Bugün 14 Eylül; Hopa sürecinin ilk davası bugün Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
31 Mayıs 2011 tarihinde “HES’lere hayır derelerimiz özgür akacak”; “Çayda kota ve kontenjana son” diyerek AKP iktidarının talan politikalarına karşı ayağa kalkan Hopa halkına yönelik saldırının üzerinden aylar geçti. Erdoğan’ın özel emri ile başlatılan bu saldırıda üyemiz Metin Lokumcu öldürüldü, devletin kolluk kuvvetleri Hopa halkının karşısına copla, panzerle, gaz bombası ve silahla çıktılar. Saldırının ardından operasyonlar düzenlenmeye başladı. Metin Lokumcu’nun öldürülmesi başta olmak üzere Hopa halkına yapılan saldırının hesabını vermeyenler Hopa halkını “suçlu” ilan ediverdi. Başbakan’ın “eli kanlı eşkıyalar” dediği Hopa halkına yönelik saldırı ev baskınları, gözaltılar ve tutuklamalarla devam etti. Gözaltına alınanlara yönelik işkence, avukatlarıyla görüştürmeme, savunmayı engelleme gibi hak ihlalleri yaşanırken; Hopa için sokağa çıkan Ankara toplumsal muhalefet güçlerine yönelik polis saldırılarının ardından gözaltına alınanlar işkence gördü ve cinsel tacize uğradı.
AKP bir yandan 31 Mayıs günü Hopa’da açılan “tek yol sokak, tek yol devrim – Halkevleri” pankartını diline dolayarak Halkevleri’ni hedef göstermeye devam ederken; Hopa halkına yönelik baskı ve tutuklama tehdidi sürekli hale getirildi.
AKP’nin Hopa bilançosu açıktır; Metin Lokumcu öldürülmüştür; Hopa’dan 15; Ankara’dan 22 insan yaşam hakkını, derelerin özgür akmasını savundukları ve AKP’nin saldırılarına karşı direnme hakkını kullandıkları için aylardır tutukludur. Tutuklular arasında hidroelektrik santrallere, sermayenin doğa talanına karşı mücadele eden halk örgütü Derelerin Kardeşliği Platformu yürütme kurulu üyesi ve Halkevleri Doğu Karadeniz bölge temsilcisi Taylan Kaya ve Hopa ve Kemalpaşa’da HES karşıtı çalışmaları yürüten Derelerin Kardeşliği Platformu üyeleri; toplumsal muhalefet güçlerinin yönetici ve üyeleri bulunmaktadır.
AKP; iktidarı boyunca sermayenin daha fazla kar etmesi uğruna doğa talanının önünü açan tüm yasal düzenlemeleri uygulamaya geçirirken karşısına dikilen en büyük engel halk direnişleri olmuştur. AKP; Hopa saldırısıyla, bu direnişin ortadan kaldırılması yolunda Anadolu’nun dört bir yanında HES’lere, termik santrallere, nükleer santrallere, zehir saçan şirketlere karşı direnenlere göz dağı vermek istemiş ama planı tutmamıştır.
Hopa saldırısının ardından halk direnişi sürmüş; Hopa ve Kemalpaşa’da halk HESçileri vadilere sokmamıştır. Gerze’de ve Erzurum Tortum’da devletin kolluk güçlerinin şirketlere kalkan olmasına ve halka tüm güçleriyle saldırmalarına rağmen halk direnişi saldırıları püskürtmüştür.
Halk direnişleri sermayenin ve siyasal iktidarın saldırılarının nasıl durdurulacağını göstermiştir; örgütlenerek, mücadele ederek!
AKP iktidarı şirketlerin arkasında devletin tüm gücüyle halka saldırırken bir yandan da “hukuku” bu saldırının temel araçlarından biri haline getirmiştir. Tutuklama terörü doğa ve yaşam savunucularına yönelmiştir.
Hopa sürecinin ilk davası tutuklu 37 kişiden 7sinin “terör örgütü propagandası” yapmaktan Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları davadır.
Bu dava bir kez daha göstermektedir ki AKP hukuku; iktidar politikalarına karşı olmayı suç olarak ilan etmekte; iktidar politikalarına karşı mücadele edenlere yönelik “terör” davaları; “terörle mücadele yasası ve özel yetkili mahkemeler” eliyle birbiri ardına açılmaktadır.
Hopa davası yaşam kavgasıdır! Ya sermayenin ve onun iktidarı AKP’nin doğamızı, yaşamımızı emeğimizi yağmalamasına izin vereceğiz ya direnerek kazanacağız!
Hopa sürecinde Erzurum, Oltu, Arhavi ve Ankara’da tutuklu bulunan tüm yaşam savunucuları derhal serbest bırakılmalıdır. Asıl yargılanması gereken Hopa halkına saldıranlar, Metin öğretmeni öldürenler, doğayı talan edenlerdir.
Bugün başlayan Hopa davaları tüm toplumsal muhalefet güçleri açısından ve ülkenin dört bir yanında doğası, deresi, emeği için mücadele edenler açısından önemlidir. Çünkü Hopa davası hepimizin davasıdır AKP ileri demokrasisinin halk mücadelelerine yönelik saldırganlık politikasının kritik eşiklerinden biridir.
Halkevleri olarak örgütlü olduğumuz her yerde Hopa ve Gerze'de olduğu gibi AKP’nin saldırganlığını mücadeleyi büyüterek yanıtlayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı
Samut Karabulut