Uzunköprü-Halkalı seferini yapan ve 360 yurttaşımızı taşıyan yolcu treni, 8 Temmuz Pazar günü Tekirdağ’ın Muratlı ile Çorlu ilçeleri arasındaki Sarılar Mahallesi mevkiinde raydan çıktı. Resmi açıklamalara göre 24 yurttaşımız yaşamını kaybetti, 318 yurttaşımız ise yaralı. Yakınlarının ve tüm yurttaşlarımızın acısını paylaşıyoruz. Ve elbette öfkesini.
İktidar bir kez daha şaşırtmadı. Kaza, hızla fazla yağışa yani bir “doğa olayına” bağlandı, meslek odaları kaza yerine sokulmadı, ülkenin her yerinden yurttaşlarımız trendeki yakınlarına ulaşmaya çalışırken yayın yasağı getirildi. Tüm bunlar “maden kazası” diye geçiştirilerek hesabı verilmemiş bir başka katliamın Soma’nın karar duruşmasından bir gün önce yaşandı.
AKP iktidarının ilk döneminde bilim insanlarının, meslek odalarının tüm uyarıları yok sayılarak açılışı yapılan İstanbul-Ankara hızlı treni 22 Temmuz 2004’te Pamukkova’da resmi açıklamalara göre 41 yurttaşımıza mezar olmuş, ceza makinistlere kesilmişti. Siyasiler hesap vermedi. İşte dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım başbakanlığa yükseldi, şimdi “son başbakan” olarak tarihe geçmesinin ardından Meclis Başkanlığı için adı geçiyor. İşte dönemin başbakanı Erdoğan bugün tek adam rejiminin başı olarak bugün yemin etmeye hazırlanıyor.
16 yılda bu ülkede yarattıkları yıkım ise can almaya devam ediyor. Çorlu’da yaşanan bir kaza değil katliam. Göz göre göre, insan canını, bilimi, kamu yararını, kamusal hizmet anlayışını hiçe sayan iktidar politikalarının sonucu.
Kamu ihale kanunu kamu kaynaklarını yandaşlarına yağmalatmak için 16 yılda 186 kez değiştiren, demiryollarında “yeniden yapılandırma” adı altında tasfiye, özelleştirme, taşeronlaştırma, güvencesizleştirme politikaları güden, “tasarruf” adı altında altyapı bozukluklarını ihbar eden “yol bekçileri” dahil personel azaltan, kadrolaşmak için mesleki birikimi, liyakati yok sayan atamalar yapan, bilim insanlarının, meslek odalarının, “demiryolları intihara sürükleniyor” diyerek mücadele eden Birleşik Taşımacılık Sendikası’nın uyarını yok sayan iktidar 24 yurttaşımızın ölümünün sorumluluğundan kaçamaz.
“Yenileme” işini ihaleye çıkaran, bilim ve tekniğin yok sayılmasına göz yuman, yapım aşamasında gerekli denetimi yapmayan Ulaştırma Bakanlığı, henüz iki ay önce televizyon ekranlarında “Demiryolu ağlarının yüzde 90’nını yeniledik” diyerek propaganda yapan Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan hesap vermelidir. İhalelerin kime verildiği, denetimi kimlerin yaptığı derhal açıklanmalıdır.
İktidarlarını hesabı verilmemiş katliamlar üzerine kuran ve bugün “hesapsız yetkiyle” kendilerini donatarak ülkeyi yönetmeye soyunanların ülke halklarına ölüm, adaletsizlik ve yıkımdan başka bir şey vaat etmedikleri bir kez daha görülmüştür.
Susmuyoruz, hesap soruyoruz.
Bu neoliberal yağma düzenine, bilimi, kamu yararını, insan hayatını hiçe sayan iktidara karşı mücadele edeceğiz, 24 yurttaşımızın ölümünün hesabını soracağız.
HALKEVLERİ