Sakarya Pamukova’da meydana gelen tren kazasında çok sayıda insanımızı yitirmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ancak yaşananın insan kusurundan kaynaklı bir kaza olmanın ötesinde göz göre göre gelen bir katliam olması öfkemizi de büyütüyor.
TCDD Genel Müdür Vekili “Herşey Allah’tan” demektedir ancak Sakarya’da yaşananın adı taammüden cinayettir ve katili bellidir. Sakarya’da sabotaj izi aramanın anlamı yoktur, sabotajcı Ankara’dadır.
Katil İMF'ci Liberal Politikaları Uygulayan Tüm İktidarlardır!
IMF ile bağımlılık ilişkilerinin başladığı 1950 yılından beri demiryollarına hiçbir yatırım yapmayanlar bu katliamdan sorumludur. Sırf tekeller daha fazla otomobil, yedek parça ve akaryakıt satabilsin diye demiryollarını çürümeye terk edenler sadece bu cinayetin değil, yıllardır on binlerce insanımızın ölümüne neden olan trafik terörünün de sorumlularıdır.
AKP hükümeti de IMF emriyle tüm kamu hizmetlerinin tasfiyesi için attığı adımlarla faciaya davetiye çıkarmıştır.
Raydan Çıkan Kamu Hizmetlerine Tüccar Mantığıyla Yaklaşan AKP İktidarıdır!
Bozz Allen & Hamilton isimli bir Amerikan firması tarafından hazırlanan rapor çerçevesinde "demiryollarının bir kamu hizmeti olmaktan çıkarılması"nı hedefleyen AKP hükümeti, İstanbul Ulaşım A.Ş.'nin yönetimini TCDD'nin yönetim kademesine getirerek özelleştirme programını hızlandırdı.
Sermayenin Demiryolları işletmeciliğine girişmesi için kar edeceğinden emin olması gerekiyordu. Bu çerçevede demiryollarının sermaye gözünde cazibesini arttıracak girişimlere başlanıldı. Bu girişimlerin ilki çalışanların köleleştirilmesiydi. Personelin bir kısmı, 24 saati geçen gayrı insani ağır koşullarda çalışmak zorunda bırakıldı, emekliliğe zorlandı. Çalışanların haftalık dinlenme, yıllık izin gibi hakları işletme gereği bahane edilerek gasp edildi. Birleşik Taşımacılık Sendikası 15 Mart 2004 tarihinde yaptığı basın açıklamasıyla Bu çalışma koşullarının yolcuların ve çalışanların can güvenliğini bilerek tehlikeye atmak anlamına geldiğini duyurdu. AKP hükümetinin demiryollarını sermaye için allayıp pullamak adına yaptığı ikinci girişim hızlı tren projesi oldu. Sendikalar, TMOBB ve bilim insanları alt yapı yenilenmesi yapılanmadan başlayacak bu uygulamanın faciaya yol açacağını hükümete defalarca ilettiler. Ancak TCDD Genel Müdürü, Ulaştırma Bakanı ve Başbakan bu uyarılara kulak asmadılar. Bilim insanlarının uyarıları "Gaza bastık, baktık bir şey olmadı; demek ki yapılabiliyormuş" benzeri ifadelerle yanıtlandı. Uyarılarında ısrar edenlere “İnekler trenlerin hızlanmasını istemiyor”diyerek hakaret edildi. Tüccar siyasetçilerin gözü dönmüştü. Onlara daha fazla şov ve daha fazla kar gerekliydi. Kamuyu ait ne varsa sermayeye satmak için aceleleri vardı. Halkın sağlığı, can güvenliği tali konulardı. Ve karar verdiler, seri cinayetine yeşil ışık Haydarpaşa Garında, kendini demiryolu kralı ilan eden Tayyip Erdoğan tarafından yakıldı.
Kaza Değil; Özelleştirme, Liberal Politikalar ve AKP Öldürüyor!
Tüm kamu kaynakları faiz ödemelerine aktaran, tüm kamu hizmetlerini sermayeye devretmeye çalışan AKP iktidarı kimseyi kandıramayacak. Evet AKP’yi destekleyen sermaye çevreleri kamu hizmetlerine gözünü dikti. Emrediyorlar: Sağlığı özelleştir, ulaşımı özelleştir, eğitimi özelleştir. AKP’nin arkasındaki IMF bastırıyor: Kamu harcamalarını kısacaksın. Kamu hizmetlerini satacaksın. Ve AKP IMF’nin ve sermayenin taleplerini emir biliyor.
Onların sağlık politikaları hastane kapısında öldürüyor.
Onların ulaşım politikaları karayollarında ve demiryollarında öldürüyor.
Onların eğitim politikaları cahil bir toplum yaratıyor.
Biz Halkevciler olarak hayatımıza kasteden IMF politikaları ve AKP ile mücadeleyi bir insanlık görevi biliyoruz. Bu noktada Sakarya’daki katliamın sorumlularının yakasını bırakmayacağımızı ilan ediyoruz. Bu katliamın birincil sorumluları Başbakan Tayyip Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman derhal istifa etmeli ve yargılanmalıdır.
Tüm kamu hizmetlerinde olduğu gibi demiryollarında özelleştirme girişimleri durdurulmalıdır.
Kamu reformu yasaları iptal edilmelidir.