Çocuklarımıza yönelen kurşunları durdurmak elimizde

Ct, 01/04/2006 - 09:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Diyarbakır ve Batman’da yaşanan olaylar; ülke yöneticilerinin bildik yönetim tarzını ve zihniyeti yeniden gözler önüne serdi. Ne yazık ki şiddet, her türlü demokratik istem karşısında, hala halka verilen tek yanıttır ! Üstelik bu sefer şiddet, biri henüz 3 yaşında olan çocukları da hedef seçti.


Diyarbakır ve Batman da yaşanan olaylarda kolluk güçlerinin halka ateş açması sonucu 7 kişi yaşamını yitirirken; aynı günlerde Ankara’da sol partilerin binaları kundaklandı, Sakarya’da iki solcu genç linç edilmek istendi. Çok değil birkaç gün öncesinde de kolluk güçleri İstanbul’da bir üniversiteye gaz bombaları ile saldırmış, bir yoksul mahalleyi de savaş alanına çevirmişti.


AKP hükümetinin demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüklere dair söylemlerini uzun zamandır ülke kamuoyu olarak zaten test etmiş bulunuyorduk. Samimiyetsizliklerine, iktidara geldikleri ilk günden bu yana defalarca tanık olunmuştu. Bu tespitimiz; Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın yaşanan olaylarla ilgili dün yaptığı konuşma ile bir kez daha doğrulandı; çocukların sokaklarda kurşunlanarak öldürüldüğü bir ülkenin Başbakanı bu tablo üzerine, kadın ve çocuklara karşı mücadele çağrısı yaptı !


AKP, sokaklarda çocuklarımızın öldürüldüğü, insanların faşist ırkçı provokasyonlarla linç edilmek istendiği, üniversitelerin ve yoksul mahallelerin gaz bombalarıyla savaş alanına çevrildiği, sol kurum ve partilerin kundaklığı bir ülkenin bugünkü mimarıdır. Sorunları çözme vaadiyle geldiği iktidarda çözümsüzlüğün, tahammülsüzlüğün, demokrasi ve özgürlük taleplerinin zorla bastırılmasının ve yoksulluğun adresi olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Dehşet dengesi siyasetiyle göz korkutan iktidar, siyasetin asgari gerekliliği olan hayata dair sorunlara çözüm bulabilme yeteneğinden ve isteğinden yoksundur.


 


Uzun bir dönemdir Kürt sorununda demokratik çözüm kanallarını yaratacağı söylemlerinde bulunan AKP; bu gün için kanlı savaş ortamının kaosundan nemalanan, her türlü kirli işi savaş rüzgarının bıraktığı toz bulutu arasında görünmeden yapmaya çalışan karanlık güçlerle birlikte olmayı tercih etmiştir. Ölümlerin ve saldırıların çetelesini tutmaktan başka bir görev yapmamaktadır. Aynı topraklarda yaşayan halkların arasına kin ve nefret tohumlarını eken uygulamaların sahibi ve destekleyicisidir. Bu açıdan sadık takipçisi olduğu ABD emperyalizminin dünya ölçeğinde yaşama geçirdiği vahşeti, başarı ile taklit etmektedir.


 


 


Ülkemizde kin ve nefretten beslenen kesimler, her geçen gün yaşamlarımızı ve umutlarımızı çalan kanlı bir süreci yeniden uygulamaya koyarken; her türlü diyalog zemini tahrip edilip, sözünü, talebini söylemek isteyene bütün kapılar kapatılırken; demokrasinin, en temel hak ve özgürlüklerin, barış ve kardeşliğin ancak bu ülkenin yoksul emekçi insanlarının çabasıyla yaratılabileceği, bir kez daha apaçık ortaya çıkmıştır.


Daha insanca ve kardeşçe yarınlara dair tek umut, bu topraklarda yaşayan insanların kendi ellerinde ve yüreklerindedir ! Planlı faşist-ırkçı provokasyonlar ile gölgelenmeye çalışılsa da; ülkemizin dört bir yanında halkımızın gerçek özlemi de bu yoldadır.


Bu nedenle Halkevleri, yaşanan olaylar karşısında alışılmış olduğu üzere bir çok kurum ve kişi gibi bir “sağduyu” çağrısı yapmayacaktır.


Halkevlerinin çağrısı; daha fazla çaba, daha fazla mücadele çağrısıdır !


 


Sokaklarda, alanlarda kol gezen, her türlü demokratik istem ve eylem karşısında karanlık yüzünü gösteren, artık çocuklarımızı da kurban seçen şiddete, baskı ve zora karşı; hep birlikte mücadele etmeliyiz ! Daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve özgürlük, gerçekçi bir barış ve kardeşlik için bütün demokratik kurum ve yapılar olarak, birlikte çabalamalı, birlikte mücadeleyi yükseltmeliyiz.


İnancımız odur ki; çocuklarımıza yönelen kurşunları ancak, el birliği ile öreceğimiz kardeşlik ve dayanışma ağı ile engelleyebiliriz.


 


Halkevleri, yaşanan olaylarda hükümetin ve ilgili resmi makamların birinci dereceden sorumlu olduğu gerçeğinden hareketle, yaşama geçirilen şiddet ve baskıyı lanetlemektedir. Sorumluların eninde sonunda halka hesap vereceği ise; bir kehanet değil, kaçınılmaz bir gerçektir.


Kamuoyuna saygı ile duyururuz.


 


Av. Ender Büyükçulha


Genel Sekreter