Van depremi AKP iktidarının halk düşmanlığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. 23 Ekim’de yaşadığımız depremin ardından AKP, Van halkının mağduriyetini giderme yönünde kamu hizmet ve kaynaklarını seferber etmemiştir. Deprem yaşanan bölgede gerekli önlemleri almak, halkın ihtiyaçlarını gidermek yerine Van halkının mağduriyeti üzerinden “hayırseverlik” şovlarında boy göstermiştir. Depremi sermaye için fırsata çevirmeye çalışmıştır. AKP, tüm yetkilileri ile yaşanan kayıpların ve halkın mağduriyetinin sorumlusudur.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar; depremin ardından “Büyük depremin olduğu yerde bir daha deprem olmaz...Deprem açısından en güvenilir yer Van ve Erciş’tir. Yıkık binalara yaklaşılmasın. Bunun dışındaki binalara girilebilir” diye açıklamalar yapmış, hasar çalışmalarının %95’i bitti demiştir. Bayraktar, 9 Kasım’da yaşanan ikinci depremde ölümlerin doğrudan sorumlusudur.
Bayraktar’ın açıklaması sırasında yanında olan ve söylemi onaylayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Van Valisi Erdoğan Bayraktar’la birlikte hemen istifa etmelidir. Resmi sitesinde yıkılan Bayram otelinin reklamını yapan, halkın evlere girmeme isteğini “psikolojik” olarak niteleyen, BDP’li belediyeye AKP eliyle sürdürülen ayrımcılığı devam ettiren Vali bir an daha bu görevde durmamalıdır.
AKP iktidarı halk düşmanlığını depremzedelere kullanılan şiddette bir kez daha ortaya sermiştir. Depremin ilk günlerinde halka verilecek çadır bulunmazken, biber gazı stoklarını tamamlayanlar çadır isteyen halka biber gazı sıkmışlardı. AKP bakanları ikinci depremden sonra bölgede boy gösterirken, bölgede kolluk güçleri depremzede halkı değil valiliği ve AKP erkanını halktan korumak üzere görevlendirilmiştir.
AKP yetkilileri, ölümlerin sorumlusu olduğu ikinci depremde de Vali’yi ve Erdoğan'ı protesto eden halka saldırma emrini vermiştir. AKP Bakanlarının gözü öyle dönmüştür ki henüz kurtarma çalışmaları devam ederken yapılan saldırı sırasında kullanılan biber gazı enkazda çalışan arama-kurtarma ve sağlık görevlilerini de etkilemiş görevliler aramalara bir süre ara vermek zorunda kalmıştır. AKP iktidarı saldırganlığını enkaz altına ölüm kalım savaşı verenlerin nefeslerini biber gazıyla kesecek düzeye sıçratmıştır. AKP için insanların yaşamı işte bu kadar değerlidir. Evet balık baştan kokar. Başbakan Erdoğan polisin saldırdığı Van halkını “provokatörlükle” suçlamıştır. AKP iktidarını protesto eden kişiler ölümle, yoklukla boğuşan depremzede de olsa, deresini savunan köylü de olsa, barınma hakkını savunan gecekonducu da olsa aynı şiddetle karşılaşmaktadır. Çünkü AKP talan ve yağma planlarını, felakettten fırsat çıkarmasını engelleyebilecek tüm direnişleri ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Adeta halkın dört bir kesimine savaş açmış durumdadır.
Evet; AKP 9 yıldır iktidarı elinde tutan kendisi değilmiş gibi depremin hemen ardından alınmayan deprem önlemleri konusunda “halkı şikayet” etmeye başlamıştır. İlk günden depremi kentlerin sermayeye açılmasında, yoksul halkın barınma hakkına el konulmasında fırsata çevirme hamlelerini yapmıştır. Ne demiştir Tayyip Erdoğan “halkın gözünün yaşına bakmayacağız” Evet AKP’nin yaptığı ilk plan barınma hakkı için en önde direnenlere saldırmak; direnişleri ortadan kaldırdıktan sonra ülkenin dört bir yanında kentsel dönüşüm projelerini uygulamaya koyarak halkın evlerini başına yıkmaktır. Bu da AKP depremidir. İşte bugün AKP Ankara’da yıllardır direnişi sürdüren Dikmen Vadisi halkını vadiden söküp atmak, vadiyi sermayeye açmak için adeta savaş planı çıkarmıştır. Melih Gökçek’in hazırladığı planda Dikmen Vadisi’nin halka saldırırken kimse destek olmasın diye yasak bölge ilan edilmesinden, çevre illerden polis takviyesi yapılmasından, Barınma Hakkı Bürosu’nun ele geçirilmesinden bahsedilmektedir.
İşte AKP budur. Barınma hakkını savunan, insanca yaşayabilecekleri koşullarda barınma hakkı isteyen insanları evlerinden söküp atmak için savaş planı yapan bir iktidardır. Burdan bir kez daha ilan ediyoruz. Kentlerimizi de, yaşamımızı da AKP’ye bırakmayacağız! 9 Kasım’da Van’da onlarca insanın ölümünden birinci derece sorumlu olan, eski TOKİ canavarı Erdoğan Bayraktar; kentlerimize, doğamıza, yaşamımıza dair hiçbir karar alamaz. Onun aldığı kararları tanımıyoruz. Kimse Dikmen halkını yalnız zannetmesin. Van’da da Ankara Dikmen Vadisi’nde de İstanbul’da da insanca koşullarda barınma hakkımızı AKP’ye karşı savunacağız. Depremi fırsata çevirmelerine izin vermeyeceğiz.
Erdoğan ikinci depremden sonra diyor ki “her kim olursa olsun hesap soracağız”. Biz burdan yol gösterelim. Başbakan Erdoğan; “hesap verecek bir kurum varsa o da AKP’dir. Hesap verecek bir kişi varsa o da sizsiniz”. Evet biz hesap soruyoruz.
*AKP, nüfusunun %98’i deprem tehdidi altında yaşayan bir ülkede deprem vergilerini neden önlem almak için harcamamıştır? Bunun hesabını halka verecektir.
*AKP, 23 Ekim’deki depremden sonra Van halkının ihtiyaçlarını gidermemiş, hasar tespitlerini yapmamış, Van halkının sağlıklı bir şekilde yaşamını devam ettireceği koşulları yaratmamıştır. Bugün kar altında hala çadır bekleyen, destek bekleyen insanların hesabını halka verecektir.
*AKP bakanları açıklamaları ile Van halkını yanlış yönlendirmiş, evlere ve kapalı alanlara girmelerine ve 9 Kasım’daki depremde ölümlere yol açmışlardır. AKP bu ölümlerin hesabını halka verecektir.
*Milli Eğitim Bakanı daha tüm okullarda denetimler tamamlanmadan eğitimin başlayacağını açıklamış “sanatçılarla okul açılışı” müsameresi planlarını televizyon ekranlarında ballandırarak anlatırken ikinci deprem olmuştur. AKP çocuklarımızın atlattığı bu tehlikenin hesabını verecektir.
*AKP, depremzedenin karşısına copla, biber gazı ile, polisle dikilmiştir. Halka saldırmanın hesabını verecektir.
*AKP, sermaye için kentsel dönüşüm projeleriyle halkın barınma hakkına saldırmaktadır. Depremi fırsata çevirmenin, halkın karşısında sermayenin çıkarlarını savunmanın hesabını verecektir. Dikmen Vadisi’ne saldırmanın hesabını verecektir.
Evet kentlerimizi de, evlerimizi de yaşamımızı da AKP iktidarına emanet etmiyoruz. Van’dan Dikmen’e kardeşliğimiz için; yaşam hakkımız için; barınma hakkımız için; insanca bir yaşam için ölümün ve zulmün iktidarı AKP’den hesap soracağız.
İSTANBUL HALKEVLERİ
İstanbul Halkevleri'nin 14 Kasım tarihinde gerçekleştirdiği basın açıklaması metnidir