Merhaba dostlar,
Hoşgeldiniz
Ben de bir karadenizliyim, aynı zamanda öğretmen, emekli öğretmen. Ama hepsinden ötesinde halkevciyim, devrimciyim.
Karadenizliyim, oranın toprağıyla varoldum, şekil aldım. Yıllarca öğretmenlik yaptım, karadenizin köylerinde, ilçelerinde. Karadeniz insanının toprakla mücadelesine denizle mücadelesine tanıklık ettim. Karadeniz insanının kendisiyle ve kendisini yönetenlerle girdiği mücadelenin yanında oldum, içinde oldum.
Karadeniz insanının çektiği acıları da umutları da bu topraklar üzerinde yaşayan diğer insanlardan çok da farklı değil aslında. Karadenizin başında bir Çernobil belası var, Egelilerin başında Yatağan belası. Karadeniz insanı, ürettiği fındığın, çayın karşılığını alamıyor, Çukurova insanı pamuğunun. Artvin de Bergama da siyanür kurbanı. Trabzon'daki çocuklara da eğitim parayla satılıyor, Diyarbakırdakilere de. Hepimizin etrafında "hastalansalar da, çok para kazansak" diyen özelleştirmeciler var.
Ancak bizler de varız, kazımlar da var. Kazım Koyuncu bir röportajında "hayatta yerinde durmamak, muhalif olmak, hep karşı çıkmak gerekiyor. Genellikle güzellikleri oradan buluyoruz" diyordu. Bizler halkevleri olarak, halkevciler olarak Kazım'la işte bu duyguyu, bu düşünceyi paylaşıyoruz. Hayatın bizi sürüklemesine izin vermemeye çalışıyoruz. Daha iyiyi hakettiğimiz için muhalefet yapıyoruz. Kötüye, zalime karşı çıkıyoruz. Ve bu mücadelenin içinde güzellikler yaratıp, güzellikler buluyoruz. İşte Kazım Koyuncu da o güzelliklerden biri.
İlk çıkardığı solo albümü Viya'da Karadeniz sahil yolu projesinden söz ediyordu. Onu
Artvin ve Bergama'da siyanürla altın aramaya karşı mücadelede, Akkuyu'da nükleer santrale, Fırtına Vadisinde hidrolik santrale karşı çıkarken gördük yanımızda. Etkinliklerimizde bizi yalnız bırakmadı hiç bir zaman Kazım Koyuncu.
Halkevlerinin asli görevlerinden birisi bu toprakların tarihine, yaşanmış ve yaşanacak olan tüm ilerici ve devrimci değerlerine sahip çıkmaktır. Onların yeniden üretilmesine katkıda bulunmaktır. Şu anki çabamızın yetersiz olduğunun, gücümüzün sınırlı olduğunun farkındayız. Ancak yine farkındayız ki gücümüz birlikte üreterek, birlikte paylaşarak, birlikte mücadele ederek artacak.
Ve bizler bir şeyin daha önemini biliyoruz: örgütlü olmanın, örgütlü mücadelenin. Örgütlü olmak tektipleşmek değildir. Farklılıkları koruyarak birarada durmaktır. Olanakları birleştirmek, üretimleri birleştirmek, güçleri birleştirmektir. Çünkü biz biliyoruz ki kötülük örgütlü, halka karşı girişilen saldırı örgütlü. Ve tek başına kurtuluş yok. Namuslular da namussuzlar kadar cüretkar ve örgütlü olmadıkça bu dünya hep daha kötüye gidecek.
Bu topraklarda yokluğun, yoksulluğun ve tüm eşitsizliklerin ortadan kaldırıldığı, özgürlük, barış ve kardeşliğin egemen olduğu günlere olan inancımızla sizlere tekrar hoşgeldiniz diyorum.
Abdullah Aydın
Halkevleri Genel Başkanı