4 Kasım Cuma akşamı Okmeydanı’nda zamlara karşı insanca yaşam yürüyüşü yapıldı. “Yoksulluk kaderimiz değil, insanca yaşamak için zamlara hayır” diyen Okmeydanı halkı Sibel Yalçın parkından başlattığı yürüyüşü Piyale Paşa ve Mahmut Şevket Paşa mahallelerini dolaşarak, Mahmut Şevket Paşa sağlık ocağı önünde bitirdi.
Yürüyüş boyunca konuşmalar yapıldı. Bu ülkede depremde de, savaşta da hep yoksulların öldüğü, son yapılan zamların halkın yoksulluğunu daha da arttırdığı, artık bu zam ve ölüm düzeninin adının AKP olduğu vurgulandı. Deprem vergileri ve depremi fırsat bilip başlatılmaya çalışılan kentsel dönüşüme karşı “barınma haktır engellenemez” sloganları atıldı. Yürüyüş boyunca evlerin balkonlarına çıkan Okmeydanı halkı alkışlarıyla eyleme destek oldu.
Sokaklar boyunca bir çok insanın destek olduğu yürüyüşe 200 kişi katıldı. Sağlık ocağı önüne gelindiğinde basın açıklaması okundu. AKP’nin zam ve zulüm düzenine boyun eğmeyecek, mahallelerimizi AKP’ye karşı direniş mevzileri haline getireceğiz denilerek yürüyüş bitirildi.
Okunan basın açıklaması metni;
BASINA VE KAMUOYUNA
Yoksulluk ve savaş kaderimiz değil
İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ
Bu ülkede insanca yaşanmıyor. Van’da deprem oldu. Günlerdir göçük altından çıkanları, devletin ulaşmayan yardımlarını, acılar içindeki halkı izliyoruz. Bu ülkede yoksulsan depremde ölürsün. Yoksulsan kimin için savaştığını bilmeden savaşta ölürsün. Yoksulsan zamlarla geçinemez gene ölürsün. Bugün bu ölüm düzeninin adı AKP.
İnsanca yaşayabilmek için gerekli olan herşeyi paralılaştıran, özelleştiren AKP “ustalık dönemi” zamlarına başladı. Elektriğe, doğalgaza, ulaşıma, temel gıda ürünlerine, vergilere üst üste zam yapıldı.
Ulaşıma 9 ayda bir zam yapılıyor
Seçim öncesi verdiği tüm sözleri unutan AKP, ulaşım zamlarıyla işe koyuldu. Artık her gün okula, işe nasıl gideceğimizi düşünüyoruz. Asgari ücretle çalışan bir insanın sadece kendi masraflarını karşılayabilmek için maaşının %21’ini otobüslere vermesi gerekiyor.
Özelleştirmelerin bedelleri elektrik faturalarımıza yansıyor
1 Ekim’den itibaren elektriğe % 10 zam yapıldı. Biz biliyoruz ki 2007’den bu yana enerji özelleştirmelerine hız veren AKP, şirketlerin özelleştirme bedellerini halkın sırtına yıkıyor. Faturalarımızda bu bedelleri ödüyoruz.
Soğuktan donalım diye her kış başında zam yapıyorlar
Tam kışa girerken doğalgaza %15 zam yapıldı. Kış aylarında bu halk nasıl ısınacak? AKP bunu dert etmiyor. Tek derdi krizin yükünü halka yükleyerek “ekonomi iyi gidiyor” masalını sürdürmek.
Beslenme hakkımız elimizden alınıyor
Temel gıda maddelerine zam geldi. Eylül ayında yumurta %20, süt ve süt ürünleri %10’un üzerinde zamlandı. Zammın nedeninin talep artışı olduğunu söylüyorlar. Bu ne anlama geliyor? Okullar açıldı, çocukların süte ve yumurtaya ihtiyacı arttı, hükümet de bunu fırsat bilip zam yaptı. Çocuklarımızın yediğinden kar etmeye utanmıyorlar.
Bunlar yetmiyormuş gibi kullandığımız her şeyde ödediğimiz vergilere zam geldi. Mehmet Şimşek ÖTV artışından sonra kameraların karşısına geçip “zam değil güncelleme” yaptık dedi. Başbakan “Sigara içmeyin, alkol az tüketin, Porsche’ya binmeyin ne olacak? Ülkenin cari açık sorunu var” dedi. Başbakan açıkça itiraf ediyor. Bütçede açık var ve biz yine patronlardan değil halktan topladığımız vergilerle bu açığı kapatacağız diyor. Bu ülkede insanlar ödediğimiz vergilerin bize “yol, su, elektrik” olarak geri döneceği yalanıyla büyüdü. Şimdiyse gerçek, Van depremiyle bir kez daha yüzümüze çarptı. Bu ülkede ödediğimiz vergiler bize zam ve yıkım olarak geri dönüyor. AKP döneminde deprem vergileri kalıcılaştı. Kullandığımız her şeyden deprem vergisi alınıyor. Ama depremden sonra devlet Van’a gitmedi. Ülkemiz fay hatlarıyla dolu. Yıllardır toplanan vergiler neden depremlere önlem almak için kullanılmadı. Şimdi başbakan çıkıp “oy kaybetme pahasına da olsa yıkacağız” diyor. Onlar yıkımı iyi bilir ama yapmayı bilmezler. 8 yıldır biriken deprem vergilerini kullanıp depreme dair hiç bir önlem alınmamış. AKPli bakanlar bu paralar yola gitti, sağlığa gitti, eğitime gitti diyor. Sağlık paralı, eğitim paralı, otoyollar paralı. Vergiyi veren biz hizmeti alırken para ödeyen yine biz. Bu ne yaman çelişkidir. Çelişki değil bunlar düpedüz AKPnin yalanlarıdır. Şimdi de deprem riskini bahane edip mahallelerimizi elimizden almaya çalışacaklar. Yeni rant projeleriyle gelecekler kapımıza. Kentsel dönüşüm diyerek mahallerimizi üç beş patronun kar alanına çevirecekler.
İşte bizi yönetenlerin tek derdi budur. Daha fazla kar etmek. Onlar için deprem de olsa farketmez, savaş da, yoksulluk ta. Halka az tüketin diye akıl veren başbakan nasıl ısınacağımızı, nasıl aydınlanacağımızı, nasıl besleneceğimizi düşünmez!
İşte gerçek budur. Van’daki depremzedelerin yardımına devlet değil halk koştu. Yıllardır bu ülke topraklarında tetiklenen şovenizm dalgasına rağmen Türkiye’nin dört bir yanından Van’a kardeşlik eli uzandı. Ama biliyoruz ki bu kardeşlik köprüsü ve dayanışma sadece yardım göndererek kurulmaz. AKP iktidarı hiç durmaksızın saldırıyor. Aydınları, yazarları, gazetecileri, öğrencileri, suyuna sahip çıkan köylüleri yani hakkını arayan herkesi, muhalif olan her sesi susturmaya çalışıyor. İşte bu yüzden bu zorbalık düzenine karşı kardeşlik de, barış da mücadeleyle gelir. İşte bu yüzden halkın, emekçilerin kendinden başka dostu yoktur. Ve ancak omuz omuza mücadele edersek yoksulluğun ve savaşın gerçekten kaderimiz olmadığını kanıtlarız. İnsanca ve kardeşçe yaşadığımız bir ülke kurarız.