“Tek adam diktatörlüğüne HAYIR” diyenler İzmir Halkevi Genel Kurulu’nda bir araya geldi

Pt, 30/01/2017 - 20:26
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

29 Ocak Pazar günü İzmir Halkevi 6. Olağan Genel Kurulu, Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Milletvekillerinin, siyasi parti yöneticilerinin, demokratik kitle örgütü temsilcilerinin, sanat topluluklarının katıldığı genel kurulda öne çıkan “Başkanlığa ve diktatörlüğe HAYIR” mücadelesiydi. 

İzmir Halkevi Genel Kurulu’na KESK İzmir Dönem Sözcüsü Bahri Akkan, Maden Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Aykut Aydemir, Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, TMMOB Eski Dönem Başkanı – Ege Barış ve İletişim Derneği Başkanı Bülent Tanık, Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, Konak Kent Konseyi Mülteciler Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi, Karabağlar Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Samet Başkak, Yenikapı Tiyatrosu, Nazım Kültür Evi, EGEÇEP eş sözcüsü ve yönetimi, Onbeşler Birlik, Dayanışma, Bilim ve Kültür Derneği yöneticileri, İHD İzmir Şube yöneticileri, THİV Yönetim Kurulu üyesi Coşkun Üsterci, CHP İzmir milletvekili Musa Çam, CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı, HDP İl Eşbaşkanları Mahfuz Güleryüz ve Gülay Bilici ile il yöneticileri, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Türkiye Komünist Partisi, Emekçi Hareket Partisi, CHP Konak İlçe Gençlik Örgütü temsilcileri katıldı.

Genel kurul Praksis konseri ile başladı. Mücadele şarkılarını seslendiren Praksis Müzik Kolektifi “Özgürlüğe Manuş” şarkısı ile salonun dinamizmini yükseltti. Praksis’in sahnesinin ardından İzmir Halkevi adına açılış konuşmasını Evrim Çakır gerçekleştirdi. Konuşmasına Okmeydanı’nda Halkevcilerin yaptığı laiklik konuşmasını okuyarak başlayan Çakır, tek adam diktatörlüğüne karşı İzmir Halkevi genel kuruluna katılan konukları selamladı. 

 

Açılış konuşmasından sonra hazırlanan sinevizyon ile iki yıl boyunca Halkevleri’nin yaptığı etkinlikler ve eylemler gösterildi. Ardından önerge okunarak genel kurul divanı seçildi. İzmir Halkevi Genel Kurulu divanı Günseli Kaya başkanlığında Rahşan Çetiner ve Barkın Akkuş’tan oluştu.

Divanın seçilmesiyle Halkevleri Ege Bölge Temsilcisi Mesut Baybüke konuşmasını gerçekleştirmek üzere kürsüye geldi. Gerici ve faşist saldırıların bu kadar yoğun olduğu dönemde “Bu memleket bizim” diyenlerin, yurtseverlerin, ülke halklarının sesinin daha gür çıkması gerektiğini belirten Baybüke, emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı hep birlikte mücadele edeceklerini söyledi. “Başkanlık diktatörlüktür: Diktatörlüğe hayır” diyen Mesut Baybüke, 80 milyonun iradesinin tek bir kişiye teslim edilmesine izin vermeyeceklerini vurguladı.

Halkevleri Ege Bölge Temsilcisi Mesut Baybüke, konuşmasının ardından 12 yıl boyunca İzmir Halkevi başkanlığı yapan Nail Tursun’a plaket takdim etti. Takdim sonrasında İnsan Hakları Derneği İzmir şube yönetiminin ve Onbeşler Birlik, Dayanışma, Bilim ve Kültür Derneği’nin selamlama mesajları okundu. Kurum temsilcileri konuşmalarında ilk sözü Konak Kent Konseyi Mülteciler Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi aldı. İzmir’de ve ülkenin diğer bölgelerinde yaşayan mültecilerin yaşam koşullarının zorluğuna değinen Hüsünbeyi, Halkevleri Yaz Okulu’nda mülteci çocuklarla yapılan çalışmalara değinerek Halkevleri ile benzer çalışmaları yapmaya devam etmek istediklerini söyledi.

TMMOB Eski Dönem Başkanı – Ege Barış ve İletişim Derneği Başkanı Bülent Tanık ise Halkevleri’nin kurulduğu günden bugüne çok fazla saldırıya uğradığına ve hala dimdik ayakta kaldığına değindi. Referandum sürecinde Halkevleri’nin vereceği mücadeleyi zaten bildiğini söyledi. Referandum sonrasını şimdiden düşünmek gerektiğini vurgulayan Tanık, 7 Haziran seçimleri sonrası benzeri bir duruma izin vermemek gerektiğini belirtti.

KHK kararı ile kapatılan Metin Altıok Kültür ve Sanat Evi yöneticisi ve Yenikapı Tiyatrosu emekçisi Medine Çam söz alarak İzmir Halkevi genel kurulunu selamladı. Halkevleri’nin etkinliklerinde, yaz okullarında, eylemlerde bir araya geldiklerini vurgulayan Çam, kendileri için Halkevleri’nin halka temas ettikleri, çalışmalar yaptıkları önemli bir dost kurum olduğunu belirtti.

Çam’ın ardından sözü Emekçi Hareket Partisi adına Deniz Adıbelli aldı. Adıbelli, Halkevleri ile birçok alanda omuz omuza mücadele ettiklerini ve etmeye devam edeceklerini söyledi. Adıbelli sözlerini “Yine birlikte güçlü HAYIR’ı yaratacağız” diyerek sonlandırdı.

Öğrenci Kolektifleri adına konuşan Deniz Su Bingöl mahalle mahalle, sokak sokak, kampüs kampüs yürüttükleri eşitlik, özgürlük, hak ve kadın mücadelesinde omuz omuza mücadele ettikleri Halkevleri’nin genel kurulunu selamlayarak tek adam diktatörlüğüne karşı “O kaybedecek, biz kazanacağız” dedi.

Kürsüye son olarak Karşıyaka TÖBDER kurucularından Çağdaş Görmeyenler Derneği üyesi Kazım Bozkurt çıktı. Engellilerin Türkiye’de en büyük ancak en dağınık grup olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Bozkurt, Halkevleri’yle beraber engelli hakları mücadelesini yeniden büyütme çağrısı yaptı.

Konuk konuşmalarının ardından Hakan Yılmaz tarafından 6. dönem çalışma raporu okundu. Çalışma raporunun okunmasının ardından Halkevci Kadınlar adına Ebru Akeloğlu konuşmasını gerçekleştirmek üzere kürsüye geldi. 15 yıllık iktidarı boyunca AKP’nin kadınlara yönelik saldırılarının arttığı ve kadınlar olarak bu saldırılara direndiklerini vurgulayan Akeloğlu, Aladağ’da yanarak ölen kız çocukları için de, IŞİD tarafından yakılarak katledilen askerler için de, istismar yasasına karşı da sokakta olduklarını söyledi. Başkanlık sisteminin gelmesi halinde kadına yönelik saldırıların artacağını belirtti ve yasayı engelleyecek olanların da yine kadınlar olacağının altını çizdi. Akeloğlu konuşmasını Hayır demenin yeterli olmadığını, kapı kapı Hayır’ı örgütleyeceğini söyleyerek sonlandırdı. Konuşmanın ardından kadın çalışmaları ile ilgili önerge oylanarak kabul edildi.

Kadın çalışmalarının aktarımının ardından Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi adına konuşmasını yapmak için Uğur Göçmüş kürsüye geldi. Yakın zamanda yaşanan Ensar istismarından, Aladağ yangınından, istismar yasasından, 15 Temmuz’un eğitim alanına yansımalarından bahseden Göçmüş AKP iktidarının eğitim açısından bir yıkım yarattığını, yeni müfredat ve başkanlık sistemi ile bu yıkımın artacağını belirtti. Eğitim Hakkı Meclisi olarak tuttukları ve basına açıkladıkları okul durum raporlarına değindi ve bu raporları tutmaya, gerekli yerlerde müdahale etmeye devam edeceklerini söyledi. Göçmüş sözlerine eğitimde yaşanan yıkımı kalıcılaştıracak, paralı-gerici-cinsiyetçi eğitimi arttıracak başkanlık sistemini velilere anlatarak çocuklarımızın geleceği için HAYIR çalışması yapacaklarını belirterek son verdi. Göçmüş’ün konuşmasının ardından sunulan eğitim önergesi de oylanarak kabul edildi.

Kültür sanat çalışmalarına dair önergenin de kabul edilmesiyle mali bilanço, denetleme raporu ve tahmini bütçe okunarak oylandı. Ardından Çiğli Halkevi Kadın Erbane Atölyesi sahne alarak performans sergiledi.

İzmir Halkevi Genel Kurulu Evrim Çakır’ın yaptığı kapanış konuşması ile sona erdi. Çakır, genel kurul boyunca öne çıkan referandum sürecine değinerek 15 yıldır bu ülke halklarına ölümden ve zulümden başka bir şey vaat etmeyenlerin bugün 80 milyonun iradesinin tek bir kişiye verilmek istendiğini dile getirerek şunları söyledi:

 “Bizler bu ülkenin kadınları, gençleri, aydınları, sanatçıları, bu ülkenin gerçek sahibi olanlar başkanlık isteyenlere cevabımızı sokaklarda vereceğiz. “Biat edin, rahat edin” diyorlar, ne biat edeceğiz, ne de onlara rahat vereceğiz. Önümüzde iki ay var. İki ay boyunca onlar ne yaparlarsa yapsınlar, hangi yolu denerlerse denesinler, kapı kapı, sokak sokak, mahalle mahalle “Başkanlığa Hayır” demeye çağıracağız. Şimdi herkes görev başına. Bugün buradan çıkacak, işyerlerimize, okullarımıza mahallelerimize döneceğiz. Herkesi Hayır’ı örgütlemeye ikna edeceğiz. Ve halkın iradesini yok sayanların karşısına hayır diyenleri yan yana getireceğimiz halkın meclislerini dikeceğiz. Ve aklımızın bir köşesinde verdiğimiz sözler olacak. Unutmayacağız Suruç’ta, Ankara’da katledilen arkadaşlarımıza verdiğimiz sözü. Unutmayacağız bu ülkeyi savaşa sürükleyenleri, her gün sokak ortasında öldürülen kız kardeşlerimizi, tecavüzü meşrulaştırmaya çalışanları, Aladağ’da yanan 12 çocuğun yaşam hakkının hesabını vermeyenleri. Ve bu ülkeyi diktatörlük isteyenlere bırakmayacağız. Hepimize kolay gelsin”