“Takke düştü, kel göründü” !
AKP, seçim döneminde takındığı maskeleri hemencecik çıkarıverdi ve yoksul emekçi halka karşı, zengin azınlığın iktidarı olacağını, neo-liberal sömürü ve yıkım politikalarını pervasızca yaşama geçirmeye devam edeceğini, bir kez daha göstermekte gecikmedi.
Eğitimden sağlığa, sosyal güvenlikten enerjiye değin, temel kamusal alanlarda devam eden yağma, şimdi de mahallelerimize, evlerimize uzandı.
AKP’li belediyeler, kentsel rantı, yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmenin derdiyle, yoksul emekçi kitlelerin kent içindeki başlıca barınma alanlarına, gecekondu mahallelerine, evlerine yönelik yıkımlara başladı. Çoğunlukla “kentsel dönüşüm” adı altında gerçekleştirilen ve onbinlerce insanı hedef alan bu topyekün saldırı, beraberinde ciddi toplumsal gerilimleri de doğurmaktadır.
Dün, İstanbul Tuzla’da Şifa Mahallesi’nde gerçekleştirilen yıkım, işte bu saldırının bir parçasıdır.
AKP, düne kadar erzak ve kömür yardımlarıyla aldattığı yoksul emekçi kitlelere, şimdi yıkım ekipleri ve polis gücüyle saldırıyor, onların yaşamını yok sayıyor, onları sokağa atıyor.
AKP’li belediyeler, gerçekte kentsel rantı sermayeye peşkeş çekme amacıyla uygulamaya konan bu topyekün saldırıyı, sözde “kaçak yapılaşmanın önlenmesi” veya “kentin daha çağdaş bir görünüme kavuşturulması” yalanlarıyla perdeliyor. Oysa o yıkım ekipleri, ülkenin dört bir yanında kamu arazilerini, ormanları, sahilleri yağmalamış olan lüks villalara, tatil köylerine, gökdelenlere, fabrikalara; nedense hiç uğramıyor.
Nedense hep yoksullar, “işgalci” sayılıyor. Oysa ülkemizin topraklarına, kıyılarına, yerüstü ve yer altı zenginliklerine el koymuş olan yabancı sermaye, sanki bu vatanın öz evladıymış muamelesi görüyor.
Bizler, bu gün burada; İstanbul Tuzla Şifa Mahallesi halkını kardeşimiz gördüğümüzü ve haklı mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ilan etmek için toplandık.
Bizler, bu gün burada; temel bir hak olarak gördüğümüz “halkın barınma hakkı”na, “yaşanabilir konut” ve “güvenli bir gelecek” talebine, bir kez daha sahip çıkmak için toplandık.
Dün, İstanbul Tuzla’da Şifa Mahallesi’nde, AKP hükümetinin ve AKP’li belediyelerin maskesi düştü, ancak hala kör ve sağır olanlar varsa, onları bir kez daha uyarmak için toplandık.
Ve bu gün burada, süre gelen bu saldırı ve yıkımlara karşı tek seçeneğimizin, bütün farklılarımızı bir yana bırakıp yoksulluğumuzun ortak dilini konuşarak bir araya gelmek ve haklarımız, geleceğimiz ve onurumuz için mücadele etmek olduğunu, bir kez daha haykırmak için toplandık.
Türkiye’de bir “gecekondu” sorunu yoktur ! Türkiye’de, yoksul emekçi halkın her geçen gün daha da yoksul, işsiz ve güvencesiz kılınması; adaletsiz, eşitsiz, onursuz bir yaşama mahkum edilmesi; halka karşı politikaların halka rağmen uygulanması sorunu vardır. Eğer bir ülke halkı, yoksul, işsiz ve güvencesiz kılınıp, açlığa, barınaksızlığa, sefalete, sokakta yaşamaya mahkum ediliyorsa; hiç kimse, onların neden en azından kendi çabasıyla bir gecekondu yapıp, kendisi ve çocukları için yaşama tutunmaya çalıştığını sorgulayamaz.
Gecekondu mahallelerinde polis zoruyla gerçekleştirilen yıkımlar, bir çözüm değil, sorunun bir başka yüzüdür. Bir an önce yapılması gereken, bu yıkımlara derhal son verilmesi, halkın “barınma hakkı” ve “yaşanabilir konut” talebine yönelik, adaletli ve hakkaniyetli, yasal ve kurumsal çözümlerin uygulamaya konmasıdır.
AKP hükümeti ve AKP’li belediyeler, yoksul emekçi halka yönelik saldırı ve yıkımları sürdürmeyi tercih ederse; gerçekte son noktada yıkılan, kendi saltanatları olacaktır !
Yıkılan evler yine yapılır, yoksul gecekondu mahalleleri yine kurulur, o evlerde sıcak düşlerle ısınan soğuk günler yine karşılanır.
Sonunda ebediyen yıkılan, haramilerin saltanatı olur !
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.