“Savaşa hayır” diyen Çanakkaleliler yargılanıyor

Çar, 20/03/2013 - 22:51
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

4 Ekim 2012 günü Savaş tezkeresinin meclisten geçtiği gün, yurdun birçok yerinde savaş istemeyen vatandaşlar sokaklara çıkıp seslerini duyurmaya çalıştılar. Çanakkale’de de “SAVAŞA HAYIR” diyenler, emperyalizmin taşeronluğunu üstlenen AKP’nin Ortadoğu halklarına, Suriye’ye açacağı savaşa karşı halkların kardeşliğini savunmak için sokağa çıkmıştı.

AKP il binasının önünde emperyalist savaşın tarafı olmak istemeyenler olarak basın açıklaması yapmak istedik. AKP’nin savaş politikalarına karşı çıkan ne 3-5 kişiydik ne de küçük bir öğrenci grubuyduk. Tezkerenin meclisten geçmesinden yaklaşık birkaç saat içinde kadını, erkeği, genci, yaşlısı, öğrencisi, öğretmeni, sendikalısı yaklaşık 250 vatandaş hemen sokağa çıkıp tepki gösterme ihtiyacı hissetti. Ancak ileri demokrasinin muhafız kuvvetleri tarafından gereken müdahale geç kalmaksızın hemen geldi.

Bu müdahale AKP il binasına 50 metre kala, Çanakkale’nin kalabalık bölgesi olan feribot iskelesinin önünde gerçekleşti. Polis burada “savaş karşıtlarına” haddini çok iyi bildirdi! Tomadan sıkılan tazyikli suyla, tüplerden sıkılan gazlarla AKP hükümetinin savaşa ne kadar hazır ve kararlı olduğu cümle aleme gösterildi.

Bu hırs kimeydi? Neye karşıydı? diye sormak artık ne kadar anlam taşır bilemiyorum fakat o gün karşımızdakilerin niyetinin hiç iyi olmadığını kesinlikle biliyorum. Bizim olmayan bir savaşta ne ben ölmek istiyordum ne de başka insanların ölümünü sindirebiliyordum. Bunun için savaşmayalım demek istedim. Kimse ölmesin demek istedim. Emperyalist bir savaşın tarafı olmayalım demek istedim. Diğer herkes gibi… Karşılığında kulak zarım patladı. Çanakkale Halkevi yönetim kurulu üyesi bir kadın arkadaşımızın burnu kırıldı. Emekli bir öğretmen arkadaşımızın omzu kırıldı. Bir üniversite öğrencisinin neredeyse kör oluyordu. Bütün bunları “toplumsal olaylara müdahale aracı” (TOMA) denen araçtan sıkılan suyla başardılar. Bütün bunlar olurken aklımdan TOMA’nın artık bir savaş aracına dönüştüğünü ve bunun ilk denemesini bizim üzerimizde uygulandığını geçiriyordum. Devletin yüce güçleri karşısında bir savaş suçlusu olarak telef edilmek üzere saldırıya maruz kalmıştık.

Biz ne istemiştik de bunlar reva görülmüştü? “BARIŞ”. Bu talebin ne kadar tehlikeli olabileceğini şimdi daha da iyi anlamaya başladım. Bu kadar maruz kaldığımız saldırı yeterli gelmemiş ki üzerine de 49 kişiye dava açıldı. Yerel yönetimin slogan haline getirdiği “Barışın Şehri’nde”, barış isteyen 49 kişi şimdi yargılanıyor. 26 Mart günü Çanakkale Adliyesi’nin önünde sadece yargılananlar olmayacak. O gün “Barış Yargılanamaz” diyenler orada olacak. Bu davada ben de tarafım diyenler orada olacak. Biz de o gün herkesi AKP’nin karanlığına meydan okumaya çağırıyoruz.

Mehmet Öztürk

Çanakkale Halkevi Başkanı

Not: 26 Mart 2013 Salı günü saat 09.00’dan dava bitimine kadar Çanakkale Adliyesi’nin önünde “Barış Nöbetindeyiz”.