halkın iradesini gaspederek ülkenin kaderini tek başına belirleyen, tek başına ülkeyi savaşa sürükleyen bir gayri-meşru iktidar yönetiyor. Sanki bir çoğunluk iktidarı varmışçasına askeri anlaşmalardan maden düzenlemelerine stratejik kararlar alınıyor; ülkenin ve halkın çıkarları ayaklar altına alınıyor. Katliamları, savaş suçları ve yolsuzlukları nedeniyle hesap vermekten çekinen Saray, halkın iradesine karşı savaş açmış bulunuyor. Seçimden beri işletilen bu savaşın sonucunda ölümler devletin resmi açıklamaları esas alınırsa 600’e yaklaşmış durumda. Bu sonucun tek sorumlusu iktidarı için herşeyi göze almış olanlardır. Bugün, Saray’ın çıkarları ülkenin ve halkın çıkarlarının tam karşısında yer almaktadır. Saray ve partisi, iktidarı elde tutmak için bütün ülkeyi ateşe atabilecek bir noktaya gelmiştir. Bilinmelidir ki “saray oyunları” bitmeyecektir ve anlaşılmaktadır ki sarayın şimdiki “oyunu”, AKP’ye tekrar tek parti iktidarı sağlatabilecek her türlü tezgahın kurulduğu yeni bir erken seçim süreci planlanmıştır.
Bugünkü tablo bizlere, vakit kaybetmeden bu gayrimeşru iktidara son vermek için harekete geçilmesi gerektiğini göstermektedir. AKP’nin geriletilmesi görevi yerine getirilmiştir, ancak görülmektedir ki bu artık yetmemektedir, bugünün görevi AKP’nin yıkılmasıdır. Sandığa, sokağa, tarihe gömülmesidir. Bu görev AKP iktidarını sokakta da sandıkta da alt eden, toplumsal muhalefetinden parlamenter muhalefetine bütün muhalefet güçlerinin omuzlarındadır.
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı