Çözüm savaş tezkerelerinde değil, barış tezkerelerinde aranmalıdır !

Çar, 17/10/2007 - 01:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Ülkemiz yeni bir savaş macerasına doğru sürüklenmek isteniyor. İktidarıyla muhalefetiyle, ordusuyla hep bir ağızdan savaşın faydaları topluma anlatılmaya çalışılıyor. Annelerin, babaların acılarını yeni acıların; akan kanı yeni kanların akıtılmasının gerekçesi haline getirmeye çalışıyorlar.

25 yıldır aynı nakaratları tekrar ederek, farklı sesleri susturarak ülkemizi bugüne getirdiler. Şehitlere yeni şehitler, acılı yüreklere yeni acılar eklemeyi marifet saydılar.  Ve hiçbir zaman bunun hesabını vermeye yanaşmadılar. Hiçbir çözüm getirmeyen tezlerini 25 yıldır tekrar edip durdular. Yanlış politikalar uyguluyorsunuz diyenleri hapislerle susturmaya çalıştılar. Ruh hastalarını kahraman ilan edip, ülkemizin ve halkımızın kaderini cahil tetikçilerin eline verdiler. 70’li yıllarda halkın sol, sosyaldemokrat ve alevi kesimlerine dönük katliamlarla ülkemizi nasıl kan gölüne çevirdiklerini unutmadığımız MHP’nin genel başkanı şimdi de “Kandilde ne yapılacaksa Türkiye içinde de aynısının yapılmasını” isteyerek kana susamışlığını açığa vurmaktadır. Uyguladıkları yanlış politikalarla ülkemizi ABD’nin politikalarının arenası haline getirdiler.

Evet ülkemizde kritik boyutlara varmış bir Kürt Sorunu vardır. Bunun çözülmesi gerekir. Bunun askeri zor yöntemleriyle çözülemeyeceği, başka yollar bulmak gerektiği gün gibi ortadadır. Bunun için tarihe bakmak yeterlidir. Tek çözüm bu topraklarda yaşayan Türklerin ve Kürtlerin yeniden kardeşleşmesini sağlamaktır! 

Uyarıyoruz! Halkların düşmanlığını körükleyen yol ve yöntemler emperyalizmin yol ve yöntemleridir. Onun sonuçlarının ne olduğu da yanı başımızdaki ülkede, Irak’ta görülmektedir.

Emperyalizm, içine düştüğü Ortadoğu bataklığından kurtulmak için yeni düşmanlıklar yaratmaya çalışıyor, yeni çatışmaların zeminlerini hazırlıyor. Bu amaçla, bölge halklarını birbirine karşı kışkırtıyor. Bir anlamda “tavşana kaç, tazıya tut” diyerek, açlık ve yoksullukla cebelleşen Ortadoğu’yu daha da büyük sorunlara sürüklüyor.

Ülkemiz de emperyalizmin bu şiddet, işgal ve imha siyasetinden etkilenen ve tarifsiz acılarla boğuşan ülkelerin başında geliyor. Beytüşşebap’da bir minibüsün taranarak 12 kişinin öldürülmesi, ardından ülkemizin değişik illerinde ölümlere ve yaralanmalara neden olan bombaların patlatılması, bu süreci tetikleyen gelişmelerdir. En son Şırnak ve Diyarbakır’da 15 askerin öldürülmesiyle tırmanan şiddet ve çatışma zemini, ülkemizde kardeşleşmenin koşullarının ortadan kalkmasına hizmet ettiği gibi, ülkemizi hızla Ortadoğu’nun kan ve nefret bataklığına sürükleyen politikaların da önünü açmaktadır.

Bu tehlikeli gidiş karşısında ne yazık ki, sorunun taraflarında çözücü bir yaklaşım üretilebildiğini göremiyoruz.

Sınır ötesi operasyonun, uzun süredir ülkemizi Ortadoğu bataklığına çekmek isteyen, Irak’tan sonra İran’ı hedefine koyan ve bu hedefine Türkiye’yi de ortak etmek isteyen ABD emperyalizminin işine yarayacağı ve sonu belirsiz kanlı bir maceraya sürükleneceğimiz açıktır. Tezkerenin asıl amacı ABD’nin ortadoğu savaşına Türkiyeyi dahil etmektir.

Öte yandan başta sivil insanları hedef seçen, şiddeti ve nefreti besleyen tutum ve uygulamaların, ülkemizde barış ve kardeşliğe hizmet etmediği açıktır. Aksine, barışa ve kardeşliğe en fazla ihtiyaç duyan Türk ve Kürt halkları için, yeni acı ve yıkımları doğurmaktadır. Bu nedenle, sorunun bütün tarafları, gelişmeleri ciddiyetle gözden geçirmelidir.

Bir kez daha ilan ediyoruz; Halkevciler, yaşanan acılara kayıtsız kalmayacaktır. Tıpkı 1 Mart tezkeresine karşı aldığımız tavır gibi, ABD emperyalizmine ve ABD’yi stratejik ortağımız ilan edenlere karşı duracağız !

Halkımızı gelecek güvencesinden yoksun bırakanların, yeraltı yerüstü kaynaklarımızı emperyalist sermaye kuruluşlarına yedirenlerin, ormanlarımızı altın şirketlerine yağmalatanların, ilkokul çocuklarından yakıt parası, temizlik parası esirgeyenlerin, hastanelerimizi doktorsuz hemşiresiz bırakanların ve bunları seyredenlerin ülke ve halk sevgisinden kuşku duymaya devam edeceğiz.

Diktatörlük yöntemleriyle sol muhalefeti susturup, faşist çetelerin linç girişimleri ile halkı sindirip Ülkemizi emperyalist tezgâhların içerisinde kanlı maceralara sürüklemek isteyenlere izin vermeyeceğiz.