AKP hükümeti başta olmak üzere tüm egemenlerin Kürt sorununda çözümsüzlük, baskı ve inkar politikalarının sonuçları ülkemizde yaşayan bütün halklar açısından oldukça kötü sonuçlara yol açabilecek olayları tetiklemektedir. Dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Bursa İnegöl’de gerçekleştirdiği mitingin ardından yaşanan ırkçı saldırı bu tehlikeyi bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kürt şoförün kullandığı minibüsün önünün kesilip “buradan bir daha geçmeyeceksin” denilerek başlatılan olaylarda Kürtlere ait birçok ev ve işyeri taşlanmış, olaylar “PKK İnegöl’ü bastı”, “PKK 5 kişiyi bıçakladı” yalanlarıyla daha da büyütülmüştür. Olayların başında gözaltına alınan Kürt gençlerini linç etmek isteyen saldırgan güruh karakolu taşlamış 6 polis aracını tahrip etmiştir.
Olayların ardından ilçeye giden Bursa Valisi Şahabettin Harput yaptığı açıklamada “işin ilginç yanı, bu eylemi yapanlar vatanını milletini seven insanlar” diyebilmektedir. Herkes görevini yine yerine getirmektedir. Yalanlarla, provakatif söylemlerle galeyana getirilen saldırganlar “vatanını, milletini seven” olarak nitelendiriliyor. Ne tesadüf ve ne acıdır ki, benzer olayları daha önce defalarca yaşadık, yöneticilerin benzer tutumlarını defalarca gördük.
İnegöl’de yaşanan saldırı tehlikenin boyutlarını göstermesi açısından dikkatlerden kaçmamalıdır. Kürtlere yönelik resmi ve sivil güçlerce işlenen suçlar devlet tarafından açıklanıp, mahkum edilmedikçe bu tür ırkçı-şoven kalkışmalar normalleşecektir. Irkçı-faşist güruhların bu tür kalkışmalarını önlemenin tek yolu Kürtlerin eşit yurttaş olarak varlığını güvence altına almak ve geçmişte işlenen suçlardan dolayı özür dilemektir.
Yaşanan olay kardeşçe, barış içinde, eşit haklara sahip bir ülkede yaşamak isteyen herkese ülkemizde kardeşliğin korunması, yeniden kardeşleşmenin sağlanması için ne kadar önemli sorumluluklar düştüğünü göstermektedir.
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Sekreteri