Emperyalist kapitalist sistemin sömürü kurumları IMF ve Dünya Bankası ülkemizde. Dünya’nın dört bir yanından gelen bakanlar, bürokratlar, uluslararası finans ve sermaye çevrelerinin temsilcileri, sistemi, krizi, kendi geleceklerini tartışacaklar. Çökmekte olan sömürü düzenlerini kurtarmak için çare arayacaklar. Ardından bütün dünyayı bu sömürü düzeninin aslında iyi bir sistem olduğuna inandırmaya çalışacaklar.
Ancak bizler biliyoruz ki; kapitalizmin geleceğinin, sermayenin kârının, sistemin krizden çıkış yollarının tartışıldığı toplantıların sonuçları halklar açısından başlamadan bellidir. Bu toplantıdan bizlere daha fazla sömürü, yoksulluk ve ölüm çıkar.
Çünkü eğitim hakkımız, IMF-DB programlarıyla sermayenin kar alanı haline getirildi.
Sağlık hakkımız, IMF-DB programlarıyla uluslararası ilaç tekellerinin, özel hastane sahiplerinin kârlarına kâr katması için dönüşüm programlarıyla elimizden alındı. Hastaneler ticarethane, hastalar müşteri, sağlık çalışanları köle haline getiriliyor.
Enerji, ulaşım, barınma hakkımız sermaye sahipleri daha fazla kar etsin diye IMF- DB programlarıyla piyasalaştırılıyor.
IMF-DB programlarının sonucunda emekli olmak artık bizler için hayal.
Ay sonunu nasıl getireceğim diye düşünürken IMF-DB programlarıyla ücretlerimiz hep aşağıya çekildi. Patronlar karlarını artırsın diye iş güvencemiz, sigorta hakkımız esnek ve kuralsız çalışma koşularıyla yok edildi.
Sermayenin kâr ve rant hırsına hizmet eden IMF-DB emirleri doğrultusunda hazırlanan kentsel dönüşüm programlarıyla evimiz başımıza yıkıldı, yıkılmaya devam ediyor.
Tarım ve küçük çiftçilik IMF-DB programlarıyla neredeyse yok edildi. Çayımızın, fındığımızın, pamuğumuzun fiyatını on yıllardır onlar belirledi.
Hükümetler geldi geçti yapılanlar değişmedi. Haklarımız her geçen gün daha fazla elimizden alındı. Onlar emretti hükümetler uygulamaya koydu. “İstikrar tedbirleri, tedbir paketleri”, “ekonomi düze çıkacak yalanları” hiç dilden düşürülmedi.
Çok geriye gitmeye gerek yok. IMF ve DB’nin başımıza ördüğü çoraplar için son on yıla bakmak bile yeterli olacaktır. 2001 kriziyle birlikte uygulamaya konulan IMF ve DB programıyla halkımızın geleceği karartıldı. Kemal Derviş’le başlayan AKP ile devam eden on yıl geleceğimizin daha da karartılmasına yol açtı.
Tayyip Erdoğan istediği kadar IMF ile stand-by imzalamadıklarından dem vursun, pazarlık yapıyormuş gibi görünsün, hükümetin uyguladığı program IMF ve Dünya Bankasının zengini daha zengin yoksulu daha yoksul etme programıdır.
Sadece bizim için değil, biliyoruz ki bu kurumlar dünya halklarının başının belasıdır, yoksulluktan açlıktan ölen insanların katilleridir. Aynı bizim ülkemizdeki gibi dünyanın birçok ülkesindeki işbirlikçi hükümetlere bu kurumlar buyurur, onlar da yapar. Olan halklara olur. Bu programlara uyulmadığında ise IMF ve DB’nin yardımına hemen kardeş kurumları NATO koşar. IMF ve DB programlarını kabul etmeyen ülkelerde darbeler yapılır, askeri müdahaleler gerçekleştirilir.
Şimdi ülkemiz topraklarında halkların katili bir sistemin geleceğini tartışacaklar. Sadık işbirlikçileri AKP hükümetinin, TÜSİAD’ın, MÜSİAD’ın kısacası bir avuç zengin azınlığın ev sahipliğinde.
Bizler sizi ne ülkemizde ne de dünyanın herhangi bir yerinde görmek istiyoruz. Eğitim, sağlık, barınma, ulaşım hakkımız için güvenli iş güvenceli gelecek hakkımız için, temiz yaşanabilir bir çevre için, herkesin eşit yaşadığı kardeşçe bir ülke için yani insanca bir yaşam için sizin olmadığınız bir dünya gerekiyor. Çünkü siz varsanız açlık var, yoksulluk var, sömürü var, zulüm var, savaş var.
Dünyanın geleceği için siz de, kapitalist sisteminiz de tarihin çöplüğüne gidene kadar, bizler mücadele etmeye devam edeceğiz.
Nuri Günay
Halkevleri 1. Bölge Temsilcisi