AKP yandaşı gerici basın Yeni Akit Gazetesi ve Habervaktim internet sitesi tıpkı daha önce Zaman Gazetesi’nin yaptığı gibi yalan haberleri manşetlerine taşıyarak halkın hak mücadelelerinin örgütü, örgütümüz Halkevlerine saldırmıştır. Bu saldırı emrini bizzat başbakan Erdoğan’ın verdiği açıktır.
Erdoğan nasıl ki, Hopa’da gerçekleştirdiği seçim mitinginde AKP iktidarının yağma ve talan politikalarını protesto eden Hopa halkına yönelik polis saldırısının emrini verdiyse, Metin Lokumcu’nun ölümüne neden olan bu saldırıdan sonra gerçekleştirdiği seçim mitinglerinin tamamında Halkevleri’ni hedef göstererek basından, polise ve yargıya kadar iktidarının kontrolü altındaki tüm güçlere de Halkevleri’ne “saldırın” emrini vermiştir. Başbakan, üyemizin ölümüne sebep olan saldırının emrini verdikten sonra, insanlıktan dahi nasiplenmemiş bir eda ile de “bunlardan biri ölmüş, kimliğini bilmiyorum, üzerinde de durmak istemiyorum” diyebilmiştir. Bu düşman dilidir. Bu halka düşman bir dildir. Ve bir insanın öldürülmesinden zerrece üzüntü duymadığı sonraki beyanlarından açıkça görülmektedir. Bırakın bunun Başbakan koltuğunu dolduran birine yakışıp yakışmamasını; bu insanlığa, normal bir insana, normal bir ruh haline sahip bir insana yakışmaz.
Erdoğan Hopa sonrası tüm mitinglerinde Hopa’da bir binaya asılı olan Halkevleri’nin “tek yol sokak tek yol devrim” pankartını diline dolayarak örgütümüzü hedef göstermiş, aynı binada asılı birden fazla pankarttan biri olan CHP pankartını ise ne hikmetse “ortak hareket” etmenin delili ilan edivermiştir.
Emri başbakandan alan gerici basın ise kolları sıvamıştır. Tıpkı polis ve yargı gibi. Hopa’da yaşananları protesto eden farklı illerde polis tüm eylemlere saldırmıştır. Hopa ilçesinin tamamında terör estirilmeye devam edilmektedir. Gözaltındakilere işkence yapılmaktadır. Savunma hakları ellerinden alınmaktadır. Ankara’da saldırıya uğrayanlar günlerce içerde tutulmuş, özel yetkili savcılar devreye sokulmuş ve 5 kişi tutuklanmıştır. MYK üyemiz Dilşat Aktaş polisler tarafından linç edilmek istenmiştir. Tüm bunlar AKP eliyle başlatılan kapsamlı bir saldırının dört koldan yürütüldüğünün göstergesidir. Şimdi de sıra AKP borazanlarındadır. Yani yandaş basında.
Yeni Akit Gazetesi ve Habervaktim sitesi “Hopa, CHP Tezgahı” başlıklı haberle internet sitemizden 2008 yılından alınan bir görüntüyü kullanarak eski bilgilerle yöneticilik görevi almış CHP milletvekillerinin isimlerini sıralayarak Halkevlerinin CHP tarafından yönlendirildiği iddia edilmiş. Ne hikmetse “Erdoğan şüphelerinde haklı çıktı” diye yargıya varılmıştır. Haber, “AK Parti'ye karşı gerçekleştirilen saldırılarda başrolü üstlenen Halkevleri isimli yapılanmayı CHP'nin kontrol ettiği belgelendi” ibaresiyle verilmiştir. Elbette bu çarpıtma, yalan ve saldırı bizim için şaşırtıcı değildir. Hopa halkına “ekşıya” diyen Erdoğan’ın gazeteleri daha önce de Halkevlerini hedef almıştır.
Zaman Gazetesi, 2 ve 3 Eylül 2004'te yaptıkları iki haberlerde, "dernek şubelerinin doğrudan illegal örgütlerin propagandasının yapıldığı yerlere dönüştürüldüğü" ifadesine yer vermiş, Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, 2004'teki bu haberlerle ilgili olarak Zaman Gazetesi'ni tazminat ödemeye mahkum etmiştir. Halkevlerinin yürüttüğü halkın hakları mücadelesi tıpkı Erdoğan’ı ve AKP iktidarını olduğu gibi yandaş kuvvetlerini de “illet etmektedir”.
Halkevlerinin mücadelesini takip edenler, 79 yıllık tarihsel mücadele birikimiyle birlikte halkın içinde halkla birlikte bir halk örgütü olarak halkın hakları mücadelesini yükselterek büyüdüğü iyi bilirler. Halkevleri’nin insanca bir yaşam için güvenceli iş için; eğitim, sağlık, barınma, ulaşım ve su hakkı için; doğanın sermaye tahakkümünden kurtulması için sürdürdüğü hak mücadelesi çizgisi; “okumuş insan halkın yanındadır” diyerek yaz aylarında Halkevi şubelerinin çocuklar için bir aydınlanma okuluna dönüşmesi; Halkevci kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütmesi; kısaca Halkevleri’nin neoliberalizme ve gericiliğe karşı mücadelesi elbette bu politikaların sürdürücüsü AKP iktidarını rahatsız etmektedir. Halkevlerinin “tek yol sokak” diyerek; dere başlarında, vadilerde, okul önlerinde, hastane kapılarında, metrobüslerde, gecekondu meydanlarında, işçi direnişlerinde ve kent meydanlarında yani yaşamın her anında ve alanında her türlü baskıya ve zora rağmen yılmadan, bıkmadan, usanmadan “sokakta” mücadeleyi yükseltmesi Erdoğan’ı ve yandaşlarını çıldırtmaktadır! Çünkü Halkevi AKP iktidarının yenileceği yeri sözü ve eylemiyle işaret etmektedir: Sokak
Halkevleri bağımsız demokratik bir kitle örgütüdür, halk örgütüdür. Halkın haklarını savunan; emperyalizme, faşizme, neoliberalizme ve gericiliğe karşı mücadeleden yana herkes Halkevleri üyesi de yöneticisi de olabilir. Elbette üyelerimizin arasında farklı siyasi partilerle üyelik ilişkileri olanlar da bulunmaktadır. Ancak Halkevleri mücadelesini bilenler şunu da bilir ki; Halkevleri “halk demokrasisi” talebini yükselttiği gibi kendi örgütlülüğünde de kararları kişilerin, siyasi partilerin referansıyla değil mücadelenin gerekleriyle, hak mücadelesi örgütlülüğüyle, halka birlikte alır. Tıpkı Hopa’da Başbakan’ın iddia ettiği gibi 100-150 kişinin değil tüm Hopa halkının derelerinin satılmasına, çayda fındıkta yaşanan sömürüye karşı ayağa kalkışında olduğu gibi. Evet, Halkevleri oradadır çünkü Hopa halkı oradadır. Halkevi halkın evidir, halktır! Halkevi’nin bağımsız çizgisini her kim ki karalamaya kalkar cevabını halktan alır’!
Halkevleri tarihi boyunca faşizmin, iktidarların ve yandaşlarının hedefinde olmuştur! Üç kez kapatılmış bu topraklarda bu ülke halklarının elinde yeniden dirilmiştir. Baskınlar, yönetici ve üyelerimize dönük tutuklamalar, gözaltılar yeni değildir. Egemenlerin baskısı, AKP faşizmine karşı yapacağımız şey de bellidir! Halkın hakları için sokakta olmak.
Şimdi halkın haklarını savunan herkes Halkevcidir!
Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut