Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsünün kaldırılmasında yargıya nasıl müdahale ettiniz?
Halkevleri Eş Genel Başkanları Dilşat Aktaş, Nuri Günay, Halkevleri Genel Sekreteri Özge Ozan ve Hukuk Sekreteri Sercan Aran bugün (9 Ocak) İçişleri Bakanlığı’na gittiler. Halkevleri heyeti, Bakanlığa yanıtlanmasını istedikleri soruları ilettiler.
Halkevleri Eş Genel Başkanımız Dilşat Aktaş ve Hukuk Sekreterimiz Sercan Aran, Bakanlığa girerek İçişleri Bakanlığı’nın yanıtlaması talebi ile 6 sorudan oluşan dilekçeyi teslim etti.
Heyetimizin soruları arasında Halkevleri’nin kamu yararına dernek statüsünden çıkarılması sürecine Bakanlığın hukuka nasıl müdahale ettiği ve dayanak haline getirilen müfettiş raporlarında imzası olan iki müfettişin Hrant Dink Davası ve Askeri Casusluk Davası’nda sahte rapor tanzim etmekten yargılandıklarını İçişleri Bakanlığı’nın bilip bilmediği de yer aldı.
Heyetimiz ayrıca, Bakanlığa, iktidarın Halkevleri’ne yönelik saldırılarını “gerçek dışı müfettiş raporları”, “kurgu senaryolar” “hukuksuz iddianameler”, “yalan fezlekeler” ile yürüttüğünü, Halkevleri’nin tarihinde ve mücadelesinde açıklayamayacağı, arkasında duramayacağı, “kamu yararına çalışma” ilkesine aykırı tek bir faaliyeti ve fiili olmadığını belirterek, Halkevleri faaliyetlerini içeren dosyalarını da bıraktılar.
İçişleri Bakanlığı’nın yanıtlamasını istediğimiz sorular şöyle;
1-Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsü, Danıştay’da kazandığı davaya ve temyiz sürecinde Danıştay Tetkik Hakimi’nin Halkevleri lehine mütaalasına rağmen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK) tarafından kaldırıldı. 3 yıldır süren temyiz sürecinde bu karar İçişleri Bakanlığı, hukuk müşaviri Avni Çakır’ın Danıştay İDDK’ya yazdığı “Dava konusu işlem kamu düzeni ve güvenliğini de yakından ilgilendirdiğinden, kurulunuzca dosyanın görüşülmesine öncelik verilmesi hususunda gereğini takdirlerinize arz ederim” yazısı dosyaya girdikten 40 gün sonra alındı. İçeriği ile hüküm belirten ve “bir an önce karar verin” diyen bu yazı Bakanlığınızın doğrudan yargıya müdahalesi midir? Yazının gönderilmesi sürecinden bakanlığınızın bilgisi var mıdır? Yazının gönderilme tarihinin Danıştay İDDK seçimlerinden 3 gün sonraya rastlaması tesadüf müdür? Danıştay İDDK Başkanı seçimden sonra dosya konusu ile ilgili hukuk müşavirliğince aranmış mıdır? Arandı ise ne konuşulmuştur?
2- 2011 yılında yine Bakanlar Kurulu kararı ile kamu yararına dernek statümüz kaldırıldığında bu 2008 ve 2010 yıllarında Halkevleri hakkında hazırlanan İçişleri Bakanlığı’na bağlı müfettişlerin raporlarına dayandırılmıştı. Açtığımız, Danıştay 10. Dairesi 2011/9329 Esas nosu ile görülen davada; Halkevleri’nin kamuya yararlı dernek statüsünden çıkarılmasına ilişkin 04.04.2011 tarih ve 2011/1797 sayılı Bakanlar Kurulu kararı hukuka aykırı bularak iptal edildi. Kararda 2008 ve 2010 yıllarında İçişleri Bakanlığı’na bağlı müfettişlerin raporlarına dayanan gerekçelerin, somut ve objektif olmadığı, aksine kişisel görüş ve değerlendirmelere dayandığı, bu gerekçelerin maddi kanıt ve olgularla da ispatlanamadığı, öte yandan derneğin amaç dışı ve/veya yasak faaliyetlerde bulunduğuna dair de her hangi bir yargısal tespit olmadığı dile getirildi.
Halkevleri’nin kamuya yararlı dernek statüsünün kaldırılmasına dayanak olan 11/04/2008 günlü, 98/8 sayılı ve 22/09/2010 günlü, 30/3 sayılı denetim raporlarını hazırlayan mülkiye müfettişleri Mustafa Üçkuyu ve Ahmet Kaya sahte rapor tanzim etmekten yargılandıklarını biliyor musunuz?
Mustafa Üçkuyu’nun Hrant Dink davasında kamu görevlilerinin sorumluluğu olmasına rağmen gerçeğe aykırı raporla kamu görevlilerinin sorumsuz olduğunu yazdığı, şimdi ise bu rapor dolayısı ile tutuklu yargılandığı, Ahmet Kaya’nın ise İzmir Casusluk Davasında yine gerçeğe aykırı rapor yazarak hiçbir suçu olmayan askerleri suçlu gibi göstermekten yargılandığı basında yer almaktadır. Bu durumda bu kişilerin yazdığı diğer raporların hukuki güvenirliğinden bahsetmek mümkün müdür?
Halkevleri hakkında hazırlanan söz konusu raporlara nasıl itimat edilmekte, bunlar nasıl savunulmaktadır? Bakanlığınız bu kişilerin yazdığı bu raporların arkasında durmakta mıdır ?
3-Bu kişilerin isimlerinin yer aldığı diğer raporların akıbeti ne olmuştur? Bu konuda bir araştırma, soruşturma başlatılmış mıdır? Bu kişilerin yazdıkları raporların kullanıldığı resmi belge ve dosyalara bilgi verilmiş midir?
4-Halkevleri, eğitimden sağlığa, barınmadan enerjiye halkın haklarını savunan; yurttaşlık hakları konusunda bilinçlendirme faaliyeti yapan; bu ülkenin ilerici kültür sanat birikiminin yaratılmasına damgasını vurmuş ve bugün de kültürel sanatsal çalışmaları halk içinde halkla birlikte yürüten; İzmit depreminden Van depremine, Soma’daki maden faciasına kadar bu ülke halklarının yıkıma uğradığı hangi an ve durum var ise orada yararları sarmak için tüm emeğini ve olanaklarını seferber eden; çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddetle mücadelen cinsiyet ayrımcılığının engellenmesine, engelli haklarından halk sağlığına halk yararına her konuda halk eğitimi faaliyeti yürüten; her yıl on binlerce çocuğu bilimle sanatla tanıştıran bir örgüttür. Bu örgütün “kamu yararına dernek statüsünün kaldırılması” kamu düzeni ve güvenliğini hangi açıdan “yakından” ilgilendirmektedir?
5- Halkevleri’nin “kamu yararına dernek” statüsü kaldırılırken, adı yolsuzlukla anılmış olan Deniz Feneri’nin, Onursal Başkanı Cübbeli Ahmet hoca isimli kişi olan, İsmail Ağa Cemaati ile ilişkisi bilinen Hoca Ahmet Yesevi Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin, Menzil tarikatı ile ilişkisi bilinen Beşir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin, “kamu yararına faaliyeti” Afrika’da dağıtmak için Kuran-ı Kerim toplamak ve cihatçıların yoğunluğu ile bilinen İdlip’e yardım olan Hak İnsani Yardım Sağlık Eğitim Kültür Ve Çevre Koruma Derneği’nin, Kuran-ı Kerim ve Elif Ba dağıtım projeleri ve ana faaliyet alanı Suriye olan Hayrat İnsani Yardım Derneği’nin bu statüde yer almasının nedeni nedir? İçişleri Bakanlığı bu derneklerin faaliyetlerini denetlemekte midir?
6- Halkevleri, bugüne kadar “kamu yararına dernek” statüsünü hiçbir maddi gelir elde etmek için kullanmamıştır. Tüm geliri, üyelerinin aidat ve bağışlarından oluşmaktadır. Ne bir kamu kurumundan para desteği ne bir arsa, bina tesisi ne de vergiden kurtulmak isteyen bir şirketten tek bir kuruş almıştır. Tam tersine devlet kurumları tarafından kamu yararına faaliyetleri desteklenmemiş, engellenmiş, yasal haklarını dahi kullanamamıştır. Halkevleri’nin tüm faaliyetleri üyelerinin hiçbir maddi karşılık beklemeksizin gönüllülük esasına göre yürüttüğü kamu yararına çalışmalardır.
“Muhalif” olarak tanımlanan dernek ve vakıflar baskı altında tutulup kamu yararına faaliyetleri engellenirken AKP iktidarı döneminde “kamu yararına dernek statüsü” verilen dernekler ve vergi muafiyeti tanınan vakıflara kamudan, Bakanlığınızın bütçesinden aktarılan maddi kaynaklar, verilen ödeneklerin miktarı nedir? Tahsis edilen arsa ve binalar hangileridir? İslami cemaat-vakıf ve şirketler arasındaki ilişki ve para döngüsü, bu vakıf ve derneklerde yer alan ve aynı anda bugün iktidar partisi ile ilişkili, iktidar partisi mensupları ile ticaret ve akrabalık ilişkisi olan isimler kimlerdir? Bu dernek ve vakıflar denetleniyor mu? Denetleniyorsa denetim raporlarını halka açıklanması mümkün müdür?
Eş Başkanlarımız İçişleri Bakanlığı’ndan çıktıktan sonra yaptıkları açıklamada “Halkevleri 87 yıllık tarihinde tek bir kara leke bulamazsınız, Halkevleri’nin kamuya yararlı olmayan tek bir faaliyetini bulamazsınız, Halkevleri’nin savunamayacağı tek bir faaliyetini, açıklayamayacağı tek bir gelir kalemini bulamazsınız. Bugün İçişleri Bakanlığı’na giderek sorularımızı sorduk, bu soruları her yerde sormaya devam edeceğiz.
Halkevleri için “kamu yararı” bir statü değil temel ilkemizdir dedik, kamu yararına çalışmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Hukuksuzluğunuzu, talimatla aldırdığınız kararları kabul etmiyoruz!”