Basına ve Kamuoyuna
Çocuklarımızı “Kuş Gribi” Değil; “Paranız Kadar Sağlık” Diyenler Öldürüyor !
Fatma da öldü …
Ölüm nedeni “kuş gribi”; bu tıp biliminin söylediğidir.
Ama Fatma’nın ölümünün gerçek nedeni; yoksulluk, güvencesizlik, ülke vatandaşları için Anayasal bir hak ve devlet için de temel bir sosyal yükümlülük olan sağlık hizmetlerinin, AKP hükümeti tarafından IMF programları doğrultusunda ticarileştirilmesi, paralı hale getirilmesi, özel sermayenin önü açılırken devlete ait sağlık kurumlarının çökertilmesidir. Hayatın her birimizin yüzüne vurduğu asıl gerçek işte budur.
Kimi medya organlarının tek suçlu olarak ilan ettiği ve hakkında bir linç kampanyası başlattığı Fatma’nın babası Emin Özcan, sağlık güvencesi olmadığı için çocuğunu hastaneye götüremediğini söylüyor; yoksul oldukları için çaresiz kaldıklarını, kapıların yüzlerine kapandığını anlatmaya çabalıyor; yıllar önce eşini tedavi ettirmek için borçlandığı hastaneye kızını götürememenin çaresizliğini dile getiriyor, kuş gribi tedavisinin ücretsiz yapılacağına bir türlü inanmıyor; çünkü biliyor ki “hastanelerde senet imzalatıyorlar”.
Sağlık örgütleri, bölgede görev yapan doktorlar; bakanlık tarafından hala yeterli teknik donanımın ve ilacın gönderilmediğinden yakınıyor; hastalığın teşhisi için en basit laboratuar faaliyetinin bile bölgede hala yaşama geçirilemediğini dile getiriyorlar. Nitekim Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin 4 Ocak günü bakanlıktan acilen 10 solunum cihazı talep etmesine rağmen, bakanlık cihazları 6 Ocak’ta ulaştırabilmiş ve sanki pazarlık yapar gibi sadece 5 cihaz göndermiştir. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hüseyin Avni Şahin; bölgede laboratuarı olan bir merkez konusunda Dünya Sağlık Örgütü yetkililerinden olumlu cevap alamadıklarını söyleyerek, “Dünya Sağlık Örgütü bize bu laboratuarı ivedilikle kurmalı” diyor; belli ki bu acil ihtiyaç konusunda bakanlığa, hükümete sitem edecek cesareti kendinde bulamıyor; peki ama bakanlık, AKP hükümeti ne yapıyor ?
Kuş gribi AKP hükümetinin “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nı ilan ettiği 2003 yılının ortalarında Güneydoğu Asya’da açığa çıktı. Virüs taşıyıcısı göçmen kuşların ana yolları üzerinde bulunan Türkiye’nin de eninde sonunda bu hastalıktan etkileneceği bilinen bir gerçekti. Ancak aynı yıl AKP hükümeti “zarar ediyor” diyerek “Manisa Tavuk Aşıları Üretim ve Tavuk Hastalıkları Araştırma Enstitüsü”nün kapısına kilit vurdu. Ortadoğu ve Balkanların en büyük tesisi olan bu kurumun kapatılmasının gerekçesi, “elektrik faturasının kabarık gelmesi” olarak duyuruldu.
Bütün tıp otoriteleri, böylesi bir hastalığa karşı mücadelede birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerinin önemine işaret ediyor. Ancak Türkiye’de, bu konuda inanılmaz bir eksiklik yaşanmakta. Çünkü AKP hükümeti koruyucu sağlık hizmetlerine toplam sağlık harcamaları içinde yalnızca % 0.8 pay ayırmakta ve kar-zarar hesabıyla baktığı bu alanı kökten bitirmek için “aile hekimliği” gibi projelere yönelmektedir. Örneğin Endonezya’da kuş gribi hastalığı 5 yıl önce başladığı, ama 5 yılda yalnızca 13 ölüm olayı yaşandığı halde; Türkiye’de yalnızca bir ay içinde 4’ü bulan ölüm sayısı; hükümetin bu konudaki sorumluluğunu apaçık ortaya koyuyor.
İşte bu nedenlerle Fatma, “paranız kadar sağlık” diyenler tarafından işlenen taammüden bir cinayetin kurbanıdır !
İşte Halkevciler olarak bugün burada; gerçeklerin konuşulması için toplandık.
Halkevciler olarak bu gün burada, yoksul ve güvencesiz olması, yani devleti yönetenler tarafından insan yerine konmaması nedeniyle çocuğunu hastaneye götüremeyen bir babanın “cani” olarak suçlanmasına tahammül edemediğimiz için, onun yerine “gerçek caniler”i göstermek ve onlardan hesap sormak için toplandık.
Sorunun asıl kaynağının dermansız bir hastalık değil, insana parası kadar değer veren bu sistem olduğunun bilinciyle, eğer bu gidişe bir dur demez isek; ister “kuş gribi”nden ister “kızamık” dan ya da “zatüre” den, başka Fatmalar, Aliler, Hülyalar da öleceği için, artık çocuklarımız ölmesin diye burada toplandık !
Bugün burada, başta “pazarlamacı” Başbakan, dile getirilen kaygılar karşısında “işgüzarlar” diyerek halkına hakaret eden Hükümet Sözcüsü ve icraatları ile “sağlığımızı bozan” Sağlık Bakanı olmak üzere, bütün sorumluları halka hesap vermeye çağırıyoruz !
Bizler; herkese eşit, parasız, nitelikli sağlık istiyoruz ! Hastane kapılarında paramız yok diye ölüme terk edilmeyeceğimiz, devlet tarafından ilaçsız doktorsuz bırakılmayacağımız bir ülkede yaşamak istiyoruz !
Çocuklarımızı “kuş gribi” değil; “paranız kadar sağlık” diyenler öldürüyor ! Buna seyirci kalmayacağız !
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.