Halkevleri Eskişehir Şubelerinin Olağan Genel Kurulları Yapıldı…

Sa, 22/01/2008 - 09:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Eskişehir Halkevi Şubesinin 10. Olağan Genel Kurulu 20.01.2008 günü saat 11:00’da şube merkezinde toplandı. Genel Kurul maddelerinin görüşüldüğü genel kurulda yeni yönetim yapılan oylama sonucu belirlendi. Genel Kurulda yeni yönetim adına Yönetim Kurulu Üyesi Şahabettin ARPACI söz aldı. ARPACI, önümüzdeki dönem yapacakları Halkevi çalışmasına dair bir konuşma yaptı ve tüm üyelere kullandıkları oy için teşekkür etti. Ardından yeni yönetim bir toplantı yaparak görev dağılımı yaptı. Buna göre Eskişehir Halkevi Şubesi yeni yönetimi; Şube Başkanı R.GÜNEL, Şube Sekreteri T.CİVELEK, Şube Saymanı P.ÇELİK, Üye Ş.ARPACI, Üye M.SAĞLAR şeklinde oluşturuldu.

Eskişehir Halkevi şubesinin 10. Olağan Genel Kurulunda söz alan Yönetim Kurulu Üyesi Şahabettin ARABACI’nın yaptığı konuşmanın tam metni:

Yaşadığımız Dünyaya Halkevinden, İçeriden Bakınca...

Paylaşım savaşları, soğuk savaş, iki kutuplu dünya....Yeni dünya düzeni, tek kutuplu dünya ya da küreselleşen dünya..yaşadığımız gezegeni hangi kavramlar ile açıklamaya ve adları farklı olan hangi sistemlerle çağırmaya kalkışsak da “her yol emperyalizm”e çıkıyor…

Sermayenin kendi suretinden yarattığı bir dünyadır yaşadığımız...

Son çeyrek yüzyılda tarihin en büyük sermaye fazlasını ve en geniş proleter kitlesini yaratmaya and içmiş, işgalci ve sömürgeci neo-liberal orduların kuşattığı Amerikanın arka mahallesidir dünya...

Savaşlar, darbeler, işgaller, ölümcül salgın hastalıklar, kitlesel açlık, etnik kıyımlar, yoksulluk, çevre felaketleri milyonlarcamızı aynı anda işsizleştirip gelecekleştiren ekonomik krizler ve küreselleşmiş pazarlara teslim edilen yerel hissedişlerimiz...

Bunların hepsi çocukluğumuzu, topraklarımızı, güçlerimizi, kondularımızı, dilimizi, ekmeğimizi, özgürlüğümüzü ve aşkımızı elimizden almak isteyen hain, suçlu ama cezalandırılmamış bir çetenin birer birer kaleme alınmış dava fezlekesidir…

Yanlış yola sapmış Türkiye’nin egemen siyaseti ekonomik, toplumsal ve politik düzlemde sarsıntılar ve çalkantılar yaşamaktadır. Türkiye, bölgedeki emperyalist işgal ve müdahalenin geçiş yoludur. Türkiye, halklara kan ve gözyaşından başka bir şey vermeyecek Amerikan işgal üstlerini topraklarımızda barındıran borçlu ve bağımlı bir ülkedir. Türkiye, “Büyük Ortadoğu Projesi”ne açılan sınır kapılarının ileri bir karakolu görevi üstlenmiştir. AB patronları ucuz, güvencesiz, esnek iş gücü cenneti olacak Türkiye'ye Avrupa’nın “müstakbel Çin ülkesi” sıfatıyla demokrasi ve insan hakları pazarlamaktadır...

Takke Düştü Akp Göründü

Çünkü AKP, ABD merkezli geleneksel savaş, petrol ve silah lobisinin yeni Truva atıdır. Ilımlı İslam piyesini sahne uyarlamak AKP kurmaylığının yeni ev ödevidir. Liberal ve sözüm ona özgürlükçü maskeyle örtünmüş gelicilik; Erbakan’ın ve Gülen’in rahle-i tedrisatından geçmiş medrese talebelerini Çankaya’ya kadar çıkarma gücünü ortaya koymuştur. Ekonominin yeni patronları; yeni neo-liberal politikaları sermayeden devşirme yöntemlerle halkın aleyhine acımasızca uygulamaya koymuş ve yıllarca emekçilerin mücadele ederek kazandıkları ekonomik ve sosyal kamusal haklar tasfiye edilmeye başlamıştır.

Yeni zamanların liberal partisi AKP’nin ekonomi politikalarında ilk sırayı özelleştirme almış ve halka ait kamusal değerler, ekonomik işletmeler yabancı sermayeye üç kuruşa satılmıştır. İç yasaları ve sosyal güvenlik sitemi IMF baronlarının ve büyük sermayenin tavsiye ve telkinleriyle hazırlanmış, geniş emekçi kitleleri işsiz, ekmeksiz, güvencesiz ve geleceksiz bırakılmıştır. Yıkım ve büyük yağma programının mimarı AKP, toplumsal hayatta gerici cemaatçiliği özendirmiş günbegün yoksullaştırdığı halkı makarna-kömür kampanyalarıyla dilencileştirmiştir.

AKP kendi siyaset okulunda yetiştirdiği fırsatçı ve doymak bilmez maliye bakanı vasıtasıyla Ortadoğu petrol emirlerinin kara parasını İstanbul’un göbeğinde kurulacak ikiz kulelerde aklayacak ikili anlaşmaları imzalamıştır. Bakan Unakıtan, 2007 yılının “En Başarılı Maliye Bakanı” ödüllünü Avrupa sermaye çevrelerinin elinden almıştır.

Kürt sorunu ve savaş siyasetinin doğurduğu asker cenazeleri, yasaklanmış bir halkın ve yasaklanmış bir dilin olağanüstü rejim halleri, sınır ötesi operasyonlar ve tırmandırılan şovenizm Anadolu topraklarında binlerce yıllık kardeşlik öyküsünü, adeta bir güvercin ürkekliğinde, naif, Ermeni ve Türkiyeli HRANT'ın cinayet senaryosuna dönüştürmüştür.

Şimdilerde ulusalcılaşmış eski demokrat, ilerici tepkiler otoriter bir cunta düzeni talebiyle saf tutmuşken sermayeci yeni liberaller ile Amerikancı İslamcılar sivil bir anayasa ve nasıl olacaksa hiç durmadan ileriye giden yeni bir “Türkiye Siyaset Belgesi”ni el ele kol kola hazırlamaktadır.

Çerçevesi daha da genişletilerek bu gerici, yeni liberal, ulusal siyaseti kampların ve düzenlemelerin gölgesinde her zamankinden daha fazla emek, demokrasi ve özgürlük güçlerine ihtiyacımız var.. HALKEVLERİ, 75 yılı aşkın mücadele birikimiyle, gelenek aydınlığa çevirmiş kararlılığıyla emekçi halkın yürüyüş kollarından birisidir.

1950'lerin siyasi aktörü Demokrat Parti'nin gerici- ırkçı politikasının hedeflerinden birisi HALKEVLERİ olmuştur. 1951'de kapatılan HALKEVLERİ, yeniden kurulduğu 1961 yılı ve sonrası da eşitlik, özgürlük ve barıştan yana politikaların benimsediği demokrasi örgütlerine dönüşmüştür. Faşizme karşı halkın omuz verdiği ve güç aldığı HALKEVLERİ, 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle yeniden kapatılmıştır. Dönemin sıkıyönetim mahkemelerinde HALKEVLERİ yöneticileri yargılanmış, işkenceli sorgulardan geçirilmiş ve uzun yıllar hapishanelerde yatırılmıştır. Mahkeme kararıyla HALKEVLERİNİN malları yağmalanmış ve kitapları, belgeleri ve arşivleri yakılmıştır. HALKEVLERİNİN üçüncü dönemi olarak adlandırılmış 1988 yılı ve sonrası, onca olanaksız ve güçsüzlük içerinde olunmasına rağmen HALKEVLERİ, faşist darbenin halk saflarında yarattığı acıların sarıldığı ve egemen siyasetin saldırılarına karşı halkın mücadele ve örgütlenme çabalarının yeniden yeşerdiği bir dönemde ayağa kalkmayı başarmıştır.

1990'lı yıllardan başlayarak HALKEVLERİ; seçilmiş tüm hükümetlerce istikrarlı olarak yaşama geçirilen özelleştirme ve piyasalaştırma politikalarına karşı “Parasız Eğitim Ve Parasız Sağlık” taleplerini mahallerde, sokaklarda haykırmıştır.

Kentsel dönüşüm projeleri ile evleri yıkılan yoksul emekçilerin “Barınma Hakkı” taleplerinde, zamlarla engellenmeye çalışılan “Parasız Ulaşım Haklarının” elde edilmesinde, hayatın kaynağı olan suyun satılması ve kaynaklarının kirletilmesine karşı “Su Hakkının” ileri sürülmesinde HALKEVLERİ muhalefet etme görevini yürütmüştür.

İç savaş kışkırtıcılığı ve ırkçı siyasete karşı barış ve kardeşlik taleplerini öne çıkaran HALKEVLERİ; faşizme karşı demokrasinin, ırkçılığa karşı kardeşliğin, savaşa karşı barışın savunucusu olmuştur.

F tipi hapishaneleri, işkence ve tecrit uygulamalarını, ceza infaz yasasını reddeden HALKEVLERİ adalet ve özgürlük için mücadele vermiştir.

HALKEVLERİ, meta ilişkilerinin parçası haline gelmiş bulunan, halkın kavrayış düzeyini geliştirmeyi hedeflemeyen, ayrımcı, cinsiyetçi ve ayrıcalıkları benimsenmiş egemen sanat üretimine karşı alternatif kültür ve sanat odakları oluşturur.

Gelenekselleşen İşçi Filmleri Festivali, emekçi sınıfların mücadelesini belleğimizde tutan ve sınıf mücadelesinin tarihsel anlamını günümüzde de üreten misyona sahiptir. Eskişehir Halkevi bu yıl festivalin üçüncüsünü demokrasi ve emek güçleri ile hazırlama çabalarına başlamıştır.

Önümüzdeki dönem genel kuruldan aldığı güç ile çalışmalarını sürdürecek olan Eskişehir Halkevi, bugüne kadar şubelerinde ilköğretim öğrencilerine destek amaçlı kurs faaliyetleri yürütmüş ve tiyatro, müzik, resim grupları oluşturarak halk kültürünün ve sosyal dayanışmanın yaşatılmasını sağlamıştır.

“Filistin Yaşasın, Yaşasın Filistin” kampanyasını yürüten Eskişehir Halkevleri ezilen halkların kardeşliği ve dayanışmasını somut gıda yardımları üzerinden Eskişehir’de yaşama geçirmiştir.

İşçi, gençlik ve kadın sorunuyla ilgili oluşturulan atölyelerde bu kesimlerin yaşadıklarını hissetmeye ve alternatif programlar üretmeye çalışmıştır.

2007 Haziran ayında Ankara’da toplanan Halkın Hakları Forumu'na Eskişehir’den katılan Halkevciler, egemenlerce tasfiye edilen temel kamusal hakların tanımlandığı ve hakların yeniden kazanılmasında örgütlenecek muhalefet pratiklerinin tartışıldığı forumdan birikim ve deneyim kazanmış olarak ayrılmışlardır.

Aile hekimliği uygulamasının ayrımcı ve piyasacı yönünü açığa çıkaran anket uygulaması halkevi tarafından Gültepe Mahallesinde hayata geçirilmiştir..

Liseli ve üniversiteli öğrencilerin YÖK karşıtı, paralı eğitim karşıtı, bilimsel ve demokratik üniversite/lise mücadelesine ilişkin etkinlikler muhalefet pratikleri Halkevimizce desteklenmiştir.

Genel sağlık sigortası ve sağlık sigortası yasası'na karşı Eskişehir’de muhalefet örgütlerince yürütülen bilgilendirici, aydınlatıcı, fiili eyleme dönüşen etkinliklerinde halkevi olarak bulunulmuş ve karar alma süreçlerinde etkin görev alınmıştır.

Önümüzdeki dönem; egemen politikaların Ortadoğu ve Kürt sorunu temelinde yeni çatışmaları kızıştıracağı hem sömürgecilik ve neo-liberal programa uyum yönünde önü alınmaz bir yoksullaştırma, işsizlik ve güvencesizlik uygulamalarının yaygınlaşacağı karanlık bir dönemece evrilmektedir. Eskişehir halkevleri, tarihinden ve geleneklerinden aldığı güç ile ırkçılığa, gericiliğe, savaşa, yeni liberal uygulamalara ve emperyalist saldırganlığa karşı ezilen, yoksul, emekçi, aydın, ilerici, dışlanmış tüm kesimlerin içinde yaşayan, onlarla nefes alan, umudu ve direnci mayalayan, kent içindeki tüm mücadele örgütleri ile sürekli, kalıcı, dayanışmacı, mücadeleci inisiyatif, birlik ve platformları zorlayan “muhalefet evleri” olma özelliğini karalılık ile sürdürecektir.

 

 20/01/2008

  ESKİŞEHİR HALKEVİ ŞUBESİ

 YÖNETİM KURULU ÜYESİ

 ŞAHABETTİN ARPACI