Halkevleri’nin adı hiçbir neoliberal-gerici projeyle birlikte anılamaz!

Per, 05/02/2009 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Cumhuriyet Halk Partisi’nin “açılım” olarak sunulan ve özünde gericilikle ve neoliberal kapitalizmle sorunu olmadığını ispat etmeye yönelik çabalarının, Halkevleri adı ile birlikte anılmasından rahatsızız!   

 

CHP’nin “çarşaf açılımı” ile başlayıp, Kocaeli Belediye Başkan Adayı Sefa Sirmen’in “açacağımız mahalle evlerinde Kur’an Kursu düzenleyeceğiz” sözleriyle devam eden seçim oyunları CHP Genel Başkanı Deniz Baykal tarafından da savunulmuştur. Baykal, bir gazetede yer alan demecinde “Bizim projemiz mahalle evleri açmak, eski Halkevleri gibi Cumhuriyet Halk Evleri açılacak” demiş ve bu evlerde “talep gelmesi halinde” Kur’an da öğretileceğini vaat etmiştir.

 

Açıklamada yer alan vaatlerden önce bir “bilgi hatası”nı düzeltmek zorundayız. Çoğunluğu kentlerin yoksul mahallelerinde olmak üzere 62 şubesi şu an faaliyette bulunan Halkevleri’ni, yeniden kendileri kuruyormuş edasıyla yapılan açıklamalar ya açıklamayı yapanların dünyadan haberlerinin olmadığının bir göstergesidir ya da Halkevleri’nin çalışmalarından, çizgisinden duyulan rahatsızlığı ifade etmektedir.

 

Açıklamanın içeriği ise bu “bilgi hatası”nın arkasındaki anlayışı gözler önüne sermektedir. 

 

Bilindiği gibi, AKP’nin altı yıllık iktidarı boyunca uyguladığı neoliberal politikalarla Türkiye’nin emekçi halkı her türlü kamusal hakkından arındırılmış, “sermayenin kulları” haline getirilmeye çalışılmıştır. Sermayenin önündeki her türlü sınırlar halkın yoksullaşması pahasına kaldırılırken, dinci gericiliğin önündeki her türlü sınırlar da halkın “sosyal risk üretmemesi” adına kaldırılmıştır. CHP’nin bugün öykündüğü “AKP’nin başarısı”, sermayenin kulluğuna dini kılıflar uydurmak, alttakine “din iman” sunarak üsttekinin “han-hamamını” garanti altına almaktır. 

 

Halkı “uysal kullar” haline getirmeyi hedefleyen toplumsal gericiliğin din eksenli bir biçimde örgütlendiği ve toplumun müşterileşme-dilencileşme ikileminde zapt-u rapt altına alındığı bir süreçte CHP bir kez daha aynı telden çalmaya, aynı şarkıları “güya” soldan söylemeye başlamıştır. Önce IMF anlaşmasının “zamanında” imzalanmamasına itiraz etmiş, sonra da “toplumu gericileştirme” planlarının sahibi olabileceğini ilan etmiştir.

 

Üstelik CHP bunu, tarihsel kökleri anti-emperyalizm olan, gericilik karşısında kendi geleceğine sahip çıkan örgütlü bir halk yaratmayı hedefleyen bir örgütün, örgütümüzün adını kullanarak yapmaktadır. Halkevleri’nin ilk kapatıldığı yıllarda, 1950’lerde 11 olan Kur’an Kursu sayısının 1971’de 11 bine çıkartılmasının toplumsal ve siyasi sonuçları unutturulmaktadır.

 

Biz hep o mahallelerdeydik!

Halkevleri’nin, yoksul halkın kendi yaşamı üzerinde söz ve karar sahibi olabilecek bir örgütlülüğe kavuşması için yaptığı çalışmalar, “halkın hak mücadeleleri” çizgisinde gerçekleştirilmektedir. Seçim öncesinde yoksul mahallelere uğrayıp türbanlı çarşaflı kadın aradığınız, çarşaflı kadınlara “kocalarının adaylıkları” nedeniyle ulaştığınız, kocalarına, şeyhlerine, tarikat şeflerine çeşitli vaatlerde bulunup çarşaflarına rozet takma seremonileri düzenlediğiniz zamanlardan çok önce biz Halkevleri olarak o mahallelerde idik. Türbanlısı, çarşaflısı, başı açığı, başı kapalısı herkesle “eğitim hakkımızı”, “sağlık hakkımızı”, “doğalgaz hakkımızı”, “su hakkımızı”, “barınma hakkımızı”, “iş hakkımızı” talep etmek üzere çalışıyorduk ve çalışmaya devam ediyoruz.

 

Bizler seçim sandığı ufukta göründüğünde hatırlanan o mahallelerde, AKP iktidarının yıllardır beslediği gericilik karşısında, yoksul emekçilerin ortak mücadelesinin ekseninde gelişen yeni ve gerçek bir aydınlanma sürecini yaratmaya çalışıyor, dilencileştirilmeye çalışılan yoksullarla “ilerici dayanışma ağları”nı kuruyoruz.

 

Bilinmelidir ki;

 

Ülkemizde son yıllarda AKP politikalarına karşı yoksul halk direnişlerinin odağı olmakla yargılanan ve bununla da gurur duyan Halkevleri’nin, neoliberal ve gerici politikalara teşne olmaya soyunanların projeleriyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur, olmayacaktır da.

 

Ellerinizi ve dilinizi Halkevleri’nin üstünden çekin.

 

Bizler yoksullaştırılan kitlelerin kimin tarafından dilencileştirileceğinin, kimler tarafından hangi motiflerle gericileştirileceğinin, kimler tarafından istismar edileceğinin, kimler tarafından vaatlerle kandırılacağının kavgasını vermedik, vermeyeceğiz. Bizler neoliberal kapitalizmin yoksullaştırdığı emekçi yığınların kendilerinin, mahallelerinin, kentlerinin, ülkelerinin ve en nihayetinde dünyanın kaderini belirleyecekleri özneler haline gelmesinin kavgasını veriyoruz.

 

Halkevleri dün olduğu gibi bugün de var ve asla neoliberal gericiliğin beslendiği bir kulvarda durmadı, durmayacaktır. 

 

Halkevleri gericileştirilmeye çalışılan yoksul mahallelerde halkın ortak ihtiyaçları için sağlık ocağı için, okul için, barınma hakkı, halkın hakları için mücadele etmeye devam edecektir. 

 

Kimi CHP temsilcilerinin “ibretlik” bir hal alan son tutumlarının bu açıklamayı zorunlu kıldığını, Halkevleri’nin tarihi çarpıtılarak isminin “siyasi istismar” konusu yapıldığını, bu tutumda ısrar edilmesi halinde her türlü hukuki ve demokratik kanallar ile Halkevleri’nin tarihine yakışır tavır almak zorunda kalacağımızı bildiririz.

 

Halkevleri Genel Başkanı

İlknur Birol