Cerattepe: Kanmadık, sızmalarına izin vermeyeceğiz! – Taylan Kaya*

Cu, 16/09/2016 - 22:14
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Sermaye için neoliberal çağda doğa ve doğal varlıklarımızın talanı tercih değil bir zorunluluktur. Dolayısıyla sermaye devletinin yaşam savunucularının direnişlerine vereceği cevap faşizmdir. Faşizmin ise en çok isteyeceği şey, muhalefetin protestodan bir adım öteye gitmemesidir. Oysa faşizm protesto edilmez; faşizme karşı direnilir

15 Temmuz darbe girişiminin hemen öncesinde ülke gündeminin ana meselelerinden biri Cerattepe direnişiydi. Davutoğlu’nun mahkemeyi işaret ederek mola istemek zorunda kaldığı direniş, mahkeme tarihinin gelmesiyle yeniden ufukta göründü. 14 Mart’ta Cerattepe’ de keşif yapan bilirkişi heyeti, Haziran ayı içerisinde maden çıkarılması için mahkemeye olumlu görüş bildirmişti. Keşif esnasında heyete eşlik eden avukatlar, bilim insanlarının karşılaştıkları doğal zenginlik ve eşsiz güzellikten oldukça etkilendiklerini ve bu yüzden umutlu olduklarını söyleseler de sonuç öyle olmadı. Bilimi referans alması gereken kişiler zorbalığa teslim oldu ve bilirkişi raporundan hareketle karar alacak olan mahkemenin Artvin halkı lehine sonuçlanma ihtimali hayli zayıfladı. Yani yağma düzeninin açgözlü temsilcileri Cerattepe’nin altını üstüne getirmek için Artvin halkına dönük saldırılarına kaldığı yerden devam edecek. Direniş de devam edecek kuşkusuz ama kaldığı yerden mi?

19 Eylül’deki mahkeme sonrasındaki muhtemel karşı karşıya geliş arifesinde bu soru etrafında tartışalım.

Artvin halkına saldıran yağmacı AKP devletidir

Cerattepe’ye dönük saldırının failini hepimiz biliyoruz ama adıyla çağırmayı tercih etmeyip kıyısından dolanıyoruz. Pankartlarımıza da attığımız sloganlara da otosansür uyguluyoruz. Hedefe madenci şirketi koyup, ondan bir adım öteyi işaret edemiyoruz. Geçmişi onyıllara dayanan görkemli bir halk direnişini, kitleselliğini koruyarak bugünlere taşımanın büyük sorumluluğu adına şimdiye kadar izlenen bu yöntemler doğru olabilir. Ama bugün artık Cerattepe’yi katletmek isteyenler bile kendilerini gizleme gereği duymuyor. Aksine merkezi ve yerel temsilcilerinin işbirliğiyle canhıraş bir şekilde Cerattepe’nin bağrına hançer saplamak için çalışıyorlar. Üstelik sözkonusu olan tek başına bir siyasi iktidar saldırısı da değil. Halka karşı topyekün organize olmuş bir devlet faşizmiyle karşı karşıyayız. Geleneksel devleti tanımlayan yasama, yürütme, yargı gibi bütün kurumsal aygıtların tek adamın heybeti karşısında görünmezleştiği; medyanın söz birliği, kolluk güçlerinin eylem birliği yaptığı; diplomalı şarlatanların da imzaları ile omuz verdiği bu organizasyonun adı devlettir. Havva Ana’nın Çamlıhemşin’ in yaylasından sorduğu, Artvin halkının Cerattepe direnişiyle cevapladığı devlet kimdir?

Devlet, halka karşı sermaye konsorsiyumudur; Cengiz-Limak- Kolin’dir!

Devlet, sermayenin kolluk gücüdür; Artvin bizimdir diyerek barikatları zorlayan yürekli kadın ve erkek Artvinlilerin kafasına kafasına atılan gaz bombasıdır, plastik mermidir!

Devlet, Cerattepe’ye uzanan dağ boyunca saatler süren direnişte, atılan gaz bombalarından adeta gözü yaşaran ağacın, çiçeğin, böceğin hüznüne aldırış etmeyen duygusuzluktur!

Devlet, yalan makinasıdır, kirli propagandadır, provokasyondur; itiraz eden, hak arayan, direnen onurlu Artvin halkını terörist, dış güçlerin piyonu ilan eden  sermaye borozanı aşağılık havuz medyasıdır!

Devlet, yurdumuzun, işçimizin, köylümüzün, gencimizin, kadınlarımızın, doğamızın başına musallat olmuş AKP faşizmidir!

AKP bir dava partisi değil talan ve yağma partisidir. Bu partide kurumsal pozisyonu olan tek tek her insan da ranttan pay almak için oradadır. Yani davaya değil paylaşılan pastaya gitmişlerdir. Dolayısıyla oy verme ilişkisinin ötesinde AKP ile kurumsal bağını sürdüren hiç kimse Cerattepe direnişinde samimi bir biçimde Artvin halkının yanında olamaz; zaten değiller de*[1]. Bu kişiler öteden beri direnişi kırmak için çok basit bir söylemle halkı pasivize etmeye ve mümkünse yanlarına çekmeye çalışıyorlar: ” Eninde sonunda bu maden çıkarılacak, sen direnişten uzak dur ki sonra madende işe girebilesin.” İşte bu yüzden AKP,  Artvin’de gayrı meşru ilan edilmeli; iktidar olmanın sağladığı güç ve olanakların insanları teslim almasını engellemek için siyasal tercihini bu partiden yana kullanmış insanların AKP ile ilişkilerini kesmesini sağlayacak bir söylem ve pratik üretilmelidir.

Çelik ve Topbaş Artvin’e ihanettir

“Doğduğun yer değil doyduğun yer memleketindir” söyleyişi tam da Faruk Çelik ve Kadir Topbaş’ı anlatır. Bu iki insan, Bursa ve İstanbul’un üzerine çöktükleri yetmezmiş gibi hemşehri kontenjanından faydalanarak Artvin’ in de yakasından bir türlü düşmediler. Ambulans, çöp aracı gibi türlü hediyelerle, Artvin’in siyasi kültürüne ve sandık tercihlerine etki etmeye çalıştılar. Peki Cerattepe’de çıkacak atığı kaç çöp aracı temizler; zehiri soluyan, içen, yiyen Artvinlilere kaç ambulans yeter?

Özellikle son yerel seçimlerde, yıllardır madene karşı duran eski belediye başkanı Emin Özgün’ den belediyeyi almak için oy taşıma ve satın alma yöntemleri dahil her türlü hileli işin arkasında durdular. Diyebiliriz ki, Artvin’de yerel seçimlere AKP değil AKP temsilinde Cengiz Holding aday oldu ve Artvin halkı kaybetti. Bu iki “hemşehrimiz” de seçim sürecine aktif bir biçimde müdahil olarak Cengiz Holding’in kamufle olmasına yardımcı oldular.

Yine, yüzbinlerce Artvinlinin yaşadığı Bursa’da, Cerattepe direnişine desteğin oldukça cılız olmasında büyük etken Faruk Çelik’tir. AKP iktidarı boyunca çıkar ilişkileri ekseninde Çelik’ in arkasına dizilen Bursa’daki Artvinlilerin önemli bir kısmı Cerattepe’ye sahip çıkmayı Çelik’e karşı gelmek olarak gördü ve olan biteni seyretmekle yetindi. Aynı Faruk Çelik, daha dün yaptığı maden karşıtı konuşmalar hiç yokmuş gibi bugün madene destek olurken utanmadı, sıkılmadı.

Faşizm protesto edilmez

Sermaye için neoliberal çağda doğa ve doğal varlıklarımızın talanı tercih değil bir zorunluluktur. Dolayısıyla sermaye devletinin yaşam savunucularının direnişlerine vereceği cevap faşizmdir. Faşizmin ise en çok isteyeceği şey, muhalefetin protestodan bir adım öteye gitmemesidir. Oysa faşizm protesto edilmez; faşizme karşı direnilir.

25 yıllık Cerattepe direnişi boyunca her türlü mücadele yöntemi denendi. Artvin halkı onlarca defa yığınlar halinde sokaklara indi ve “madene hayır” dedi. Ama halkın bu haklı itirazı, her defasında sermaye devletinin zorunluluklarının duvarına çarpıp geri döndü. Yine geldiler ve son büyük saldırıyla “hayır” talebi direnişe dönüştü. Hukuku hiçe sayarak Cerattepe’ye saldıranlara mahkemeyi tekrar hatırlatan ve saldırıyı durduran işte bu direniştir. Önümüzde ise zorlu bir mücadele süreci var. OHAL bahanesiyle herkesin suspus edilmeye çalışıldığı, endişe ve tedirginliklerin sürekli kılındığı bir iklimde, heybelerine bu defa muhtemel mahkeme kararını da koyarak Artvin’i teslim almaya çalışacaklar. Çeyrek yüzyıllık mücadeleyi bu şekilde teslim almayı ummak büyük cahillik. Yeter ki doğayı ve yaşamı savunmak için, direnişi kuralına göre örgütleyip, Cerattepe’ye uzanan vadi boyunca dimdik duran ağaçlara sırtımızı yaslayabilelim.

Yeşil yol cerattepelere yol açıyor!

Cerattepe direnişi hem yaşam savunucuları ve hem de yağma iktidarı açısından faşizm tatbikatıdır. Samsun-Artvin hattı boyunca halen yapımına devam edilen Yeşil Yol projesi, yağmacı şirketlerin ormanlarımızın en derinliklerine iş makinalarını ulaştırabilme projesidir.[2]Yeşil Yol’a halen esaslı bir karşı koyuş sergilenemedi. Direniş geleneğinin gelişkin olmadığı ve AKP’nin taban ilişkilerinin güçlü olduğu kırsal bölgelerdeki insanlar, hızla devam eden yol yapım çalışmalarının ileride yaratacağı felaketin farkında değiller. Özellikle HES’lere karşı mücadelede oluşturulan örgütlenmeler de bu sürece müdahale edebilmek için yetersiz kalıyor. [3]Doğu Karadeniz boyunca Yeşil Yol’un ulaştığı her yer Cerattepe’dir ve maden şantiyeleri, taş ocakları, imar talanı projeleri beraberinde gelecektir. Dolayısıyla Cerattepe memlekettir; Cerattepe direnişi ülke çapında sahiplenilmelidir.

[1] Deniz Yıldırım’ın “10 Maddede Cerattepe Dersleri” başlıklı yazısındaki mücadelenin bileşenleri ve mücadele sürecinde kullanılan araç ve yöntemlerin direnişin seyrine etkisi açısından yaptığı değerlendirmeler, sahadaki gerçeklerle örtüşmemektedir.

[2] http://sendika10.org/2014/12/yesil-yol-bacadan-sizma-girisimi-taylan-kaya/

[3] http://sendika10.org/2015/01/yerel-direnislerden-direnis-hareketine-yagmaya-ve-talana-karsi-yasami-savunalim-taylan-kaya/

Taylan Kaya

Halkevleri Doğu Karadeniz Bölge Temsilcisi