TRT halkındır yok edilemez! - Halkevleri İletişim Hakkı Atölyesi

Cu, 17/07/2009 - 01:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

İktidara geldiği günden bu yana, toplumsal yıkım ve talan politikalarını derinleştiren, gericiliği kurumsallaştırarak ilerleten AKP iktidarının yarattığı karanlık tablo, toplumsal yaşamın her alanında ağırlığını hissettirmektedir.

Gelinen noktada yoksulluk ve işsizlik korkunç boyutlara ulaşıp, nüfusun yarıdan fazlası yoksulluk sınırının altında yaşamaya başlarken, toplumsal hak gaspları hükümet eliyle yasalaştırılmaktadır. Aynı şekilde; gerici kadrolaşma ve cemaatler her alanı kaplarken vurgun ve yolsuzluklar ayyuka çıkmakta, halkın kaynakları yandaş sermaye ve uluslararası pazarlara peşkeş çekilmekte, kamu hiç olmadığı kadar zarara uğratılmaktadır.

AKP ise, yalnız halka karşı değil, halkın kaynaklarıyla oluşturulan kamu kurumlarına karşı da sınır tanımaz saldırganlığını sürdürmektedir. Belirli kamusal hizmet ve sorumlulukları yerine getirmek üzere oluşturulan ve “kamunun” varlığı olan bu kurumlar, AKP iktidarında bir yandan yolsuzluk ve vurgunun yeni merkezleri olurken, diğer yandan gerici kadrolaşmanın karargahı haline getirilmişlerdir.

Bu durumun son örneği, bir süreden beri TRT’de yaşanmaktadır. Özerk bir yapıda halka hızlı, doğru ve nitelikli bilgi üretmekle görevli TRT, “kamu yayıncısı” olma iddiasıyla varlığını sürdüren ve içeriğinden finansmanına kadar kamusal sorumluluklar ile öncelikler taşıması beklenen bir kurumdur. Varlık nedeni budur ve tam da bu nedenle halkın kaynaklarıyla finanse edilmektedir.

Fakat TRT, son dönemde büyük yolsuzluklar, usulsüz ihaleler, çalışanlara yönelik baskılar ve yönetimin faşizan uygulamaları ile çalkalanmaktadır. Bir yandan, kurum dışına fahiş fiyatlarla yaptırılan programlar, ne olduğu belli olmayan ajanslara verilen usulsüz ihaleler ve TRT’yi ticarileştirme yöntemleri ile halkın parası yandaş çevrelere akıtılırken; diğer yandan, usulsüz sınavlar ve atamalar eliyle cemaatçi ve partizan kadrolar TRT’de hakim kılınmaktadır.

Ayrıca; doğrudan iktidar güdümünde yürüyen ayrımcı, gerici, sansürcü, çarpık, niteliksiz ve provokatif içeriklerle donatılan programlar ve habercilik anlayışı TRT’nin başat yayın politikası haline getirilerek halkın özerk, şeffaf, temiz, nitelikli haber alma hakkı yok sayılmaktadır.

TRT’yi halk karşıtı-gerici çevrelerin politik ve ticari rant alanı haline getiren iktidar; kurumlarını savunan emekçilere ve sendikacılara karşı da hukuksuz uygulamalarını yoğunlaştırmaktadır. Haber Sen üye ve yöneticileri; kurumdaki yolsuzluk, özelleştirme ve kadrolaşmaları deşifre ettikleri, talanı belgeleriyle ortaya çıkardıkları için TRT yönetiminin hedefi olmaktadır.

Sendika yöneticilerini sürgün ederek ya da görevden alarak uzaklaştırmak isteyen yönetim, usulsüz soruşturmalar ve cezalarla sendikacıları susturma gayreti içerisindedir. Haber Sen yöneticilerini TRT binasına sokmayan, önlerine güvenlik görevlileriyle barikatlar kuran, kendi çalışanına kendi binalarını yasaklayan, onların bildiri dağıtmasını ve hakkını savunmasını engelleyen TRT yönetimi, açıkça suç işlemektedir.

İktidarın borazanlığını yapmaya zorlanan ve içeriğinden kadro yapısına, çalışma koşullarından önceliklerine kadar pek çok alanda altüst olan TRT’de meydana gelen gelişmeler göstermektedir ki, kurum bilinçli ve sistemli bir “AKP’lileştirme” operasyonuyla karşı karşıyadır. AKP iktidarını ve yarattığı karanlık atmosferi tanımlayan tüm temel özellikler, TRT’de ete kemiğe bürünmektedir.

Bilinmelidir ki, TRT halka mal olmuş bir kurumdur ve toplumsal belleğimizin vazgeçilmez bir parçasını oluşturmaktadır.

AKP iktidarı döneminde her türlü suiistimale açık hale getirilen TRT’nin, halkın yayın organı olabilmesi çabası biliyoruz ki, yalnız AKP ile ilişkili ve sınırlı değildir. TRT’de yaşananlar, temel kamusal zeminlerin ve halkın kazanılmış haklarının adım adım yok edilmeye çalışıldığı kapsamlı bir ideolojik-fiili saldırının parçasıdır. Halkın kaynaklarıyla beslenen TRT bu nedenle bugün, halkın iletişim hakkının, kar eksenli yayıncılığa karşı durmanın, ortak kaynaklarımıza sahip çıkmanın, kamusal sorumluluğun ve toplumsallık vurgusunun simgesi olarak değerlendirilmeli ve sahiplenilmelidir. TRT’yi savunmak bugün, halkın kaynaklarını gasp edenlerle de hesaplaşmak demektir.

Şeffaf, denetlenebilir, demokratik bir içeriğe ve işleyişe sahip, nitelikli, özgürlükçü ve halk için yayın yapan bir TRT talebi, bu mücadele içerisinde anlam ve gerçeklik kazanacaktır.

Halkevleri İletişim Hakkı Atölyesi olarak, TRT’de yaratılan tahribatı ve Haber Sen yöneticilerinin maruz kaldığı faşizan uygulamaları kınıyor, halkın kaynaklarının gerici-rantçı çevrelere peş keş çekilmesine izin vermeyeceğimizi; TRT'nin özerk, demokratik, sorumlu bir halk yayıncılığı çizgisine getirilmesi ve bu niteliklerin korunması için mücadelenin her zaman takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiriyoruz

Halkevleri İletişim Hakkı Atölyesi