Özgürlük, kardeşlik ve barış çağrılarına silahla verilen yanıtlar ülkeyi önü alınamaz bir çatışmaya sürüklüyor. Demokratik açılım adıyla adım atacağını ilan eden AKP hükümeti ısrarla Kürt halkına ve Kürtlerin haklarını savunan DTP’ye saldırıyor ve süreci içinden çıkılamaz hale getiriyor.
Bu tehlikeli gidişin halkların kardeşlik duygularını ve bir arada yaşama iradesini gerilettiğini, öfkenin giderek yükselen bir seyirle milliyetçi ve şoven kışkırtmalara açık hale geldiğini görmemek mümkün değil. Bu öfke iki taraflı bir yükselme eğilimi gösterirken “tahrik” konusunda istikrarını sürdüren milliyetçi/şovenist çevreler, Türkiye halklarına savaş dışında bir seçenek sunmuyor. Bayramiç’te tertiplenen ırkçı provokasyonlar bu çevrelerin “hayalindeki” Türkiye’yi gösteriyor.
AKP iktidarı ise CHP/MHP muhalefeti ile militaristlik/şahinlik yarışına girmiş durumda. AKP’nin açılımının, Kürt halkının kendisini var ettiği kanalları ve kurumları tasfiye etme amacı taşıdığı giderek berraklaşıyor. Yaklaşık bir haftadır sokak gösterisi hakkını kullanarak “derdini” anlatmaya çalışan Kürt halkına silah sıkılarak ölümlere neden olunuyor, parti binalarına baskın yapılarak DTP saf dışı bırakılmaya çalışılıyor, İmralı hassasiyetinin Kürtler açısından önemli olduğu bilinmesine rağmen İmralı üzerinden tepkiler yoklanıyor. Belki de en önemli gelişmelerden biri de yarın görülecek DTP’nin kapatma davası olacak. Devlet, bir bütün halinde Kürtler’in kendini var ettiği, ifade ettiği kurumlara karşı taarruza geçmişken, Başbakan’ın ABD’de Obama ile “tasfiye” eksenli açılım planlarını gözden geçiriyor olması büyük bir trajedi olarak tarihe yazılacak. AKP iktidarının, sorunu Kürtler’in temsilcileriyle değil ABD Başkanıyla çözme hayalinin peşini bırakması ve derhal Kürt halkının seçilmiş temsilcileriyle müzakerelere başlaması gerekmektedir.
Ülkedeki gidiş kaygı verici düzeyi aşmış ve acil önlemlere dair taleplerimizi yükseltmemiz gereken bir noktaya ulaşmıştır. Demokratik ve barışçıl bir toplumsal düzeni, gerçek bir eşitlik sağlayacak uygulamalar ile tesis etmek ve bunun için atılması gereken adımların atılmasını istemek, gelecek günlerimizi savaş ve iç çatışma tehdidinden arındırmak için daha da önemli hale gelmiştir.
Şiddet ve savaş getirecek uygulamalardan derhal vazgeçilmeli ve sorunun konuşulmasını engelleyen tüm politik uygulamalar durdurulmalıdır. Bugün ne hükümetin, ne de Kürt halkının temsilcilerinin “inceldiği yerden kopsun” anlayışıyla hareket etme lüksü olmamalıdır. Bu konuda sırtında yük hisseden tüm kesimlerin, AKP’nin açılım sahtekârlığına ve ülkeyi kan gölüne çevirmede sabıkalı milliyetçi - şoven kışkırtmalara karşı “barış ve demokratik çözüm” için sesini yükseltmesinin zamanıdır.
İlknur Birol
Halkevleri Genel Başkanı