2005 yılında da takvimlerimiz, işte 1 Eylül “Dünya Barış Günü”nü işaret ediyor.
Bu 1 Eylül’de de, barışa olan özlemimiz ve gereksinimimiz; ekmek gibi, su gibi son derece acil ve yakıcıdır.
Şiddet, kin ve nefret, ölümler, kayıplar, yıkımlar; dünyamızdan ve yaşamımızdan hiç eksik olmuyor. Barışın düşmanları, her zamanki gibi yek vücut ve güçlü.
ABD önderliğindeki emperyalist güçler, egemenlik ve kar hırsları için, yeni toprakları sömürge ve yeni halkları da kendilerine köle kılmak için, ülkemizin de içinde bulunduğu bölgede şiddet tohumları ekmeye devam ediyor. Filistin, Afganistan ve Irak başta olmak üzere bir çok bölgede insanlık tarihinin gördüğü en korkunç yıkımlardan biri, üstelik demokrasi, adalet ve özgürlükler adına söylenen yalanların ardına gizlenmeye çalışılarak yaşama geçiriliyor.
Ülkemizde ise “Kürt Sorunu”nun çözümüne dönük adım atılmaması, iç barışı bu gün de tahrip ediyor. Yıllardır yaşanan çatışmalar bir yandan hala insanlarımızın hayatına mal olurken, diğer yandan yılların biriktirdikleri üzerinden tehlikeli bir şovenist tırmanış gelişmekte. Bugüne kadar söylenen lafların ve izlenen politikaların sorunu çözemediği ortadadır ve barışçıl bir çözümün sağlanması iktidar güçlerinin halka karşı yükümlülüğüdür.
Öte yanda ülkemizde siyasi iktidarın, demokrasi ve özgürlükler adına sergilediği iki yüzlü tutum, toplumsal gerilimleri tetiklemeyi sürdürüyor. Bir yanda devlet güçlerinin insan haklarına ve hukuka aykırı baskıları, yasakları, şiddet eylemleri; öte yanda sokaklarımızı, meydanlarımızı kan gölüne çeviren bombalama eylemleri; gerçekte her birimizin yaşamını ve umutları çalıyor.
Şimdi barışın kara gün dostu olmanın; onu bir söz, bir temenni olmaktan çıkarıp gerçek kılmanın zamanıdır.
Gerçek anlamda bir barışa, ancak el birliği ile mücadele ederek ulaşabiliriz.
Gerçek anlamda bir barış; eşitlik, özgürlük ve kardeşlik değerlerinin koşulsuz yaşama geçirildiği bir ortamda var olabilir.
Gerçek anlamda bir barış; ezilenlerin, yok sayılanların, yoksulların ellerinde yeşerecektir.
Bu nedenle; savaşların, şiddetin, kin ve nefretin sahiplerinden daha çok sorumluluk taşıdığımızı bilmeli; onlardan daha fazla çabalamalıyız.
Yaşasın 1 Eylül, yaşasın barış !
31.08.2005
Abdullah Aydın
Genel Başkan