“Komşularla sıfır sorun, Ortadoğu’da lider ülke” söylemleriyle, esasında emperyalizmin aktif taşeronluğunu yapma hedefiyle yürütülen saldırgan politika Türkiye’ye bedel ödetiyor, ödetmeye devam edecek. Dün öğlen saatlerinde düşen savaş uçağının Suriye sularında ve Suriye tarafından düşürüldüğü açığa çıktı.
Şimdilik iki ülkede de yönetenler temkinli açıklamalar yapmakla yetiniyor. Ancak yine de gerek yazılı, gerek görsel medyada yeminli savaş çığırtkanları, yerlerini aldılar. Bunlar için gerek Ortadoğu gerekse Kürt sorunu söz konusu olduğunda tek yapılacak şey savaşmaktır. “Haydi, ordu Kandile” naraları atanlar ne bu ülkede yaşayan halkların kardeşliğinin nasıl tesis edileceğini, ne de ölecek olan gençleri düşünmektedir. Bu çığırtkanların sorunların çözümüne dair savaştan başka, intikam histerisini yaygınlaştırmaktan başka bir anlayışları yoktur.
AKP hükümeti ve cumhurbaşkanı şimdilik itidalli açıklamalar yapmaktadır. Ancak bu “sağduyu” neden şimdiye kadar gösterilmemiştir. Başbakan “Suriye bizim iç meselemizdir” derken bu gibi ve daha vahim sonuçların ortaya çıkabileceğini düşünmedi mi? Yaşananların sorumlusu Aylardır NATO’yu, uluslararası güçleri Suriye’yi müdahaleye çağıran, Suriye’de iç savaşı alenen kışkırtan AKP hükümetidir.
Cumhurbaşkanı “Jet uçaklarının deniz üzerinde uçarkenki sürati düşündüğünüzde, sınırlara kısa mesafeli olarak girilip çıkılması rutindir biraz”, yani “uçağımız sınır ihlali yapmış olabilir” diyor.
Suriye’de son derece hassas bir dönem yaşanırken uçağın Suriye sınırları içinde ne işi var?
Halkevleri olarak ülkemizde ve bölgede AKP iktidarının yürüttüğü taşeronluk ve savaş politikalarının ülkemiz ve Ortadoğu halklarına ağır bedeller ödetme riskinin her geçen gün arttığını görüyoruz. Hükümeti bu yanlış siyasetten dönmeye çağırıyoruz.
Bizler barıştan, kardeşlikten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. İktidarın ve onun savaş borazancılarının ülkemizi bataklığa sürüklemesine izin vermeyeceğiz. Emeryalizme ve işbirlikçiliğe karşı mücadele edeceğimizi birkez daha ilan ediyoruz.
Halkevleri Genel Sekreteri
Nuri Günay