Trabzon'da yaşanan linç olayı ve sonrası gelişmelerle ilgili Trabzon'da incelemelerde bulunan Halkevleri heyetinin raporu

Cu, 08/04/2005 - 08:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

HALKEVLERİ MERKEZ YÜRÜTME KURULU’NA

 

Konu :            Trabzon’da yaşanan olaylarla ilgili yerinde yapılan tespit, gözlem ve çalışmalara dair yazılı rapordur.

 

Trabzon ilinde 06.04.2005 günü yaşanan TAYAD’lı gençlere yönelik linç girişimi olayı ve yerel Halkevleri örgütlülüğünü hedef alan sonraki gelişmeler üzerine, Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu’nun olağanüstü toplantısında alınan karar uyarınca ben (MYK Üyesi Av. Ender Büyükçulha) ve MYK üyesi/Örgütlenme Sekreteri Samut Karabulut, ivedi olarak uçakla Trabzon’a hareket ettik ve 07.04.2005 günü sabah 07.00 sularında Trabzon’a vardık.

Halkevleri Derneği Trabzon Şubesi’ne giderek, gerek Halkevi yöneticileri gerekse Halkevi’nin çağrısı ile bir araya gelmiş olan dost kurum temsilcileri ile (Eğitim Sen, Or Kam Sen, Tüm Bel Sen, ESM ve Türk-İş Bölge Temsilciliği) görüşüldü, gelişmeler değerlendirildi.

Bu toplantının ardından, toplantıda alınan ortak karar uyarınca saat 13.00 de Halkevleri Derneği Trabzon Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenlenerek, tepkiler ve görüşler dile getirildi.

Saat 15.00 itibariyle Trabzon Valiliği ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü’ne geçilerek, burada ilgililerle görüşüldü. Aynı süreçte Adliye Binasına da uğranılarak, gözaltına alınmış olan mağdur gençlerin süreci takip edildi ve yakınları ile görüşüldü.

Elde edilen bilgiler ve izlenimler şöyledir;

 

Olayla İlgili Elde Edilen Bilgiler ve İzlenimler

Olay, başta Ülkü Ocakları ve kimi yerel TV, radyo ve yazılı basın kuruluşları olmak üzere, doğrudan faşist ülkücü güçler ve işbirlikçi yerel medya tarafından örgütlenmiş bilinçli bir provokasyondur. Herkes tarafından bilindiği üzere “Türk bayrağı yakılması” ya da “PKK bayrağı açılması” kesinlikle söz konusu değildir.

Olayın başlangıcı, üzerlerinde önlükler olduğu halde kent merkezinde F Tipi Cezaevi konulu bildiri dağıtan gençlere, civarda bulunan birkaç sivil faşisttin ve bir resmi polisin müdahalesi ile başlamıştır. Ardından bilinen sahneler yaşanmıştır.

Ancak basın-yayın organlarında yer alan haberlerinin aksine, sayısı 2-3 bini bulan örgütlü bir topluluk kesinlikle söz konusu değildir. Bu sayıdaki bir kalabalığın olay yerinde bulunuş nedeni, asıl olarak meraktır. Gerçekte olayın merkezinde 300-400 kişilik, çoğu Ülkü Ocağı ve MHP üyesi bir örgütlü faşist topluluk yer almaktadır.

Olay, daha ilk dakikalarda Ülkü Ocakları tarafından telefonla örgütlenmiş; ülkücü faşistler tarafından kendi taraftarlarına, sağ kampta yer alan diğer kurumlara ve basına “Türk bayrağı yakıldı/PKK bayrağı açıldı” haberleri, ayrıca faillerin yakalandığı ve halen ellerinde olduğu bilgisi telefonlarla verilmiş ve herkes, sokağa çıkmaya ve linç girişimine katılmaya davet edilmiştir. Ardından sağ kampta yer alan yerel TV’ler ve provokasyona gelen diğer yerel TV kanalları da, olağan yayın akışlarını keserek veya alt yazı ile bu bilgiyi kente yaymıştır.

Olayın ilk dakikalarından itibaren asılsız ithamlara maruz kalan gençlerin “Halkevleri üyesi” olduğu ya da sözde bayrak yakan kişilerin “Halkevleri Şubesi binasından çıktığı” bilgisi verilmeye başlanmış ve provokasyon Halkevleri Trabzon Şubesi’ne yöneltilmeye çalışılmıştır.

Olayın ilk dakikalarında kolluk güçleri; henüz ciddi bir kalabalık oluşmamışken bu gençleri derhal olay yerinden uzaklaştırarak, sonraki gelişmeleri rahatlıkla engelleyebilecek iken; gençleri olay yerinde tutarak, bir anlamda gelişmelere zemin hazırlamıştır.

Başta TTB’ye bağlı Trabzon Tabip Odası ile TMMOB bağlı Trabzon Makine Mühendisleri, İnşaat Mühendisleri ve Elektrik Mühendisleri Odası, AKP ve MHP İl Başkanlıkları, esnaf örgütü yöneticileri; ardı ardına yaptıkları provakatif açıklamalarla olayların büyümesinde etkili olmuştur.

Olaylar, kolluk güçlerinin geçte olsa müdahalede bulunarak gençleri olay mahallinde uzaklaştırması ve kentin merkezi yerlerinde güvenlik tedbiri alınması ardından durulmuştur. Ancak olayın asıl faili olan 300-400 kişilik bir ülkücü faşist topluluk, bir süre daha gösterilerine devam etmiş, Valilik binasına yürüyüş gerçekleştirmiş, burada İl Emniyet Müdürü’nün konuşması ardından dağılmıştır.

Ayrıca Halkevleri Trabzon Şube Başkanının ve diğer kimi dost kurumların yerinde ve hızlı müdahalesi, sözlü ve yazılı tekzipleri ile, hemen bir kısım duyarlı yerel TV kanallarında, olayın bir provokasyon olduğu yolunda yayınlar yapılması da sağlanmış, böylece ülkücü faşist topluluk dışında Trabzon halkının tahriklere kapılarak olaya katılımı engellenmiştir.

Olaylar yaşandıktan ertesi güne değin, kimi Halkevleri üyeleri ile yerel üniversitede öğrenim gören sol görüşlü öğrencilere yönelik tehditkar tutum ve davranışlar yaşanmış, ancak kayda değer bir olay meydana gelmemiştir.

 

Resmi Yetkililerle Yapılan Görüşmelerde Elde Edilen Bilgiler ve İzlenimler

Ben ve MYK üyesi/Örgütlenme Sekreteri Samut Karabulut ile Trabzon Halkevi Başkanı Murat Bektaşoğlu’ndan oluşan 3 kişilik bir heyet, saat 15.00 için önce İl Valisi Hüseyin Yavuzdemir ile görüşme talep ettik. Ancak Valinin, böylesi hassas gelişmelerin yaşandığı bir süreçte il dışında olduğunu hayretle öğrendik.

Ardından İl Emniyet Müdürlüğü’ne giderek; burada saat 15.00 civarında önce Güvenlik Şube Müdürü Necati Ekinci ile görüştük.

Bu görüşmede Güvenlik Şube Müdürü Necati Ekinci tarafından, olayların kontrol altına alınmış olduğu ve gerekli çalışmaların halen sürmekte olduğu bilgisi tarafımıza verildi. Olayın örgütlü bir provokasyon olduğu yolundaki görüş ve kaygılarımız kabul görmeyerek, olayın daha çok yerel basının yanlış haberlerinden kaynaklı bir infaal durumu olduğu iddia olundu. Olayla ilgili süren çalışmalar kapsamında; olayda ilk elden sorumluluğu olan ülkücü, faşist kurum yetkilileri ve kimi medya organları hakkında adli ve inzibati işlemler yapılması gerekliliği konusunda, ne yazık ki tarafımıza ayrıntılı ve inandırıcı bir bilgi verilmedi. Provokasyonun yerel Halkevleri örgütlülüğüne yönelmesi konusunda ise, bu tespitimiz ve kaygımız kabul görmekle birlikte, bunun nedenleri ve sorumluları konusunda yine tarafımıza ayrıntılı ve inandırıcı bir bilgi verilmedi. Olayla ilgili değerlendirmelerimizi ve istemlerimizi ileterek görüşmeden ayrıldık.

Bu görüşmenin ardından saat 16.30 da İl Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek ile görüştük. İl Emniyet Müdürü tarafından da olayların kontrol altına alınmış olduğu ve gerekli çalışmaların adli merciler tarafından halen sürmekte olduğu bilgisi tarafımıza verildi. Yine olayın daha çok yerel basının yanlış haberlerinden kaynaklı bir infaal durumu olduğu iddia olundu. Olayda ilk elden sorumluluğu olan ülkücü faşist kurum yetkilileri ve kimi medya organları hakkında adli ve inzibati işlemler yapılması, üstelik bu yapılmazken yalnızca olayın mağduru olan gençlerin gözaltına alınıp tutuklanmasının hukuk dışılığı konusundaki eleştiri ve istemlerimiz, olayın adli mercilere (Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’na) intikal etmiş olduğu ve sorumluluğun bu süreçte adli makamlarda olduğu yolunda açıklamalara karşılandı. Olaylar sırasında bizzat İl Emniyet Müdürü sıfatıyla kendisi tarafından yapılan açıklamalardan duyduğumuz kaygı ve eleştiriler iletildi. İl Emniyet Müdürü bu konuşmaları, o an kalabalığı kontrol altına almak ve olayların büyümesini engellemek amacıyla bilinçli yaptığını savunarak, olayı kendisinin de tasvip etmediğini iletti.

 

Olayın Mağduru Gençlerle İlgili Girişimler, Bilgiler ve İzlenimler

Trabzon’da bulunduğumuz saatlerde gençlerin halen gözaltında olduğu bilgisi edinildi ve hukuki yardım sunulması için yerel örgütler (İHD Trabzon Şubesi ve Trabzon Baro’su) iletişim kurulmaya çalışıldı. Baro tarafından mağdur gençlere müdafi tayin edildiği bilgisi edinildi. Gençlerin sağlık durumu konusundaki bilgiler toplandı; gençlerde darptan kaynaklı çeşitli yara ve rahatsızlıklar olmakla beraber, ağır ve hayati bir durumun söz konusu olmadığı bilgisi edinildi. Ardından saat 15.00 civarında mağdur gençlerin adliyeye sevk edildiği bilgisi alınarak adliyeye gidildi. Burada, gençlerin sorgusu sürdüğü için onlarla görüşme olanağı bulunulamadı ancak adliye önünde bekleyen arkadaşları ve aile fertleri ile görüşülerek, olaydan duyduğumuz üzüntü ile dayanışma duygularımız ifade olundu, ayrıca hukuki süreç ve sahip oldukları haklar konusunda kendilerine bilgilendirme yapıldı. İl Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek ile görüşme başlangıcında gençlerin tutuklandığı bilgisi edinildi ve bu vesileyle olayda mağdur gençlerin hukuki sorumluluğu bulunmadığı, olayın sanığı değil mağduru oldukları yolundaki tespit ve kaygılarımız kolluk makamlarına iletildi.

 

Kimi Kurum Yetkililerinin Olayları Provoke Eden Tutumları Hakkında Elde Edilen Bilgiler ve İzlenimler

Gerek Trabzon yerelindeki Halkevleri ile diğer dost kurum yetkilileri ve kolluk makamlarıyla yapılan görüşmelerden, ayrıca yerel basın organlarının yayınlarından elde edilen bilgiler ışığında;

Trabzon yerelinde yayın yapan “Trabzon TV” adlı televizyon kanalının, gerek olay anında gerekse sonraki saatler ve günlerde, olayları provoke eden asılsız yayımlar gerçekleştirdiği öğrenilmiştir. Öte yandan yine Trabzon yerelinde yayın yapan “Karadeniz Gazetesi” ve “Karadeniz Haber Gazetesi”nin de, gerek haberleri gerekse kimi köşe yazarları tarafından benzer bir yayın çizgisi izlediği görülmüştür.

Öte yandan;

Türkiye Kamu-Sen, Elektrik Mühendisleri Odası, Makine Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Odası ve Türkav tarafından yapılan ortak açıklama olarak; “Bu eylemle Türkiye Cumhuriyetinin üniter devlet yapısı hedef alınmıştır. İç ve dış düşmanların amaçlarına hizmet edilmiştir. Şehrimizin ve milletimizin huzurunu bozmak isteyenlerin halk nazarında karşılaşması gereken tepki, olay anında verilmiştir. Halkımızın sağ duyusuna teşekkür eder, bölücü terör örgütünün yaptığı bu eylemi şiddetle kınarız”  ifadesi, Karadeniz Gazetesi’nin 07.04.2005 tarihli nüshasında yer almıştır.

AKP Trabzon İl Başkanı Ahmet Metin Genç’in “Bir avuç kendini bilmez bölücü örgüt sempatizanının propaganda maksatlı eylemine büyük üzüntü ve nefret duygularıyla şahit olduk. Yakın geçmişte yerlere atılan bayraklı olay ile başbakanımızın düğmeye bastılar sözü hafızalarda yerini korurken, Trabzon gibi milliyetçi, muhafazakar ve vatansever insanlar topluluğunda yapılmak istenenler düşündürücüdür. Sorumlu vatandaşlar olarak tüm hemşerilerimizi bu nevi olaylarda güvenlik güçlerimize yardım etmeye davet ediyoruz. Aptallıkla cesareti karıştıran terör kaşarlılarına tavsiyemiz sabır sınırlarının zorlanmamasıdır” açıklaması, yerel Karadeniz Gazetesi’nin 07.04.2005 tarihli nüshasında yer almıştır.

Trabzon Tabip Odası Başkanı Ahmet Ömeroğlu’nun; “Bölücü terör örgütünün Trabzon sokaklarında açmaya çalıştığı bayrağına, esnafımızın ve değerli gençlerimizin gösterdiği doğal protesto için teşekkür ediyoruz. Milletimin ve ülkemizin bütünlüğüne kast edenlere, Trabzonlu gençlerin geçit vermeyeceğini bir kez daha ortaya koymaları çok anlamlıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her karış toprağının şehit kanlarıyla elde edildiğini bilmeyen gafillere anlamlı bir mesaj verilmiştir. Ülkemizin her köşesinde bu tip hain eylemlere karşı, doğal tepkinin gelişmesi terörü kaynağından kurutacaktır. Sağolun gençler, sağolun Trabzonlular” açıklaması, yerel Karadeniz Haber Gazetesi’nin 07.04.2005 tarihli nüshasında yer almıştır.

Trabzon Ülkü Ocağı Başkanı Tolgay Sivrikaya’nın; “Unutulmasın ki bu ülke sahipsiz değildir. Trabzon halkı dünde bu günde gerekli tepkisini göstermiştir, yarın da gösterecektir. Biz bu ülke için çok şehit verdik, kimse bayrağımıza vatanımıza dil uzatamaz” açıklaması, yerel Karadeniz Haber Gazetesi’nin 07.04.2005 tarihli nüshasında yer almıştır.

DYP Trabzon Merkez İlçe Gençlik Kolları Teşkilatı Başkanı Mehmet Ali Tuna’nın; “Türkiye’yi bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Unutulmasın ki, bu vatan ecdadımızın kanıyla sulanmıştır” açıklaması, yerel Karadeniz Haber Gazetesi’nin 07.04.2005 tarihli nüshasında yer almıştır.

 

Bilginize saygı ile sunarım.