Bizler oyuncu, yönetmen, ressam, heykeltıraş, müzisyen, dansçılarız. Bizler bu ülkenin sanatçılarıyız. Bizler bu ülkenin hafızasını, dününü, bugününü, yarınını düşlerimizle harmanlayan, ürettiklerimizle hayatın özüne terimizi, sesimizi katanlarız. Köklerimiz çok derinde. Her medeniyetin sokaklarındadır izimiz, sesimiz. Her kültürün renklerinde bulabilirsiniz parmak izlerimizi. Yüzyıllara uzanır gölgelerimiz. Gölgelerimizin uzunluğu, daim oluşu da; bedenimizi aydınlığa çevirmemizdendir. Ne tiranlar, ne krallar, ne savaşlar durdurabildi özgür irademizle ürettiğimiz değerleri. Çağlar değişti, sistemler değişti, insanlar değişti ama düşlerimizi özgürce kurma gerçekliğimize, tarihin hiçbir döneminde bulaştıramadı irin kokan karanlıklarını, ne yöneticiler ne de iktidar dalkavukları.
Şimdilerde bu çaba yine hortladı. Oyuncu Füsun Demirel’i linç etmeye kalkıyor karanlığın dalkavukları. Kim sorgulayabilir ki bir oyuncunun hangi karakteri sahnede, sinema perdesinde yorumlama isteğini? Kim sorgulayabilir ki mesleğini bu topraklarda yaşanan her ana tanıklık ederek sürdürmek isteyen bir sanatçının üretim hayalini. Hemen cevaplayalım. Hiç kimse. Sahnede var olmak isteyen bir oyuncu ilk sınavını düşleriyle verir. Ardından üretim sürecindeki zorluklara savaş açar emeğiyle. Tüm bunları yaşarken de sadece içindeki aydınlığa ve yüzyıllara uzanan gölgesine güvenir. Yeryüzündeki kimsenin dehakkı yoktur insanın öyküsünü, düş kurarak sanat eseri haline getirenlerin,vicdanına ekmeğine ve emeğine ipotek koymaya.
Halkevleri olarak oyuncu Füsun Demirel’e yapılan linç kampanyasını şiddetle kınıyor; dayanışmamızla, dostluğumuzla, ona bu psikolojik ve ekonomik şiddetiyaşatan karanlığa karşı verdiğimiz mücadelemizle destekolacağımızı bildiriyoruz.
Volkan YOSUNLU
Halkevleri Kültür Sekreteri