Yerel Yönetim Forumu Sonuç Metni

Pt, 24/02/2014 - 20:15
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Ülkemiz 11 yıldır halk düşmanlığının, faşizmin, gericiliğin ve işbirlikçiliğin iktidarı AKP tarafından yönetiliyor. Bu süre boyunca temel haklarımızın gasp edilmesinde, emeğimizin güvencesizleştirilip ucuzlatılmasında, doğamızın ve kentlerimizin talanında, emperyalizmin bölge politikalarını yürütürken, özgürlükleri yok edip biat eden bir toplum yaratmak için baskı ve zor aygıtlarını kullanırken, hapishaneleri hak arayanlarla doldururken, kadın düşmanlığında, bilim düşmanlığında, sanat düşmanlığında kol kola olanlar bugün birbirlerine düşmüş, çıkar savaşı, iktidar savaşı veriyorlar. 

İstanbul Halkevleri Yerel Yönetimler Forumu ülkemiz tarihinin en büyük siyasi krizlerinden birinin yaşandığı bir dönemde, seçimlere kısa bir süre kala gerçekleştirildi. Bir yandan onurumuz için, adalet için, haklarımız için milyonlar olup meydanlara aktığımız Haziran İsyanı, diğer yanda yıllardır her türlü halk düşmanı politikayı birlikte uygulayan egemenlerin arasındaki çatışma ve sokakta kaybettiği meşruiyeti sandıkta arayan AKP. 

Bizler halk bu kavgada taraf edilmeye çalışılırken, halkın yerel yönetimlerden beklentilerinin üzerinin örtülmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü biliyoruz egemenler arası yaşanan bu kavga sona erdiğinde birleşecekleri ortak payda sermayenin çıkarları ve halk düşmanlığı olacaktır. 

Bugün temel çatışma emperyalist neoliberal sistemin bütün taraflarıyla halk arasındadır. Dolayısıyla egemenlerin hiçbir kanadıyla, AKP’nin yıllardır yürüttüğü neoliberal politikaları sürdürerek iktidar olma arzusunda olanlarla halkın çıkarları ortak olamaz. Yalanın, talanın, hırsızlığın ve zorbalığın düzenine ancak halkın örgütlü gücüne dayanan halk demokrasisi hedefiyle ilerleyen halkın hakları mücadelesi son verebilir. 

Yerel seçimler süreci bu açıdan yalanı, talanı zorbalığı ve hırsızlığını gizleyemeyen AKP iktidarının saltanatına son verme, onun temsil ettiği politikaları durdurma mücadelesini içermektedir. 

Bu süreçte aynı zamanda ulaşımdan barınmaya, eğitimden sağlığa bütün temel hakların kazanılmasına dönük Hak Mücadelelerini yükseltmek en temel politikamızdır. 

Kenti ve kentsel hizmetleri meta, kentte yaşayan insanları ise müşteri olarak gören neoliberal belediyecilik anlayışının, uygulamalarının ve sermayenin iktidarı olan AKP’nin karşısında parolamız; halkın hakları için halkçı demokratik yerel yönetimdir. 

Halkçı bir yerel yönetim için halkın hakları mücadelesi, aynı zamanda halk iktidarı/demokrasisi için mücadele anlamına gelmektedir. Haziran isyanı sonrasında meydanlarda, parklarda, mahallelerde hayata geçen forumlar halkın doğrudan demokrasi deneyimleri olarak bu talebin halkın elleriyle yaşama geçtiği örneklerdir.  

Halkçı yerel yönetim anlayışı kuşkusuz ki sermayenin programının karşısındadır. Halkçı bir yerel yönetim anlayışı halkın haklarını tanır, bu hakları koşulsuz yerine getirir. Sermayenin üretim araçları üzerinde özel mülkiyet ilkesinin karşısına toplumsal mülkiyet ilkesini koyarak sermaye birikiminin ihtiyaçları karşısına insanca yaşam talepleri ile çıkar. 

Kentsel yaşamı, onu piyasaya tabi kılan meta ilişkilerinin dışına çıkarmayı, toprak, konut/barınma, ulaşım, eğitim, sağlık, su,  enerji, altyapı hizmetlerinin kamulaştırılmasını hedefler. 

Halkçı yerel yönetim mevcut düzenin bireyci, yoz, halkı nesneleştiren biat etmeye zorlayan kültürün  karşısında,  dayanışmacı, kolektif, ilerici bir halk kültürünü inşa etmeyi, yardımı- himayeyi – dilencileştirmeyi değil eşitliği temel alır, asıl olarak tüm toplumsal eşitsizlikleri oratadan kaldırmak için mücadele ederken, halkın ihtiyaçlarını karşılamayı “yardım” değil hak temelinde ele alır,  halk dayanışmasını mücadele içinde kurar. 

Halkçı yerel yönetim halkın yerel yönetimlerde doğrudan söz, yetki ve karar sahibi olmasını benimser ve bunun gerçekleşme kanallarını yaratır. Yerel yönetim stretejisini emekçilerin siyasal alanın dışına itilmesi karşısında “söz, yetki ve iktidar halka” diyerek en küçük yerel birimden başlayarak ülke düzeyinde halk örgütlülüklerini doğrudan demokrasi yaratma hedefiyle  kurar. 

Halkın hakları mücadelesinin talepleri, mücadele programı yerel seçim sürecini aşar ve halkın yerel yönetimlere katılımını sokakta yürütülen mücadelelerle sağlar. Bu talepler toplamı eşitlik içinde, kardeşçe yaşadığımız bir ülke mücadelesidir. 

Yerel yönetim politikalarında bütün düzen içi partilerin birbirinden farkı yok. Sol adına yetersiz, özensiz ve propagandayla sınırlı programların halka sunulmasını kabul etmiyoruz. Yerel yönetim programımız aynı zamanda mücadele programımızdır.

 

Buna göre;

Belediye hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, kent halkının müşterileştirilmesine,  hizmetlerin taşeronlaştırılmasına, belediye çalışanlarının güvencesizleştirilmesine son verilmelidir.

Halkın en temel ihtiyaçları olan su, ulaşım, konut, ısınma gibi temel hakların halkın yaşamsal ihtiyaçları ölçüsünde parasız olmalıdır. Sağlıklı içmesuyu su şebekesi ile insanlara ulaştırılmalı, kentte yaşayanlar paketlenmiş sulara mahkum edilmemelidir. Her haneye 18 m3 su, 140 m3 doğalgaz, - 230 kw saat elektrik parasız verilmelidir. İşe ve okula gidiş dönüş saatlerinde saat 06-09 ve 17-20 arasında ulaşım parasız olmalıdır. 

Hava kalitesini olumsuz etkileyen otoyol ve kara taşımacılığı yerine raylı sistemlere ve bisiklet kullanımına öncelik verilmeli, kentlerde yeşil alanlar yaygınlaştırılarak hava kirliliğini soğuracak alanlar artırılmalı, halkın sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı için temiz hava soluması sağlanmalıdır. 

Halkın evsiz bırakılması, kamusal kentsel toprakların metalaştırılması anlamına gelen rantçı kentsel dönüşüm politikaları durdurulmalıdır. Kamusal kent mekanları halkın ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmeli, herkesin barınma, sağlıklı bir yaşam çevresi içinde insanca yaşanılabilir konut hakkına sahip olması sağlanmalı, kamu arazilerinin satışı durdurulmalı, insanca yaşanabilir bir kentsel alanda gerekli yeşil alan, park vb sosyal alanlar yapılmalıdır. 

Kentin yağmalanmasına karşı doğal, kültürel varlıklar ve çevre korunacak, kentin tüm doğal, tarihsel ve kültürel değerleri tüm kent halkının yararlanacağı şekilde düzenlenmelidir. 

İstanbul üzerinde hayata geçirilmek istenen 3. Havalimanı, 3. Köprü, Cevizli Tekel arazisinin satışı, Ataköy sahilinin betona boğulması gibi rant ve talan projeleri derhal durdurulmalıdır. Bu projeler etrafında kirli çıkar ortaklıkları kuranlar halka hesap vermelidir.   

Kurulacak halk meclisleri ile halk, yerel yönetimlerde doğrudan söz, yetki ve karar sahibi olmalı, yerel yönetimlerin her düzeyinde denetim yapmaya, seçtiği temsilciyi geri çağırma hakkına sahip olmalıdır.  Haklarını savunma hedefiyle bir araya gelen halkın kurduğu inisiyatiflerin, yerel örgütlerin talepleri yerel yönetim politikalarını belirlemede etkili olmalıdır. 

Kentler, engellilere uygun bir yapılaşma sistemine ve kent içi düzenlemelere kavuşturulmalı; konutlar, ulaşım hizmetleri, işyerleri ve kamu binaları engellilere uygun biçimde düzenlenmelidir. 

Doğayı yok eden sermaye projelerinin durdurulmalı, kentteki yeşil alanlar korunmalı ve yenileri oluşturulmalı, alt yapı ve kent donatılarının insan hayatını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmeli, afet riskine karşı kamusal önlemler alınmalı, halkın sağlığını tehdit eden baz istasyonları kaldırılmalıdır.   

Kentsel hizmetler ve mekanların düzenlenmesinde kadınların ihtiyaçları ve talepleri belirleyici olmalıdır. Kadınların kent yaşamına ve kent yönetimine katılımını geliştirecek politikalar kadınların talepleri doğrultusunda belirlenmelidir. Kadınların bakmakla sorumlu tutulduğu çocuk, hasta ve yaşlı bakımının ve ev işlerinin toplumsallaştırılması için her mahallede kreş, bakımevleri, çamaşırhaneler ve yemekhaneler açılmalıdır. Kadına yönelik şiddet karşısında kadınların güvenle hayata atılabileceği sığınmaevlerinin devlet güvencesinde her ilçeye açılması en önemli taleplerimiz arasındadır.

Kentlerin kadınlara göre düzenlenmesi için kadınlar toplumsal yaşama katılımını kolaylaştıracak parasız ulaşım hakkının sağlanması, kadınların sağlık hakkına dönük  kadın sağlığı birimlerinin açılması ve sosyal mekanların sayısı arttırılmalıdır. Sokak aydınlatmalarının sayısı artırılmalıdır. Belediye hizmet üretiminde ve sunumunda cinsiyet ayrımcılığına son verilmelidir. 

LGBTİ’lere ilişkin eşitlik anlayışını toplumda yerleştirmek amacıyla yerel yönetimler kamuya açık etkinlikler düzenlemelidir. LGBTİ’lerin yerel yönetimlere katılımı sağlanmalıdır. Eğitim, sağlık, ulaşım, barınma gibi kamusal hizmetler ile yerel yönetimler tarafından verilen hizmetlerden cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği dolayısıyla ayrımcılık yapılmaksızın LGBTİ’lerin eşit şekilde yararlanması sağlanmalıdır. Yerel yönetimlerde hizmetlerin üretimi ve kurum içi istihdamda da ayrımcılık karşıtı bir politika izlenmelidir. Kadın sığınma evlerinde lezbiyen, biseksüel ve trans kadınların da ihtiyaçları gözetilerek gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. 

Emeklilerin sosyal hayata katılımını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı, belediye bünyesinde mutlaka emeklilere dönük parasız, kamusal hizmet sağlayan sosyal kurumlar oluşturulmalıdır.

Hem kent merkezlerinde hem de ilçeler ve mahallelerde kültür-sanat merkezleri (tiyatro salonları, sinema salonları vs) olmalı; halkın buralarda gerçekleştirilen faaliyetlere parasız bir biçimde katılması sağlanmalı; buralarda yürütülen kültür sanat faaliyetleri gerici-piyasacı-ırkçı-cinsiyetçi kültür sanat anlayışından arınmış olmalıdır. Sanat alanları ile kültürel ve tarihi değer taşıyan mekanlar korunmalı, kamusal amaçlı kullanımı sağlanmalı, sermayenin talanına açılmamalıdır. Halkın yalnız kültür-sanat faaliyetlerine katılımına değil, üretimine de imkan sağlanmalıdır. Parasız ve nitelikli kültür-sanat üretiminde bulunacağı alanlar yaratılmalıdır. 

Kentlerde hayvan hastaneleri ve rehabilitasyon merkezleri kurulmalı ve mevcut olanların koşulları iyileştirmelidir. 

Siyasal krize ve yerel seçime müdahale halkın çıkarları ekseninde yürütülen hak mücadeleleridir. Halkın hakları mücadelesi bütün haklarımızın kazanıldığı, halklarımızın eşit haklara sahip olarak kardeşçe yaşadığı, emperyalizmden bağımsız, halk demokrasisinin tam olarak tesis edildiği bir ülke mücadelesidir.