Baharın güzel günlerini yaşıyoruz, aynı zamanda mücadelenin en sıcak günlerini. Her Nisan bir başka heyecanlıdır bizim topraklarda. Newroz’la barışa, kardeşliğe tomurcuklanan bahar, Mayısa doğru emeğin, alınterinin o en güzel gününe doğru daha da güzelleşir. Hele ki emek hak ettiği değere ulaşmaya başladıysa. Yani ülkenin dört bir yanında işine, ekmeğine sahip çıkmaya başladıysa sınıf, her bir yanda bir işçi direnişi patlak veriyorsa, TEKEL işçisi 4C’ye karşı mücadelede, güvenceli iş talebinde halkın önünü açıyorsa, binlerce insan ulaşım hakkına sahip çıkıyor, parasız ulaşım hakkını kullanıyorsa, sermayedarlar, uşakları, emperyalist katiller girdikleri her kampusta yumurtalanıyorsa, kısacası halk artık haklarına sahip çıkmaya başladıysa işte nisan o zaman bir başka güzeldir.
Çünkü yıllardır hastanelerde, okullarda, tersanelerde, yani bütün çalışma alanlarında güvencesizliği yaygınlaştırmaya çalışan, eğitimi, sağlığı, akarsuları, gölleri, ormanları satışa çıkarmış, evlerimizi başımıza yıkmayı kendine iş edinmiş, zamlarla hayatı bizlere yaşanmaz hale getiren, gericiliği toplumsal yaşamın her alanına hâkim kılmaya çalışan bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. AKP iktidarı patronların, sağlımızdan para kazanmak isteyen özel hastane sahiplerinin, özel okul patronlarının, derelerimize göz koyan HES şirketlerinin, tarikatların iktidarı. Şimdilerde anayasayı değiştirmekten bahsediyor. Demokrasi diyor, özgürlük diyor, sivillik diyor. Emperyalist-kapitalist sistemin ihtiyaçları doğrultusunda, YÖK’te, cumhurbaşkanlığında ve ordu karşısında kazandığı pozisyonu yargıda da sağlamak adına anayasayı değiştirmeye çalışıyor.
Bazıları AKP’nin faşizan, ayrımcı, halk düşmanı ve gerici yüzü defalarca ortaya çıkmış olmasına rağmen demokrasi kırıntıları bekleyebilir, bunun hayaliyle yaşayabilir. Hatta AKP’nin anayasasına karşı çıkanları 12 Eylül anayasasını savunmakla bile suçlayabilir. Bazıları ise AKP’ye karşı çıkarken 12 Eylül anayasasına, orduya, yargıya, statükoya sahip çıkabilir. Halkın gündeminden bihaber olanlar elbette her zaman egemenleri peşine takılır, onlardan medet, kırıntı beklerler.
Ancak halkın hakları için çoktandır yollarda olanlar, tüm kamusal hizmetlerin nitelikli ve parasız olması için, güvenceli iş insanca yaşam için, kardeşçe, eşit yaşadığımız bir ülke için mücadele edenler, halkın anaysa maddelerini toplumsal bir talep haline getirebilirler.
İşte şimdilerde ülkenin dört bir yanında çoktandır halkın hakları için yollara düşmüş olanlar baharı örgütlemenin telaşındalar. Nisan ayında dört bir yanda güvenceli iş, insanca yaşam talebiyle meydanlar dolacak. Sonra 1 Mayıs, emeğin biricik bayramı, mücadelenin en güzel, en onurlu günü. İstanbul’da Taksim’e akacak yüzbinler, güvenceli iş insanca yaşam için. Sonra ülkenin ne kadar meydanı varsa ülkenin gerçek sahipleriyle dolacak, her yer Taksim olacak.
Şimdilerde, baharın en güzel günlerinde bir koşuşturma içerisindeler Halkevciler. Her şehirde, her mahallede girilmedik sokak, çıkılmadık meydan kalmamacasına çalışmaya başladılar. İnsanca yaşam için. Yanlarına yeni yol arkadaşları alarak…