Öyle bir ülke yarattılar ki adalet, iktidar partisinin adında kaldı. Okuyanın, yazanın, hakkını arayanın, hakları için mücadele edenin, örgütlenenin, gazetecinin, Kürdün, üniversitelinin, muhalifin adı “terörist”! Göstere göstere cinayet işleyenler; izin verilerek, desteklenerek, organize edilerek, arkasında durularak Hrant’ı katledenlerin ise bir “örgütü” bile yok (!).
5 Yıl önce, 19 Ocak 2007’de, AKP iktidardaydı. İktidara geldiğinden beri AKP’nin devletle hesaplaştığı iddia ediliyor, “derin devletin” tasfiye edileceği söyleniyordu. AKP’nin demokrasi masalının bol alıcısının ve tabi bol satıcısının olduğu zamanlardı.
Ve Hrant vuruldu...
Katliamlarla “yüzleştiğini” iddia edenlerin katliamlarla yeni rejimin yolunu döşeyeceklerinin ilk işaretlerinden biriydi Hrant Dink’in katledilmesi. Hrant’ın sosyalist kimliği, Ermeni kimliği ve yırtık ayakkabısı ise; gericiliğin ve faşizmin iktidarının, bu rejimi kurumsallaştırırken kime yöneleceğinin de ilk simgeleriydiler. Milliyetçilik ve gericilikle kaynaşmış sermaye yanlısı bir iktidar kimi hedef alırsa onu hedef aldılar; solcuyu, Kürdü, Ermeniyi, yoksulu, işçiyi...
Tüm “demokrasi” yalanlarının karşısında, sermayenin iktidarı ve emperyalizmin işbirlikçisi olan AKP’nin asıl derdinin kontrgerillayı yeniden organize etmek; piyasacı, gerici ve faşist bir rejimi kurumsallaştırmak olduğunu söyleyenleri ve tek yol mücadele diyenleri yaşam tekrar tekrar doğruladı.
19 Ocak 2007 tarihinde hep birlikte cinayeti gördük! Peki AKP’nin iktidar etmeye devam ettiği 5 yıl boyunca ne gördük? Koruyanları, kollayanları, katillere sahip çıkanları; Hrant’ın öldürülmesine yol verenlerin birbir terfi ettiğini, iktidarın arkasına bile bakmadan, hiçbir hesap vermeden bu süreçten sıyrıldığını, yargının adım adım bu kontrgerilla cinayetinin gerçek faillerinin üzerini örttüğünü, MİT-CIA-kontgerilla düzeneklerinin, faşist odakların nasıl işlevlendirildiğinin AKP iktidarının, imamın ordusunun tüm bu yaşananlarla ilişkisinin konu bile edilmediğini gördük. Hrant öldürüldüğünde; kardeşine, kardeşliğe sahip çıkmak için sokağa inen onbinlerce insanı “tehlikeli” bulduğunu açıklayıp “Türkiye önüne bakmalı” diyen gazete yayın yönetmenlerini, “Hepimiz Türküz” diye manset atan gazeteleri görmüştük, bugün Hrant Dink davasının üzeri örtülürken, gerçekler kanla kapanırken, tetikçiler tahliye edilirken “Hepimiz Ermeniyizcileri Müebbet de Kesmedi” manşetlerinin atıldığını gördük...5 yıl boyunca ve bugün kan deryasında, katliamların ortasında, baskı ve şiddetin doruk noktasında hala AKP’yi aklamaya çalışmaya devam edenleri gördük. Laf edemeyenleri, sorumluyu söyleyemeyenleri, ezberlerine sarılanları, Hrant katledilirken ve sonraki 5 yıl boyunca “kim iktidardaydı, polisten yargıya, medyadan üniversiteye kim tüm alanlarda egemenliğini ilan etmişti, peki o zaman Hrant’ın katledilmesinin sorumlusu kim?” sorularına bir türlü cevap veremeyenleri gördük.
Ve sonunda AKP’nin adaletini birkez daha gördük. Gazeteciler, öğrenciler, sosyalistler, Kürt siyasetçiler, aydınlar, hak mücadelesi verenler cezaevlerindeyken Hrant’ın katledilmesine iştirak edenlerden birinin tahliye edildiğini, ortada “örgüt” bulunmadığının ilan edildiğini; gerçek katillerin gizlendiği davanın kapatıldığını gördük.
Tüm bunları gördük, ama görüp geçmedik!
Yaşananlar yalnız mücadelede kararlılığımızı arttırdı, arttırıyor. Şimdi bir kez daha söylüyoruz, üzerini örtemediniz, kapatamadınız, kaçamadınız! Hrant’ın katlinin sorumlusu AKP’dir.
Hrant için, “adaleti” iktidar partisinin adı olmaktan çıkarıp gerçek anlamına kavuşturmak için yapacağımız şey bu karanlığa karşı mücadele etmektir. Kardeşliğimizi koruyarak, büyüterek karanlığın üzerine yürümektir.
Arkadaşlık kavgada sınanır; kavgamız faşizme ve gericiliğe karşıdır, kavgamız eşitlik ve özgürlük kavgasıdır, kavgamız halkların kardeşçe yaşadığı demokratik bir ülke kavgasıdır. Kavgamız sokaktan beslenir, kavgamız kardeşliğimizden, kavgamız tarihimizden beslenir uzlaşmaz, sinmez, boyun eğmez...
Şimdi hep birlikte
19 Ocak’ta Hrant için, hesap sormak için sokakta olacağız. Hrant’ı öldürenlerle, gerçek katillerle davamız bitmedi! Karanlığa karşı mücadeleyi büyüteceğiz.
19 Ocak’ta Saat 13.00’da Taksim’den Agos’a yürüyoruz.
İstanbul Halkevi Başkanı
Özge Ozan