Halkevleri Genel Merkezi'nin konuyla ilgili 29.08.2006 tarihli basın açıklaması;
Tüm Emek, Demokrasi ve Barış Güçlerine Çağrımızdır;
YENİ BİR 1 MART YARATMAK İÇİN HEP BİRLİKTE HAREKETE GEÇELİM!
Siyasi iktidar, tüm Türkiye halkının iradesine karşın Lübnan’a gönderilecek işgal gücüne asker gönderme kararı verdi. Herkes biliyor ki BM’in 1701 sayılı kararına dayandırılan bu karar; Türkiye’yi, ABD ve İsrail’in saldırgan politikalarının hizmetine sokma kararıdır.
BM’nin 1701 sayılı kararı bölgeye barış getirmeyi değil, ABD ve İsrail’in başlattığı savaşı komşularımız olan Suriye ve İran’a yaymak için koşulları olgunlaştırmayı amaçlamaktadır.
Irak’ın işgalinden bu yana Ortadoğu’daki kanlı kargaşa iyice büyümüş ve ülkemizi de kuşatmaya başlamıştır. ABD’nin sömürgeci amaçlarla giriştiği işgal, saldırı ve gerilim politikaları ülkemizi de yakından etkilemektedir. Kürt sorunu etrafındaki gelişmeler, Türkiye’yi bu kan banyosuna çekmek için bir baskı aracı haline getirilmiştir.
Ortadoğu’da ABD ve İsrail’in tırmandırdığı şiddet, ülkemizin ve komşu halkların geleceğini karartmaktadır. Türkiye bu şiddet ortamına bir taraf olarak girdiğinde, uzun ve acılı bir savaşın parçası haline gelmekten kurtulamayacaktır.
Ortadoğu’daki şiddet sarmalı kırılmalıdır. Türkiye bu şiddet sarmalına sokulmamalıdır.
Türkiye halkının çıkarlarını savunan bir iktidar, ABD ve İsrail zorbalığına açıkça ve doğrudan karşı çıkmak zorundadır. Türkiye halkının esenliği, bölgemizde barışı, ülkemizde demokrasiyi savunmaktan geçmektedir.
Oysa AKP hükümeti, ABD’den alacağı “görevler”in iktidarını güçlendireceği, kalıcılaştıracağı beklentisi içinde, ABD ve İsrail’in saldırgan politikalarına yamanmaya yönelmiştir. Devlet iktidarının diğer güçleri de, ABD emperyalizminin Ortadoğu’da yarattığı çatışmaların ülkeye vereceği zararları azaltmanın biricik yolunun, bu çatışma sürecine ABD’nin yanında katılmak olduğu kanısındadır.
İktidar güçlerinin bu politikaları tamamen yanlıştır. Ortadoğu halkları emperyalist saldırganlığa karşı koyma kararlılığında olduğunu ve karşı koyabileceğini kanıtlamıştır. Son olarak İsrail’in Lübnan’a saldırısına karşı direnen Lübnan halkı bu gerçeği bir kez daha göstermiştir. Zorbaların masasına oturularak emperyalist savaşın yıkıcı sonuçlarından ülkemizi korumamız mümkün değildir. Aksine, bu politika, Türkiye’nin emperyalistlerin ve siyonistlerin saplandığı kanlı bataklığa saplanmasına ve bölgemizin bütün ezilen halklarının haklı nefretini üzerine çekmesine neden olacaktır.
Lübnan’da görevlendirilen BM Barış Gücüne katılma kararı, Ortadoğu savaşına ABD ve İsrail’in yanında katılma kararı olacaktır.
Türkiye halkı, tıpkı ABD’nin Irak’ı işgalinin hemen öncesinde olduğu gibi, kendi geleceğini savunmak ve komşu halklarımızın acılarını dindirmek için iktidar güçlerine karşı barışı ve demokrasiyi savunma göreviyle yeniden karşı karşıya gelmiştir. Türkiye halkı, siyasi iktidarın TBMM’ye BM Barış Gücüne katılma kararı aldırmasının önüne geçmelidir.
Bunun için tıpkı 1 Mart’ta olduğu gibi, ülkemizde ABD ve İsrail’in yanında savaşa girmek istemeyen bütün güçlerin, emek ve demokrasi güçlerinin önderliğinde bir araya getirilmesi ve harekete geçirilmesi gerekmektedir.
Bu görevin bilincinde olan bütün emek örgütlerini ve demokrasi güçlerini, yeni bir 1 Mart yaratmak üzere, tıpkı 1 Mart öncesinde olduğu gibi etkin, demokratik, esnek ve çok yönlü bir tarzda harekete geçmeye çağırıyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.
Abdullah Aydın
Genel Başkan