Mücadele arkadaşımız, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Asistan Hekim ve Araştırma Görevlisi olarak çalışan, KESK/SES ve TTB üyesi Doktor Mihriban Yıldırım’ın “‘Paralel devlet yapılanması ile bağlantılı veya söz konusu örgüte destek ya da yardımcı olma durumu olan’ personel” olarak nitelendirilerek 5 Ağustos günü hakkında soruşturma başlatıldığını ve 657 sayılı kanunun 137. Maddesi uyarınca görevinden uzaklaştırıldığını öğrendik.
Mihriban’ı öğrenciliğinden beri tanırız. Öğrenciyken Tabipler Birliği Öğrenci Komisyonu MYK üyeliğine seçildi ve TÖK (Tıp Öğrencileri Kolu) çalışmaları yürüttü. 1 Mayıslara beyaz önlüğü ile gelip gururla “Doktor Che’nin yolundayız” diye haykırırdı. Üniversite okurken tüm cesaretiyle daha iyi bir dünyanın mümkün olduğunu savunurdu. Yeri geldi KTÜ Farabi Hastanesi’nde işten çıkarılan taşeron işçilerin yanında yer aldı, yeri geldi üniversite yönetiminin antidemokratik uygulamalarının karşısında durdu. Mezuniyetinde bile çapulculardan olduğunu pankartıyla ilan etti.
Ensar Vakfı’ndaki istismara karşı alanlara çıktığımızda, 8 Martlarda ve 25 Kasımlarda gericilerin ve kadın düşmanlarının karşısında sokaklarda, meydanlarda yerini aldı Mihriban. Yanı başımızda bombalar patlarken bile cesaretle barış istemeye devam etti. Mihriban, meclisin utanç raporuna karşı Trabzon Demokratik Kadın Platformu ve Trabzon Barosu ile ortak gerçekleştirilen çalıştayda ve Halkevci Kadınlar Şenliği’nde birçok kadın gibi mücadelenin sesi oldu. Halkevci Kadınlar olarak bu yıl 8 Mart haftasında düzenlediğimiz “Kadına Yönelik Şiddet” panelimizde de mesleki kimliğiyle yer aldı, panelimize yön verdi.
“Ne sivil ne askeri dikta” dediğimiz bu günlerde, ömrünü gericiliğe, cinsiyetçiliğe ve cemaatlere karşı laiklik ve cinsiyet eşitliği savunusuyla geçirmiş Mihriban gibi KESK’e bağlı sendika üyeleri ile ilgili soruşturma ve görevden uzaklaştırılma gibi anti-demokratik uygulama ve kararların karşısındayız. Darbe girişimi sonrası ve OHAL sürecinde meydanlarda savunusu yapılan demokrasi kavramıyla bağdaştıramadığımız şu günlerin sorumluları ile onların karşısında eşitlik, özgürlük, laiklik ve demokrasiden yana saf tutanların, aynı çizgi ve tarafta olmadığı açıktır. Mihriban'ın ve biz kadınların safı eşitlik, özgürlük, laiklik ve demokrasi safıdır.
“Ne istedilerse verdik, her yardımı yaptık” diyenler dururken Mihriban’ın FETÖcü olmakla suçlanması kabul edilemez. Eğer Mihriban’ın başına gelenler bir hata sonucuysa bu hatadan derhal dönülsün. Eğer bu bir hata değilse, kurunun yanında yaşı da yakmanıza izin vermeyeceğiz! Biz Mihriban’ın kız kardeşleri olarak uyarıyoruz; arkadaşımız hakkında ne zaman (ve ne tür delillerle!) başlatılacağı bile belirsiz olan soruşturmayı acilen kaldırın ve derhal arkadaşımızın görevine geri dönmesi için gerekeni yapın. Aksi takdirde karşınızda biz kadınları bulacaksınız! Biz biliyoruz ki siz en çok biz kadınların cesaretinden korkarsınız!
Mihriban ömrü boyunca gericiliğin; sizin eski dostunuz yeni düşmanınız FETÖ gibi cemaatlerin, cinsiyetçi eril iktidarın, kadın düşmanlarının, hak ihlallerinin karşısında durmuştur.
Bu yazıyı niye mi yazdık; Mihriban'ı halk düşmanlarıyla, cinsiyetçi, gerici kadın düşmanlarıyla ve emek hırsızlarıyla aynı kefeye koymanıza izin vermeyeceğimizi bilin, unutmayın diye.
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI
TRABZON HALKEVCİ KADINLAR