Geçen hafta bu köşede yayımlanan Avukat oya Ersoy’un mektubunu hatırlamayanlar varsa ‘çıkan kısmın özeti’ şöyleydi:
Çağın son AKP harikası metrobüse iki genç biner. Şoför, yolcu olarak metrobüse binen başka bir şoförle durmadan arkaya bakıp bakıp sohbet etmektedir. Kısa sürede anlaşılır ki yaşını başını almış iki şoför dikiz aynasından iki genci dikizlemektedir. Gençlerin suçu, oğlan çocuğunun başını kız çocuğunun omzuna yaslamasıdır. Ve fakat Türk-İslam sentezinin rol modeli şoför, bu duruma isyan eder ve gider oğlana bir tane çakar ve şöyle buyurur:
“Burası sevişme yeri değil!”
Oya Ersoy’un şoföre böyle bir hakkı olmadığını söylemesi üzerine birkaç yolcu da destek verir ve metrobüs son durağında şoförü şikâyet edecek insan aranır, İETT görevlisi, “Polise gitmeyin siz haksız çıkarsınız” der ve aynı esnada şoför son duraktan kaçar!
O iki genç nerede?
Bu köşede yayımlanan ilgili yazıya, ertesi günkü Milliyet internet sitesinin de desteğiyle büyük bir tepki geldi. Ve fakat iki genç hâlâ ortada yok. Muhtemelen korkuyorlar. Korkmasınlar, eğer şikâyet etmeye karar verirlerse ben sonuna kadar yanlarında olacağım. Bunu da buradan söylüyorum. Bu arada tabii ki namusumuzun dayakçı bekçisi İETT’den hiç ses yok. Şoförlerin çocukları dövmesini haklı buluyor olmalılar. AKP’nin yaratacağı yeni insan tipinin bu olmadığını söyleyen bir AKP’li de çıkmadı o yazıdan sonra. Olayı kınayan biri, sorumluluğu üstlenen biri... Hiçbiri yok. Olayı onayladıkları anlaşılıyor.
Saçlar uzun olacak!
Fakat iyi haber yine Oya Ersoy’dan geldi. Metrobüs mağduru üniversite öğrencisi genç bir kadın, avukatlığını yapması için Oya Ersoy’a başvurmuş. Başına gelen olay şu. Hanımefendi metrobüse biniyor. Şoför “Pasonu göster” diyor. Gösteriyor. Pasoda saçlar uzun, kendi saçları kısa. “Ben nerden bileceğim bunun sen olduğunu?” diye ısrar ediyor şoför ve şöyle devam ediyor: “Zaten kız mısın erkek misin belli değil!”
Ne demek? Bu memlekette kısa saçlı kadın olmaz kardeşim!
İnsanların ne kadınlara, ne erkeklere ne de genç çocuklara bunu yapmaya hakkı yok. Allahın İETT şoförünün nasıl davranacağımızı, saçlarımızı nasıl kestireceğimizi, nasıl yaşayacağımızı belirleme hakları yok. AKP ve AKP belediyelerinin bizi tektip insanlara dönüştürmek, kendi askerlerine benzetmek hakkı yok. Buna de ‘Elitizm yapıyorlar’ filan diyecek olanlar varsa Allah onlara selamet versin!
Tektip Türkiye
Buna ‘mahalle baskısı’ filan diyemeyiz. Bu ‘Tek Parti Rejimi’nin gündelik hayat düzeyinde istediği insan tipini yerleştirme politikasıdır. Eğer bugün yarın belediyeden, İETT’den veya AKP’li herhangi birinden bir açıklama gelmezse varsayacağım ki şöyle dediler:
“Evet kardeşim! Hepinizin bize benzemesini istiyoruz. Hepiniz tıpatıp bize benzemeden de yakanızdan düşmeyeceğiz. Sizi döve döve tektip muhafazakâr insanlara dönüştüreceğiz. Beğenmeyen de bu ülkeden çeker gider.”