Sessizlik bazen öyle zor gelir ki bir coğrafyaya, soluk durur bir anda. Kelimeler susar, harfler başıboş kalır. İşte öyle bir gün.

Kitaplıklar, kütüphaneler, yoksulluğun sindiği her sokak izlerini tazelerken, bir yazar suskunca kelimelerini de yanına alır gider bu dünyadan.

Sessizliktir sonrası, cümlelerin kafası atmış isyandadır, bilmeyiz.

En çok Çukurova isyandadır. Talan edilen topraklar, köyünde merasız kalan sesi olmayan köylüler, kiminin sayfa üstünde mürekkep sandığı yoksullar isyandadır şimdi. Kolay değil adı Yaşar olan sonsuzluğa veda etmek.

Barışa susamış Türk-Kürt isyandadır, on dördündeki gelinler, ağanın çizmesini boyayan ırgat isyandadır, ses isyandadır bu sessizlik karşısında. Gitti Yaşar.

Yargılandığı DGM salonu özürünü dilemedi hala ve de onu yargılayan hain postal. Barış güvercini  uçmadı daha öyküsünü yazdığı göklerde, güvercin selamını veremedi buluta.

Şimdi sadece raflarda mı kalsın yoksulluğu yerin dibine çalan öfke. Sokaklar bekliyor özürünü dileyemedi daha. Gitti Yaşar, biz yoksulluğu yere çalamadık hâlâ.

Mevsimlik işçiler hala mevsimlik, yevmiyeler hala bir roman parası. Oysa onların günü değil miydi okuduğumuz? Okuduğumuzu anlayamadık hala. Gitti Yaşar, gözyaşı değil hıncımız kalsın toprağında.

Elbette dizilir kelimeler bir kalemle kağıda. Oysa dilenecek nice özür var, verilecek sözümüz var ustaya.

Topraksız köylülerin topraklanacağı, 'töre'nin 4 harfli kelime harici anlamının kalmayacağı, kadınların yepyeni bir hayat kuracağı, betimlediğin göklerde barış güvercinlerinin uçacağı; özgür insanların ülkesini yazacak eller romanlara.

Sana söz usta, kütüphanesinde kitaplar okuduğun Halkevleri'nden bir söz sana.

Halkevleri Kültür Sanat Sekreteri

Volkan Yosunlu