301 canımızı; oğlumuzu, babamızı, eşimizi, kardeşimizi, madencimizi kaybettik.
Evet tam bir yıl oldu, çok sözler verildi o günlerde bizlere, Soma’ya çok yalanlar söylendi unutturulmak istendik ancak
BİZLER UNUTMADIK…
13 Mayıs’tan iki hafta önce Soma’daki maden ocaklarının incelenmesi için meclise verilen önergeyi “hayır” oyu vererek reddedenleri;
13 Mayıs katliamının “En ucuza, en hızlı ve en çok üretim” denilerek siyaset, şirket, sendika ortaklığıyla sürdürülen üretim sonucunda gerçekleştiğini, vardiya amirinin daha fazla kömür daha fazla kar için madenciye attığı tokadı;
“Madene iniyoruz tamam mı lan” diyen, bizler henüz ocağın içerisinden arkadaşlarımızı kurtarmaya çalışırken “Bu madende her türlü önlem vardı her şey yerindeydi” diyen sendikacıları;
Acımızı bile henüz yaşayamadığımız ilk günlerde gençlerimizi tekmeleyenleri, tekmeletenleri;
Ancak katliamdan 10 gün sonra karşımıza çıkabilen ve “Bir hafta içinde bütün sorunlarınız halledilecek” sözü veren iktidarı ve “Hayat devam ediyor” diyen Salih Kapusuz’u;
13 Mayıs’tan tam 33 gün sonra Soma’ya gelip “İzmit depremi iyi ki olmuş şimdi sağlam konutlarda oturuyoruz burada da her türlü önlem alınır” diyen Manisa Valisi Erdoğan Bektaş’ı;
Bizler binler olup Soma’nın meydanlarında “Madenler kamulaştırılsın, iş güvenliği önlemleri alınsın” diye haykırırken, o günlerde henüz acımız tazeyken, henüz cenazelerimizi yeni kaldırmışken bizi “Madene inmezseniz işsiz kalırsınız” diyerek tehdit eden, aylar boyunca talepleriniz olacak diyerek bizi oyalayan, daha sonra da AKP’den Şanlıurfa milletvekili adayı olan Soma Kaymakamı Bahattin Atçı’yı;
Tarımı yok edip, bizi madene mahkum edenleri, mahkeme kararlarına rağmen zeytinimizi kesenleri;
Üretim zorlamasına yol açan rödovans sistemini uygulayanın Enerji Bakanlığı, bizleri güvencesiz çalışma koşullarına mahkum eden ve denetim görevlerini yerine getirmeyenin Çalışma Bakanlığı olduğunu;
“Ölüm madencinin fıtratında var” diyenleri ve attıkları tokadı;
Unutmadık ve unutturmayacağız!
Evet unutmadık, öfkemizi büyüttük!
Ve bir söz verdik. Babalarının baretlerinden başka bir şey göremeyecek olan, “Anne onlar tutuklanınca babam geri gelecek mi?” diye soran çocuklarımıza, “Hesap verirler elbet ama ben göremem” diyen Elmas Teyze’ye… SÖZ VERDİK!
Şimdi bu sözü haykırmak; ADALET İÇİN, SOMA’NIN HESABINI SORMAK İÇİN herkesi yan yana gelmeye çağırıyoruz.
Katliamın ardından ülkenin dört bir yanında #dirensoma diyerek sokakları dolduranları,
Soma’ya gelerek acımızı paylaşanları; avukatlarımızı, doktorlarımızı, mühendislerimizi, sanatçılarımızı, öğrencilerimizi,
İktidara geldikleri günden bu yana “fıtrat, kader” diyerek ölüme gönderdikleri her bir canımız için,
İşçi kanıyla yükselen gökdelenlerinin, karlarına kar katarak çoğalan şirketlerinin, doldurdukları ayakkabı kutularının hesabını sormak için,
Başka Somalar, Ermenekler yaşanmasın, insanlık yerin yedi kat altında kalmasın diye, Herkesi 13 Mayıs’ta bulunduğu her yerde sokağa çıkmaya, 16 Mayıs’ta sesimize ses vermeye, emek düşmanlarının, işçi katillerinin üstüne üstüne yürümeye, Soma’ya çağırıyoruz
SOMA İÇİN ADALET, GELECEĞİMİZ İÇİN GÜVENCE İSTİYORUZ!
Soma Madenci Evi