AKP iktidarı eliyle devletin tüm kurumlarındaki, toplumsal hayatın bütün alanlarındaki gericileştirme dalgasının son icraatlarından birisi Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı genelge olmuştur. Bu genelgenin her satırında 12 yıllık iktidarı boyunca gerici kuşatmayı ilmek ilmek işleyen bir zihniyet vardır. Yıllardır süren devlet geleneğinin gerici düşünce ile hemhal olmuş halinin yazılı belgesidir bu belge.
AKP iktidarı bütün alanları piyasalaştıran, sermayeye rant alanı olarak açan politikalarına paralel olarak gericiliği bütün hayatımıza egemen kılmaya çalışıyor. Kızlı erkekli tartışmaları, türban kararnameleri, kürtaj hamleleri bu adımlardan sadece bir kaçı. Başta Recep Tayyip Erdoğan’ın, AKP’li bakanların, yandaş medyadaki kalemşörlerin ve bütün AKP’lilerin özellikle kadın bedenini tahakküm altına almaya çalışan bu yöndeki beyan ve uygulamaları iktidarın gündelik politikasıdır.
Son genelge ise aslında TÜSAK Yasası’yla lağvedilmesi planlanan Devlet Opera ve Balesi’nin itibarsızlaştırılmasını hedefleyen bir adımdır. Bu kurum sanki içinde çırılçıplak dolaşılan, türlü ahlaksızlıkların merkezi halini almış, abiye kıyafetlerle koridorlarında şehvet buluşmaları düzenlenen bir yer gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Ne diyor genelgede Genel Müdür vekili? "Kurum içinde sporcu atleti, kolsuz penye, şort, tayt, streç kot, sandalet, terlik, çivi topuklu ayakkabı ve abiye giyilmeyecek, tüm personelin mevsime uygun sade ve bütünlük içinde olmaları sağlanacaktır.” Sanatçıların ve kurum çalışanlarının ne giydiğinin tartışması zaten başlı başına insan haklarına aykırı cinsiyetçi, ayrımcı bir aklın tezahürüdür. Ayrıca bahsi geçen giyecekler sadece zevk ve beğeni için giyilen giysiler değil bu mesleğin ihtiyacına göre seçilen giysilerdir. Nasıl madende çalışan bir işçiye plastik çizme giyilmeyecek, kask takılmayacak, uzun pardesü giyilmeyecek denilemezse; saatlerce dans provası yapan dansçılara da sporcu atleti tişört giyemezsiniz, günlerce bale ayakkabılarının içinde parmakları kanayan balet ve balerinlere de terlik giyemezsiniz diyemezsiniz. Bu mesele bu kadar açık ve nettir. Her çalışma alanı, her meslek grubu kendi ihtiyaçları doğrultusunda giysilerini seçer. Burada akla gelecek ilk şey bakılacak ilk nokta estetik kaygı değil, çalışma koşullarına uygunluktur. “Mevsime göre uygun” ibaresinin saçmalığı da burada açığa çıkmaktadır. Kış mevsiminde dansçılar yün kazaklar kumaş pantolonlarla, kösele ayakkabılar ile temsiller için antreman yapamazlar. Genelgenin 1. maddesindeki gizli akılsa işçi düşmanlığının bir belgesidir. Maddeyi sanki temizlik şirketinin çalışanları için yazılmış gibi göstermek, ardından tüm personel için geçerlidir ifadesini kullanmak açıkça bir işçi düşmanlığıdır.
Aslolan niyet, bu kurumların halkın gözünde itibarsızlaştırılması, sanat kurumlarının özelleştirilmesi ve lağvedilmesidir. Bu uygulamalar itiraz edenlere de buyurun istifa edin demenin ilk adımlarıdır.
Ancak ülkenin her bir kurumunda, her bir sokağında gerici iktidarın, işçi, kadın düşmanı uygulamalarının, neoliberal saldırılarının karşısında direnecek sanatçılar, işçiler,kadınlar ve erkekler vardır. Bu gerici kuşatmanın kırıldığı, özgür insanların özgürce sanat yapabildiği, halkın sanata özgürce ulaşabildiği bir ülkeyi mutlaka ve mutlaka kuracağız.
Volkan Yosunlu
Halkevleri Kültür Sekreteri