Hasretimiz büyük, kararlılığımız da! 10 Ekim’de sokağa!
10 Ekim’in, eşitlik, özgürlük ve barış için Ankara’da kol kola olduğumuz yoldaşlarımızı yitirdiğimiz katliamın üzerinden üç yıl geçti.
Dönemin başbakanı Davutoğlu’nun katliamın oy oranlarını arttırdığını ifade ettiği konuşma akıllardadır. 10 Ekim, faşist-neoliberal bir tek adam rejimine geçişi planlayanların, bunun için bu toprakların özgürlük, eşitlik, barış mücadelesini katliamlar ve savaşla bastırmayı, demokratik örgütlü güçlerini ve sosyalistleri hedef almayı seçenlerin politikaların bir sonucu, ülkemiz tarihinde bir dönüm noktasıdır.
Bu nedenle sorumluluğumuz büyüktür. 10 Ekim’de yitirdiklerimize hasret kaldığımız gibi, bu toprakların da özgürlüğe, barışa ve eşitliğe hasret kalmasına izin vermeyeceğiz. Faşizme karşı mücadelemiz sürecek.
10 Ekim’i unutmamak, katliamın siyasi sorumlularının yakasını bırakmamak, yitirdiklerimizin eşitlik, barış ve özgürlük mücadelesini kesintisiz biçimde sürdürmek görevimizdir.
Üç yıl boyunca 10 Ekim davasında yaşananlar açıktır. Yargının asıl derdi cihatçı çetelerin Türkiye’de nasıl bu derece örgütlenmiş ve güçlenmiş olduğu gerçeğinin, iktidarın ve onun emirleri ile görev yapan “kamu görevlilerinin” bundaki payının, katliamın planlanma ve gerçekleştirilme sürecindeki sorumluluklarının, cihatçı örgütlerin üyelerinin neden ısrarla etkili bir yargılamadan kaçırıldığı sorusunun üstünü örtmek olmuştur. 10 Ekim’in yıldönümünde bu davanın biz bitti demeden bitmeyeceğini bir kez daha ifade ediyoruz.
Yitirdiklerimizi hasretle anıyor, yaşamak istedikleri ülkeyi kurmak için tüm gücümüz ve kararlılığımızla mücadele edeceğimizi haykırıyoruz.
10 Ekim’de sokaktayız!