Mersin'de "Yumurtalı Protesto" olayı ile ilgili Halkevleri Genel Merkezinin basın açıklamasıdır;
HALKINA “ULAN” DERSEN, KAFANA YUMURTAYI YERSİN !
Demokrasi ile yönetilen ve halkın iradesinin yönetim erkinde mutlak yer tuttuğu kabul edilen siyasal sistemlerde; siyasiler veya seçilmiş yöneticiler, halkı hep el üstünde tutar. Onlarla konuşurken, onlara hitap ederken, nezaket kurallarına ve saygı ölçütlerine titizlikle uymaya önem verirler.
Bu durumun bilinen nedeni, o zatı bulunduğu yere getiren halkın, bir gün onu tepe aşağı bulunduğu mevkiden düşürebileceği ihtimalidir.
Diğer bir neden ise, sistemin yukarıda tanımlanan karakterinden kaynaklanır, yönetenler “seçilmiştir” ve her seçilen gibi onu “seçenler” nezdinde hiçbir üstünlükleri, ayrıcılıkları olmamalıdır.
Bu nedenle demokratik toplumlarda hiçbir siyasi lider veya seçilmiş yönetici vatandaşına yönelik “lan”, “ananı da…” gibi ifadeler kullanmaz, kullanamaz.
Ama söz konusu sistem bir monarşi veya diktatörlük ise, aksi tabi ki mümkündür.
Bu nedenle padişahlar; tebaalarına ağzına geleni söyleyebilir.
Diktatörler; her önüne çıkana hakaretler yağdırabilir.
Bilirler ki, kimse kendilerinden bunun hesabını soramaz.
Ülkemizin, -en hafif ifadesi ile- “ağzı bozuk” Başbakanı geçtiğimiz günlerde Mersin’de, yanına gelerek sorunlarını dile getiren ve eleştiri hakkını kullanan bir çiftçiye, her hangi bir mahallede kullanılsa cinayet sebebi sayılacak argo sözlerle hitap etti.
Basın yayın organlarına da kelime kelime yansıyan bu konuşmayı, herkes gibi bizler de kanımız donarak izledik.
Hemen aynı gün, Başbakana bazı doğruları ve gerçekleri hatırlatma konusunda Halkevciler bir kamusal görevi üstlenmiş ve yerine getirmiştir. Mersin Halkevi üyelerimiz, bu gelişmeler sonrası aynı gün haklı demokratik tepkilerini dile getirmiş; Başbakana, halkı ile konuşurken daha saygılı olmasını, o an için koşulların olanak verdiği en etkin yöntem olan yumurtalı protestoları ile anlatmaya çalışmışlardır.
Yumurtalı protestonun ardından, ne yazık ki sekiz üyemiz karga tulumba gözaltına alınmış; içlerinden beşi ise akşam saatlerinde çıkarıldıkları sorgu yargıçlığı tarafından tutuklanmıştır.
Yazarlarımıza, aydınlarımıza faşist gerici güçler tarafından yumurtalar atıldığı, bir konuk milli takımın yumurta yağmuruna tutulduğu ve o yumurta atanların birileri tarafından “kahraman” ilan edildiği bir dönemde; üyelerimizin, üstelik bu sefer yumurtayı en doğru adrese ilettikleri halde, böylesi mağdur edilmelerini adil ve haklı bulmadığımızı belirtmek isteriz.
Öte yandan söz konusu tutuklama kararının, hukuki gereklerin dışında, AKP hükümetinin baskısı ile alındığı yolunda, süreci bizzat takip eden hukukçuların ve basın mensuplarının ciddi tespit ve kaygıları bulunduğunu da kamuoyu ile paylaşmak isteriz.
Öğrenildiği kadarıyla tutuklama kararının gerekçesinde “devlet büyüğüne hakaret” yer almaktadır.
Başbakanın “devleti temsil ettiği” siyasal bir doğru olsa da, “büyüklük” ünvanını ne ölçüde hak ettiğini, her platformda tartışmaya hazır olduğumuzun bilinmesi isteriz.
Mersinli Halkevciler Başbakana, kendisinin bir padişah veya diktatör olmadığını, hakaretler yağdırdığı vatandaşın ise tebaası ve kölesi olmadığını, eğer halkına hakaret ederse bunun hesabının kendisinden elbet sorulacağını anlatmıştır.
“Halkına ‘ulan’ dersen, kafana yumurtayı yersin !” başlığında özetlenebilecek bu dersi, hepimiz adına, yurttaşlık bilincine ve onuruna sahip herkes adına vermişlerdir.
Bu nedenle inanıyoruz ki demokratik kamuoyunun, bu sekiz genç Halkevciye söyleyecek tek bir sözü olabilir;
“Ellerinize sağlık !”
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.13.02.2006
Av. Ender Büyükçulha
Genel Sekreter