TBMM Başkanı İsmail Kahraman, "Laiklik yeni anayasada olmamalı; yeni ve dindar bir anayasa olmalıdır" dedi.
İsmail Kahraman'ın gericiliğin karanlık katliamcı tarihindeki rolü herkesçe biliniyor. Ancak bunun kişiye özel bir gerici sayıklama olduğu sanılmasın. "Dinci Anayasa" sayıklamaları, sermayenin, faşizmin ve gericiliğin yeni saldırı ve hareket planlarının Meclis Başkanlığı kürsüsünden yüksek sesle seslendirilmesidir. Yürürlükteki zulüm ve katliamların, savaşın ve gericiliğin derinleştirilmesi niyet bildirimidir. Tüm meşruiyetini yitiren Diktatör ve Saray eşrafının, neoliberal İslamcı gericiliğe anayasal bir statü kazandırma rüyasıdır.
AKP iktidarının ilişkilerine kadar çürümüş bir dinselliğe ve gerici toplumsal saflaşmalara dayanmaktan başka çaresi kalmamıştır. Saray düzenini güvenceye almanın yolu “İslamcılık davası” na daha sıkı sarılmaktan geçiyor. Toplumsal yaşamın dinsel kurallarla göre dizayn edilmesi, Diyanet’ten, Aile Bakanlığı’dan tarikat vakıflarına kadar her türlü kirli çıkar ağını koruma, cihatçı-dinci yapılanmayı destekleme seferberliğine bağlıdır.
Neoliberal İslamcı gericilik yıllardır rüşvet, talan ve vurgunculuk içinde fütursuzca açılıp saçılmaktadır. Çocuk tecavüzleri, kadın, işçi ve Kürt katliamları, eril-ırkçı-dinsel gericiliğin çürümesinde geldiği boyutları göstermektedir. Saray düzeni dinci gericilik ve mezhepçilik üzerinden kurtarmaya çalışan AKP, iktidarının devamını güvence altına almak için Sünni gericiliği örgütlemenin önündeki her türlü engeli kaldırma telaşına kapıldı. Savaş, sömürü, hırsızlık-yolsuzluk, diktatörlük dahil her şeye dinle meşruluk kazandırılmak istenmektedir. Ancak Saray’ın duvarları artık aşınmaktadır. İnsana ve yaşama dair ne varsa sömüren, iktidarını korumak için tecavüzü bile savunmak zorunda kalan, Kilis’te bombalar patlarken IŞİD’le olan rant ortaklığından vazgeçmemek için görmezden gelen AKP ve Saray düzeninin karşısında insanca bir yaşam, barış, eşitlik, laiklik, özgürlük ve demokrasi için bu ülkenin onurlu, aklı ve ve vicdanı hür tüm yurttaşlarımızı ayağa kalkmaya çağırıyoruz.
Gericiliğe karşı mücadele geleneğini onurla sürdüren Halkevleri olarak, gerici saldırılar karşısında en küçük bir geri adımın bile nelere mal alabileceğini biliyoruz. Tüm bunları gericiliğin nafile çırpınışları olarak değerlendiriyoruz. Siyasal İslam iflas etti. Ömrünü tüketti. Uygarlığın temel sorunlarına hiçbir çözümleri olmadığı görüldü. İnsanlığı kana ve gözyaşına boğarak işin içinden sıyrılacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar.
Derinleşen toplumsal sorunlar için temel çözüm ilkemiz laiklik ve özgürlük ilkesidir. Yani tüm yaşamın sömürü, baskı, şiddet ve zorlamadan arındırılması ilkesidir. Dinsel çelişki, sömürü ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması ilkesidir. Aksi taktirde dinsel gericilikten tam kurtuluşun gerçekleşmeyeceğinin bilincindeyiz. Halkevleri’nin özgürlük rotası dinsel gericilikten tam kurtuluşun rotasıdır.
Bizler her türlü yolsuzluğun, hırsızlığın, tecavüzün halkın dini inançlarını sömürerek bütün pisliklerinin üstünün örtüldüğü, kadınların toplumsal yaşamdan dışlandığı, erkek egemen sistemde ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü bir ülkede değil; toplumsal yaşamın esaslarının dini esaslara belirlenmediği, dinin siyasete alet edilmediği, Alevilere dönük mezhepçi politikalara son verildiği, din tüccarlarının olmadığı laik bir ülkede yaşamak istiyoruz. Laikliğin, eşitliğin, kardeşliğin ve özgürlüğün ülkesinin inşasında kararlıyız.
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı