Savaş değil demokratik barış

Cu, 19/08/2011 - 15:48
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

AKP iktidarının savaş çığırtkanlığı, Kürt sorununda tüm demokratik çözüm kanallarını tıkaması bu topraklara acı, kan ve gözyaşı getiren savaşın derinleşmesine yol açmaktadır.

Türküyle Kürdüyle halklarımızın barış ve kardeşlik umutlarını ortadan kaldıran, “Kürt sorunu yoktur” söylemiyle başlayan, siyasal iktidarın tehditleri ile devam ederek ivmelenen savaştır. Kürt halkının kendisini ve taleplerini yasal demokratik barışçıl mücadele kanallarından ifade etmesinin önünü tıkayan, Kürt halkının seçilmiş vekillerinin milletvekilliklerini gasp eden, şoven söylem ve uygulamalara sarılan; operasyonları hızlandıran ve tüm bunları ABD emperyalizminin Ortadoğu saldırganlığına aktif taşeronluk düzeneğini yeniden kurarken ilerleten AKP iktidarı yaşananların baş sorumlusudur.

Siyasal iktidarın sözcüleri Silvan’ın ardından intikam söylemleriyle çözümsüzlüğün derinleştirileceğini ilan etmişlerdi; bugün artık bu tehlike gerçeğe dönüşmüştür. Silvan’ın ardından 63 insan yaşamını kaybetmiştir. Çukurca’da yaşananlar ve ardından gelişen hava operasyonları savaşın şiddetleneceğini göstermektedir. Askeri yığınak ve operasyonlar sürmektedir. Sadece askeri alanda değil AKP sözcülerinin verdiği mesajlar Kürt halkının siyasi temsilcilerine yönelik de tehditler içermektedir.

Kürt sorununun demokratik-barışçıl çözümüne dair siyaset üretmekten sorumlu olan iktidar sahipleri savaşın yaratacağı yıkımdan sorumlu olduklarını bilmelidir. Kürt sorunu “kana kan” söylemiyle ve savaşla “çözülemez”, geçtiğimiz 30 yıl bunu dosta düşmana göstermiştir.

Siyasal iktidar, savaşın bu boyuta gelmesinde en az 30 yıldır sorunu çözümsüzlüğe iten diğer hükümetler kadar sorumludur. Siyasi iktidar milliyetçi ve şoven söylemden derhal vazgeçmeli, savaş baltalarını toprağa gömmelidir. Yapılacak olan Kürt halkının barışçıl demokratik siyaset kanallarının açılmasıdır. Yine kendi topraklarında savaşı derinleştiren AKP iktidarının Suriye’yi ABD emperyalizminin koltuğu altında “tehdit” etmesi, artık bir savaş iktidarının kurulduğunu gözler önüne sermektedir.

Artık bu topraklarda savaşa ve daha fazla ölüme kimsenin sabrı kalmamıştır. Yakınlarını kaybedenler başta olmak üzere Türkiye halklarına baş sağlığı dilerken; savaşın karşısında barışın ve kardeşliğin tesis edilmesi için  mücadele edeceğimizi duyuruyoruz.

Türk ve Kürt halkı Ortadoğu halklarıyla birlikte bu coğrafyada emperyalizmin ve faşizmin karşısında kardeşliği korumakla yükümlüdür. Toplumsal kamplaşmayı ve halkların birlikte yaşama iradesini sekteye uğratacak olan çözümsüzlük politikaları, sermaye sınıfı ve savaştan palazlananların dışında kimseye bir fayda sağlamayacaktır. Ölen gençlerimiz ve gençlerimizin yakınlarının acıları üzerinden hamasi nutuklarla tansiyon indirmeye çalışanların asıl sorumluluğu bu köklü soruna barışçıl ve demokratik çözüm olanaklarını muhataplarıyla bulmaktır. Kürtlerin ve Türklerin demokratik iradesi “barış” demeye ve “barış”ın koşullarının oluşması için üstlerine düşeni yapmaya devam edeceklerdir. Demokratik iradi bir çözüm dışında kan, gözyaşı ve ölüm vaadinde bulunanlara en güzel cevap barış inadından geriye durmamak olacaktır.

İlknur BİROL

Halkevleri Genel Başkanı