Halkevci Kadınlar olarak, Ekim 2011 Kadına Yönelik Şiddet raporumuzu, Ekim ayında kadın düşmanı kararlarıyla öne çıkan yargı kurumlarının simgesi olarak, İstanbul Adliyesi önünde açıklamıştık. Bugün, Kasım 2011 Kadına Yönelik Şiddet Raporumuzu açıklamak için Hilton Oteli’nin önündeyiz. Hilton Oteli’nde şu anda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Dünya Bankası Türkiye Ülke Ofisi, “Cinsiyet Eşitliği ve Kalkınma” başlığıyla 2012 yılı Dünya Kalkınma Raporunu tanıtım toplantısı düzenliyor. Bizlerse Halkevci kadınlar olarak, Kasım 2011 Kadına Yönelik Şiddet Raporumuzu, kadın emeği düşmanlığının dünya çapındaki simgesi olan Dünya Bankası’na ve işbirlikçilerine ithaf ediyoruz.
Kadına yönelik şiddeti bitireceğini iddia eden, projelerini hemen her gün basına tanıtan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Dünya Bankası ile “cinsiyet eşitliği” toplantıları düzenlemesi bizi hiç şaşırtmadı. Şaşırmadık! Çünkü dünya üzerindeki yoksullaştırma, kadın emeğini güvencesizleştirme, kayıt dışı çalışmayı kadınlar üzerinden yaygınlaştırma, sermayenin krizini mikro-girişimcilik adı altında kadınların sırtına yıkma politikalarının baş mimarı Dünya Bankası da, işbirlikçisi AKP hükümeti gibi kuzu postuna bürünmeye çok meraklıdır.
Ama dünyanın tüm yoksulları, özelikle de yoksul kadınları gibi biz Halkevci Kadınlar da Dünya Bankasının kadın düşmanı kirli sicilini çok iyi biliyoruz. İçerde, “toplumsal cinsiyet eşitliği” hakkında ahkâm kesen Dünya Bankası uzmanlarına, akademisyenlere, medya mensuplarına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı memurlarına ve bakan Fatma Şahin’e soruyoruz!
Tüm dünyada ve ülkemizde, sermayenin rekabet gücünü artırmak için, kural dışı ve esnek çalışmayı yaygınlaştırarak kadın işçileri Serbest Üretim Bölgelerinde, pis ve karanlık atölyelerde, sendikasız sigortasız işyerlerinde kölece çalışmaya mahkûm edenler siz değil misiniz? Bankalar ve inşaat şirketleri karlarına kar katsın diye, kadınları evsiz bırakan, yaşadıkları alanlardan sürgün eden Kentsel Dönüşüm Programlarının mimarlığını yapanlar siz değil misiniz? Suyu ticarileştirerek ve dünyanın her yerindeki tüm su kaynaklarını HES’lerle, baraj projeleriyle sermayeye peşkeş çekerek köylü kadınların belini büken, topraklarını ellerinden alan, yaşam kaynaklarını kurutan ve kadınları göçe zorlayarak dünyanın en yoksulları haline getiren siz değil misiniz?
Bakan Fatma Şahin’e soruyoruz! Kadınları sağlık hizmetlerinde ve sosyal güvencede babaya ve kocaya bağımlı kılan, doğum kontrolünü kamusal bir görev olmaktan çıkartan Sağlıkta Dönüşüm Programı, “toplumsal cinsiyet eşitliği” tartışmaları yaptığınız Dünya Bankası’nın eseri değil mi? Bakan Fatma Şahin’e soruyoruz! Hilton otelinde şu anda eşitlik tartıştığınız Hüsnü Özyeğin’e ait Marks&Spenser firması, fahiş fiyatlarla sattığı malları üreten Hintli sendikasız sigortasız kadın işçilere herhangi bir eşitlik şansı ya da hayat hakkı tanıyor mu? HES’çi, RES’çi Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyeğin’e soruyoruz! Sattığınız malları üreten Hintli Viva Global fabrikası daha 2010 yılında yüzlerce kadın işçiyi, sırf sendikalaştıkları için sopalarla döverek, fabrikaya kilitleyerek, sendika önderlerini kaçırarak kadın düşmanlığını kanıtlamadı mı? Siz içeride hangi kalkınmadan, hangi eşitlikten söz ediyorsunuz?
Sizin kalkınma dediğiniz rekabet politikaları, kadınlar için daha ağır ev işleri, daha güvencesiz çalışma, sosyal güvenceden ve örgütlenme hakkından yoksun olmaktan başka bir anlam ifade etmiyor. Sizin kalkınma dediğiniz doğayı tahrip etme ve metalaştırma politikaları, kadınlar için yaşam kaynaklarının kurutulması, binlerce yıldır biriktirdikleri üretim bilgilerinin ellerinden zorla alınması, kadınların yersiz yurtsuz güvencesiz işçiler haline getirilmesinden başka bir anlam ifade etmiyor. Sizin eşitlik ve kalkınma dediğimiz, kadınların hayatına kasteden erkek şiddetinin daha da artmasından başka bir anlam ifade etmiyor. Bu yüzden kadınlar, sendikasız sigortasız çalışmaya karşı; derelerini ellerinden alan HES’lere karşı; mahallelerini başlarına yıkan Kentsel Dönüşüm Planlarına karşı toplumsal mücadelelerin en önüne geçiyorlar. Başbakan tarafından “kadın mı kız mı” diye hedef gösterilen Dilşat Aktaş işte bu yüzden o panzerin üstüne çıktı; 9 Aralık’ta terör suçlamasıyla yargılanacak olan ODTÜ öğrencisi Demet Yılan işte bu yüzden 5,5 aydır hapis yatıyor.
Çünkü biz kadınlar çok iyi biliyoruz! Kadın düşmanlığı sadece eline bıçak alıp kadınları doğramaktan ibaret değildir. Sermaye ve onun çıkarlarını koruyan Dünya Bankası gibi kurumlar, siyasal iktidarlar, bu iktidarların kadın dostu gibi görünen bakanlıkları, bizzat bu düşmanlığın baş sorumluları ve failleridir.
Bakan Fatma Şahin’e sesleniyoruz! Kadına yönelik şiddeti sona erdirme, cinsiyet eşitliğini sağlama konusunda samimiyseniz, “sermayeye dost kadına düşman” politikaların destekçisi, işbirlikçisi olmaktan vazgeçin! Eğer samimiyseniz, kadınları babaya-kocaya mahkum ederek şiddet döngüsüne sıkıştıran hükümetinizin Sağlıkta Dönüşüm Yasası’nın kadın düşmanı maddelerini acilen değiştirin! Samimiyseniz, eşitliği ve kalkınmayı HES’çi patronlara değil, HES’lere karşı sabahın altısında, 2400 metre rakımda, kar altında jandarma dayağı yiyerek direnen Solaklılı kadınlara sorun. Samimiyseniz kadın düşmanı Dünya Bankası ile işbirliğinden vazgeçin.
HALKEVCİ KADINLAR