Dünya devrim tarihinin en büyük önderlerinden birisi Fidel Castro bugün aramızdan ayrıldı. Dünya halkları Fidel’den çok şey öğrendi ve öğrenmeye devam edecek. Tüm insanların insanca ve eşit yaşayabileceğine inananlar, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı dünyanın dört bir tarafında mücadele edenler her zaman Fidel’in fikirlerini örnek aldı, onu sevdi. Tıpkı Küba Devrimi’ni omuz omuza gerçekleştirdiği Che’yi olduğu gibi.
Fidel bu saygıyı ve sevgiyi en fazla hak edenlerden. Bir toprak sahibinin oğluyken “Bir yanda yoksullar varken bir yanda zengin olunamaz” diyerek başladığı mücadele Hukuk öğrenimi sırasında Dominik Cumhuriyeti’nde, Kolombiya’da katıldığı isyan hareketleriyle sürdü. Daha sonra Küba Halk Partisi’ne girerek temsilciler meclisi için adaylığını koydu. Bu süreçte başlayan Batista diktatörlüğüne karşı her türlü hukuki mücadeleyi verdi. Hukuk tanımayan diktatörlüğe karşı yoldaşlarıyla birlikte 26 Temmuz 1953’te Moncada Kışlası’na bir baskın girişiminde bulundu. Ve “başarısız girişim” Küba ve dünya devrim tarihi açısından yeni bir sürecin başlangıcıydı. Fidel mahkeme önünde “Tarih beni haklı çıkaracaktır” dediği tarihi savunmayı yaptı. Ve tarih O’nu haklı çıkarıyordu. 2 yıllık hapisliğin ardından ilan edilen afla dışarı çıktı ve Amerika’ya geçerek 26 Temmuz Hareketi’ni kurdu. Bu sırada Ernesto Che Guevara ile tanıştı. 1956 yılında Küba’ya geçtiğinde arkadaşlarının çoğunu bir baskında kaybetti. 12 kişiyle Sierra Maestra dağlarına çekildi. 2 yıllık mücadelenin ardından 1959’da Havana’ya girdi. 1961 yılında Küba Devrimi’ni Küba ve Dünya halklarına armağan etti.
Fidel ve Kübalı devrimcilerin mücadeleleri devrimden sonra da sürdü ve dünyaya örnek olan eğitim ve sağlık sistemleri kuruldu. ABD emperyalizminin fiili ve ekonomik saldırılarına göğüs gerdiler. Fidel Castro’ya dönük 600’ün üzerinde suikast girişimi yaşandı ve hepsi başarısız oldu. Ve Kübalı devrimciler 1960’lar sonrası dünyada gelişen devrimci hareketlerin ilham kaynağı oldular. Sovyetlerin yıkılışının ardından gözden düşürülmeye çalışılan sosyalizm bayrağını asla yere düşürmediler.
Kısacası Fidel yalnızca Küba’nın değil bütün dünya halklarının lideri olmanın onurunu son nefesine kadar layıkıyla taşıdı. O en ağır yenilgilerden bile zafere giden yolu açabilen bir devrimci önder, iyi bir yoldaş, bir düşü gerçek kılmak için devrimden sonra da canla başla çalışan bir emekçi, dünyanın bütün çocuklarına, bütün halklarına duyduğu sevgiyle, çok güzel bir insan olarak yaşadı.
O, yalnızca Küba halkının değil dünyanın bütün halklarının “Bizim Fidel”i.
Başta Küba halkı olmak üzere tüm dünya halklarına baş sağlığı diliyoruz.
Bizim Fidel artık fiziken bu dünyada olmayacak, ama mücadelesiyle, öğrettikleriyle ve hayalleriyle daima bizimle olacak. Güle güle yoldaş…
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı