14 yaşında bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmaktan tutuklu yargılanan 76 yaşındaki Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in tahliye edilmesini Aklamıyoruz!
Cemaat ve tarikat ilişkilerinin hukuka sirayet eden bu yaptırımı biz kadınları kaygılandırıyor.
Adli Tıp kurumunun Üzmez lehine verdiği rapor biz kadınları kaygılandırıyor.
Cinsel istismarın 14 yaşındaki bir çocuğun bedensel ve ruhsal sağlığını etkilemediğini düşünen bilim insanlarının zihniyeti biz kadınları kaygılandırıyor.
Çocuğun ailesinin Üzmez’den şikayetçi olmaması biz kadınları kaygılandırıyor.
Kadınları eve, kocaya mahkum eden sosyal güvenlik yasası değişikliği üzerinden bir ay bile geçmeden, evlilik yaşının 14’e düşürülmesi tartışılmalarının yapıldığı bugünlerde Üzmez’in tahliyesi kadınlara yönelik saldırıyı meşrulaştırmaya, saldırıları normalleştirmeye yöneliktir, bu nedenle de kötü niyetlidir.
Kadınların her gün taciz edildiği, tecavüze uğradığı, töre cinayetlerine kurban gittiği bu ülkede, biz kadınlar bütün bu yaşananların tesadüf olmadığının farkındayız. Yoksullaştırdıkça gericiliği dayatan, gericileştirdikçe yoksullaştıran bir iktidar karşısında sessiz kaldıkça gericiliğin her gün biraz daha ve farklı biçimlerde kadınların kapatılmasıyla kendini dayatacağının farkındayız.
AKP 6 yıldır Amerika’nın dünya halkları üzerinde kurduğu baskıya yataklık yapıyor, ülke ekonomisini IMF’nin insafına bırakıyor. Ekonomik krizin felaket tellallığını yaparak; eğitime, sağlığa ayırdığı bütçeyi azaltıyor. Ulaşım, su, enerji zamları ile şirketlere kar sunarken biz yoksulların yaşam koşullarını zorlaştırıyor. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sermayeye peşkeş çekiyor.
Tüm bu halk düşmanı politikaları yetmezmiş gibi tarikatları, cemaatleri besliyor; cebimizden çaldıklarını yoksul halkın dini değerlerini sömürerek sadaka gibi dağıtıyor. Yürüttüğü baskı politikası ile muhalefeti sindirmeye çalışıyor. Cezaevlerinde işkenceler artıyor, hakları için sokağa çıkan emekçiler, öğrenciler, kadınlar gözaltına alınıyor bu da yetmiyor, AKP çocuk yaştakileri tutuklayacak kadar pervasızlaşıyor. Gerek AKP’nin yoksullaştırma gerekse de baskı politikaları vuruyor. Zira yoksullaştıkça kadınlar eve kapanıyor, erkeklerin “himayesi”ne giriyor. İktidar baskıcılaştıkça kadınlara uygulanan baskılar artıyor.
Eceline susamış AKP’ye karşı biz kadınların öfkesi büyüyor. Biz kadınlar;
Bu nedenle kadınları erkeğin, ailenin, cemaatin malı haline getiren politikalara, erkek egemen ahlak anlayışıyla kadınların kurban gittiği cinayetlere, kadınların istemedikleri evliliklere zorlanmasına, bu eylemlerin erkek egemen yargılarla teşvik edilmesine karşıyız.
Kadınların kendi kaderlerini özgürce belirleme ve bedenleri üzerinde söz ve karar hakları vardır.
Kadınların aile üyeleri, devletin kolluk güçleri ya da sokaktaki herhangi birinden şiddet görmesi meşru görülemez, aklanmamalıdır.
Bu yüzden tecavüz, cinsel istismar, kadına yönelik her türlü şiddet cezalandırılmalı, buna göz yuman adaleti kendinden menkul gören Adalet Bakanı, Devlet Bakanı derhal istifa etmeli, Üzmezi aklayan adalet anlayışı aklanmamalıdır.
Biz Halkevci kadınlar 2 Kasım’da AKP’nin sadece yoksullaştırma politikalarını değil baskıyı, şiddeti tecavüzü aklayan adalet anlayışını da haklamak için Ankara sokaklarında olacağız.
Çağrımız bütün kadınlara; “Ocağı kapatın, çocuğu uyutun, kocayı susturun, babayı küstürün, patronu kızdırın”, AKP’ye duyduğumuz öfkeyi hep birlikte 2 Kasım’da haykıralım.
HALKEVCİ KADINLAR