AKP savaş halklar barış istiyor! Barış talebi her yerde

Pt, 02/09/2013 - 19:25
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

İstanbul: “Gezi’den Lice’ye barış için mücadeleye”

“Gezi’den Lice’ye barış için mücadeleye” sloganıyla binlerce kişi 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde İstanbul’da Kadıköy Meydanı’nda bir araya geldi

Kadıköy’de binlerce kişi barış için buluştu. Toplumsal muhalefet bileşenleriyle birlikte forumlardan da eyleme katılım oldu.

Kadıköy İskele Meydanı’ndaki miting slayt gösterimi ve bir dakikalık saygı duruşunun ardından başladı. Mitingde “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları sık sık atıldı.

Mitingde ilk sözü milletvekili Sırrı Süreyya Önder söz aldı. Önder, barışı halkların getireceğini belirtti.

Önder’in ardından milletvekili Levent Tüzel söz aldı. Suriye’ye yönelik olası bir emperyalist saldırıyı ve AKP’nin savaş yanlısı politikalarını protesto eden Tüzel, müzakere sürecini işaret ederek, gerçek anlamda barış istediklerini ancak seçim barajlarının kaldırılmadığını, KCK adı altındaki operasyonlarla tutuklularının serbest bırakılmadığını belirtti.

Tüzel sözlerini “Savaşa hayır derken demokrasi ve barış için birleşeceğiz” diyerek sonlandırdı.

Tüzel’in ardından DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu söz aldı. Çerkezoğlu Haziran isyanında hayatını kaybedenleri selamlayarak sözlerine başladı ve AKP’nin dış politikasının tamamen çöktüğünü söyledi. Savaşları emekçilerin durdurması gerektiğini belirten Çerkezoğlu, “Onlar uçaklarına binip giderken Roboski’de, Reyhanlı’da, Rojava’da, Hama’da, Kahire’de biz ölürüz”  dedi. Emeğin savaşı durdurması gerektiğini yineleyen Çerkezoğlu, Mısır’da darbeyi suçlayan hükümetin bugün bu ülkeyi taşeron cumhuriyetine çevirerek emekçilere savaş ilan ettiğini belirtti.

Roboski’de çocukların üzerine bomba atanlarla insanları inşaatlarda, tersanelerde, madenlerde gençleri ölüme yollayanların aynı zihniyet olduğunu belirten Çerkezoğlu konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:

Ortadoğa’da barışın ve kardeşliğin güvencesi emperyalistler değil Kürt halkı olmak üzere barış için savaşan halklar olacaktır. Barışın güvencesi AKP değil, bu iktidarın mezhepçi, ırkçı politikalarına karşı sokaklarda direnenlerdir. Nasıl ki Haziran İsyanı’nda onların projelerini durdurduysak savaşı da durduracak olan bu omuz omuza direnişlerdir. Söz veriyoruz barışın ve kardeşliğin ülkesini, dünyasını kuracağız.

TMMOB adına konuşan Süleyman Solmaz da AKP’nin savaş politikalarını kınayarak “Özgür bir dünya için el ele veren Gezi ruhuna selam olsun. Hepimize kolay gelsin” şeklinde konuştu.

Barış İçin Kadın Girişimi’nden Seher Kalkan söz aldı. Seher, savaşlarda en çok kadınların mağdur olduğunu dile getirdi ve şunları söyledi:

Biz kadınlar barış için hep ısrar ettik. Şimdi de ediyoruz. Biz kadınların barış ısrarı barış mücadelesini güçlendirir. Kadınları sürece katmayan barış sürdürülebilir olmaz.

Seher Kalkan’ın konuşmasının ardından Gezi tutsaklarının aileleri kitleyi selamladı. Aileler kitle tarafından alkışlarla, ıslıklarla karşılandı.

Son konuşmayı BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş yaptı. Demirtaş,  alanları dolduran binleri “bugün savaşa dur diyen bu irade barışı getirecek olan iradedir” diyerek selamladı.

DÖKH üyesi Nazliye Sincar’ın katledilmesini lanetleyen Demirtaş, kadına yönelik şiddetin ve kadın katliamlarının en önemli mesele olması gerektiğini ifade ederek “kadınların katledildiği bir ortamda hiç kimse barıştan söz edemez” dedi.  Demirtaş, Gezi direnişinde yaşamını yitirenleri anarken, Gezi tutsakları için de özgürlük istedi. Gezi ve Lice’deki direniş ruhunun buluştuğuna dikkat çeken Demirtaş, bunu her süreçte devam ettirmek gerektiğini söyledi.

Demirtaş, AKP’nin dış politikasını da eleştirdi ve “AKP, halkların demokratik haklarını savunsaydı bugün Suriye bu hale gelmezdi ama onlar kendilerine yakın olanları toplantılara davet ettiler. Ceplerine para, ellerine silah verip Suriye’de savaştırdılar. Mezhepleri birbirine karşı öfkeyle karşı karşıya getiren politikaları desteklediler” dedi. AKP hükümetine seslenen Demirtaş, “Gelin beraber bombalayalım demekten utanmıyor musunuz?” diye sordu.

Başbakan’ın kendisini kastederek, “PKK’lilerin adresini versin” sözlerine tepki gösteren Demirtaş, “PKK’nin adresi belli, mekabın üstünde, gökyüzünün altında yaşıyorlar. Sen şimdi konuyu değiştirip çarpıtmak yerine, çetelerin desteklenmesi ile ilgili sorumluluğunu yerine getir” dedi. Demirtaş, Başbakan’a seslenerek, “Rojava devrimini selamlayabiliyor musun? Şimdi buradan nasıl bir kardeşlik çıkacak? Biz sınırları kaldıralım diyoruz. Sen hala oradaki devrimi nasıl boğabilirim hesapları yapıyorsun. Siz hala sandığın hesabını yaparsanız, gün gelir sandığı da alırlar kafanıza geçirirler” dedi.

Demirtaş’ın konuşmasının ardından sırasıyla Agire Jiyan, Erdoğan Emir ve Grup Vardiya sahne aldı. Müzik dinletisinin ardından miting sona erdi.

İzmir’de binler barışın dilini konuştu

İzmir’de Barış Meclisi ve HDK’nin çağrısıyla binler Dünya Barış Günü’nde sokaktaydı

İzmir’de Barış Meclisi ve HDK’nin çağrısıyla KESK İzmir Şubeler Platformu, DİSK Ege Bölge Temsilciliği, Tüm-Tis, Barış Meclisi, İHD İzmir Şubesi, ÇHD İzmir Şubesi, HDK, Alevi Bektaşi Federasyonu, Halkevleri, Öğrenci Kolektifleri, Liseli Genç Umut, Mücadele Birliği, Yeni Kapı Tiyatrosu, Kaldıraç, Köz, Söz ve Eylem, Halkın Kurtuluşu, DSİP, SGDF, BDSP, İmece Dostluk Derneği, Onbeşler Birlik ve Dayanışma Derneği, Dersimliler Kültür ve Dayanışma Derneği, EHP Basmane Meydanı’nda bir araya gelerek Konak Eski Sümerbank önüne yürüyüş yaptı.

Yürüyüş boyunca ‘Yaşasın halkların kardeşliği’, ‘Biji bratiya gelan’, ‘Her yer Rojava her yer direniş’, ‘Susma haykır, savaşa hayır’, ‘Savaşa hayır, barış hemen şimdi’ sloganları atıldı.

Konak Eski Sümerbank önünde sona eren yürüyüş sonrası devrim şehitleri için saygı duruşu yapıldı. Eski Sümerbank önünde kurulan platformda basın açıklamasını Barış Meclisi’nden Coşkun Üsterci yaptı. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Ortadoğu’da uzunca bir zamandan beri savaş, darbe ve katliamlar nedeniyle kanın su gibi aktığı, ağır insan hakları ihlalleri ve insanlık utancının yaşandığı koşullarda barış ve demokrasi için alanlara çıkıldığını belirten Üsterci, Suriye’de kadın çocuk demeden insanların kimyasal silahlarla kitle halinde öldürülmesinin emperyalist güçler tarafından bir askeri müdahale gerekçesi olarak araçsallaştırıldığına dikkat çekerek ‘Uluslararası hukuku da çiğneyerek ABD’nin önderliğinde gerçekleştirilecek olan NATO müdahalesi hiçbir şekilde kabul edilemez’ dedi.

Barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ne denli birleştirici olduğunu ve halklar arasındaki dostluğu pekiştirdiğini Gezi Parkı Direnişi sırasında bir kez daha görüldüğünü ifade eden Üsterci, ‘İşte bu direnişin ürettiği kardeşlikten aldığımız güçle, bu ülkede kalıcı bir barışın tahsis edilmesi için anadilde eğitim hakkının verilmesi, seçim barajının kaldırılması, siyasal tutsakların serbest bırakılması, temel hak ve özgürlükleri geliştiren ve güvence altına alan özgürlükçü bir anayasanın yapılması gibi adımların, başka bir deyişle savaş ve çatışmalara yol açan tüm adaletsizliklerin giderilmesi yönünde adımların bir an önce atılması gerektiğini bir kez daha haykırıyoruz' diyerek basın açıklamasını sonlandırdı.

Platform konuşmaları Coşkun Üsterci’den sonra BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık bir konuşma yaptı. ‘Alanlardayız çünkü barışı tahsis etmek istiyoruz, alanlardayız çünkü Kürt gerillası ve Türk askeri ölmesin istiyoruz, alanlardayız çünkü Ortadoğu’da savaşa karşı sesimizi yükseltmek istiyoruz’ diyen Sakık, AKP’nin Türkiye’deki savaş sonlandırmadan Ortadoğu’ya barış getirmeye kalkıştığını ifade ederek önce Türkiye’de barışın inşa edilmesi gerektiğini belirtti.

Daha sonra EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan söz aldı. Gürkan Ortadoğu’daki savaşın aklın ve vicdanın kabul etmediğini belirterek, ‘Kanlı pazarlıklar yapanların demokrasi ve barış getirmeyeceğini biliyoruz; barış ve demokrasiyi alacak olan bizleriz, birlikte olursak el ele verirsek bunu başarabiliriz’ dedi.

Platform konuşmalarından İzmir Halkevleri Çocuk Korosu barışın şarkılarını seslendirdiler. Çocuklar, ‘Yaşarsak yaşar dünya ölürsek güneş solar; bomba dolu dünyada, yaşayamaz çocuklar’ dediler ve barışın sesi oldular.

İzmir Halkevleri Çocuk Korosu’ndan sonra İzmir Müzisyenler Derneği bir müzik dinletisi gerçekleştirdi ve miting çekilen halaylarla son buldu.

 

Hatay’ da binler barışa çığlık oldu

Hatay’da, binlerce kişi, Antakya Dayanışma’nın çağrısıyla, 1 Eylül dünya barış gününde sokaklardaydı. “Ülkemizde ve bölgemizde emperyalist savaşa hayır” diyen Antakya’ lılar doğuş okulları önünde buluşarak Uğur Mumcu alanına yürüdü. Yürüyüşte “Reyhanlı’yı unutma, unutturma”, Suriye halkı yalnız değildir”, “katil abd, işbirlikçi AKP” sloganları atıldı. Yürüyüş sırasında Abdullah cömert ve ali İsmail korkmaz da sık sık anıldı.

Armutlu semt pazarında bir araya gelen Dursunlu, Sümerler, Aşağı Okçular, Turunçlu, Armutlu ve Çekmece halkı 500 kişiden oluşan “barış zinciri” ile doğuş okulları önüne geldi.

Dursunlu, Çekmece, Aşağı Okçular, Turunçlu, Armutlu ve Sümerler halkı “Savaşa meydan okuyoruz” pankartıyla, Armutlu gençliği ise “Armutlu gençliğinin sözüdür, Abdullah kardeşimizin katillerini bulacağız” yazılı pankartlarla yürüyüş de yerini aldı.

Yürüyüş Uğur Mumcu alanında yapılan mitingle sona erdi. Ali İsmail Kormaz’ın anne ve babası ile Abdullah Cömert’in ailesinin de olduğu mitinge konuşmacı olarak  Hatay Tabip Odası Başkanı Selim MATKAP, Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Kemal BÜLBÜL,  SYKP Temsilcisi Mehmet KARASU ve Hatay Halkevi Başkanı Eylem MANSUROĞLU katıldı. Konuşmacılar halkı Arapça ve Türkçe selamladı.

Yapılan konuşmalarda, Hatay’ın iki yıldır AKP’nin izlediği savaş politikalarıyla Suriye’ye olası askeri müdahalenin üssü haline getirildiği, Hatay halkının barış taleplerini ifade etmek için çıktığı sokaklar, caddeler valilik tarafından halka yasaklanırken,  aynı caddeler, aynı sokaklar kardeş kanı dökecek, insanları öldürecek tanklara, askeri mühimmat taşıyan yüzlerce TIR’a serbest kılındığına dikkat çekildi.

Konuşmaların ardından barışı temsilen beyaz balonlar ve güvercinler gökyüzüne bırakıldı. Yerel müzik grupları sahne aldığı mitingde Halkevleri Yaz Okulu Minik Çapulcu Korosu da söylediği şarkılarla alandakiler tarafından yoğun alkış aldı.

Samsun tek ses: AKP savaş, halklar barış istiyor

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Samsun’da demokratik kitle örgütleri İstiklal Caddesi’nde bir yürüyüş gerçekleştirdi

Samsun’da 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde KESK öncülüğünde yürüyüş ve basın açıklaması yapıldı. Eylem KESK, HDK bileşenleri ve Halkevleri tarafından gerçekleştirildi. Öğretmenevi önünden Çiftlik Akbank önüne kadar, caddeyi trafiğe kapatarak yapılan yürüyüş, Samsun SES şube yönetim kurulu üyesi Gül Gencan’ın okuduğu basın açıklamasıyla son buldu. Yürüyüş sırasında “AKP savaş, halklar barış istiyor”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “Katil ABD, işbirlikçi AKP”, “Biji bratiya gelan” (Türkçesi: Yaşasın halkların kardeşliği), “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Suriye halkı yalnız değildir” sloganları atıldı.

Gencan’ın okuduğu basın açıklamasında vurgulananlar şunlardı:

“1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bir kez daha haykırıyoruz: Savaşa HAYIR! İnadına barış, inadına kardeşlik! Küresel sermayenin ihtiyaçlarına uygun ekonomik ve siyasi projelerini hayata geçirmek için her yolu deneyen emperyalistler bugün de boş durmuyor. Amaçlarına ulaşmak için farklı milliyetlerden, etnik, kimlik ve mezheplerden halkları birbirine düşman etmeye, dünyayı kana bulayan katliamlara imza atmaya devam ediyor. Yaşanan gelişmeler “bölgesel liderlik” hayalleri içinde bulunduğumuz coğrafyaya yönelik emperyalist politikaların taşeronluğuna soyunan AKP’nin tüm komşularını karşısına alan bir noktaya savrulduğunu göstermektedir. 10 yıl önce Irak’a yapılan emperyalist müdahaleyi haklı kılmak için öne sürülen kimyasal silah bahanesi bugün Suriye için öne sürülmektedir. AKP iktidarına göre başta Mısır ve Suriye olmak üzere Ortadoğu’da akan kanın kimin kanı olduğu, ölenlerin hangi dini inanç veya etnik kimlikten olduğu, kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığının gerçekte bir anlamı yoktur.

Diğer yönden yaklaşık 8 aydır devam eden çatışmasızlık ortamına rağmen AKP hükümeti ülkemizin kanayan yarası Kürt sorununun eşit haklara dayalı barışçı ve demokratik bir temelde çözüm konusunda üzerine düşeni yerine getirmemekteki ısrarını sürdürmektedir. Türkiye’deki halklara daha fazla yıkım ve acıdan başka bir şey getirmeyen tekçi, ırkçı, şovenist söylem ve politikalardaki ısrar bölgeye inşa edilen yeni kalekollarla, Rojava katliamını gerçekleştiren silahlı çetelere verilen açık destekle sürdürülmektedir. Başta anadilde eğitim ve seçim barajının indirilmesi konuları olmak üzere demokratikleşmeye yönelik adımlar yine bir başka bahara ertelenmek istenmektedir. Sonuna kadar haklı ve meşru Gezi Direnişi eylemlerinde dahi asgari demokratik hoşgörüyü gösteremeyenlerin, hayatını kaybeden çocukların ailelerine bir başsağlığı dahi dilemeyenlerin bugün Suriye ve Mısır halkı için döktüğü timsah gözyaşlarına inanmak mümkün değildir. Kendi vatandaşlarının üzerine tomaları salmaktan, binlerce  gaz bombası atmaktan geri durmayanların, 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ı pusuda katledenleri savunan valiyi hala görevden almayanların, Medeni Yıldırım’ın,  Mehmet Ayvalıtaş’ın, Abdullah Cömert’in, Ethem Sarısülük’ün, Roboski’de çoğu daha 18 yaşına girmemiş 34 cana mal olan katliamın hesabını vermekten kaçanların demokrasiyi, insan haklarını ağzına almaya hakkı yoktur. Emperyalistlerin bölüşüm savaşı ne bizim, ne de çocuklarımızın savaşıdır.

Tüm olumsuzluklara rağmen sınıfsız, sömürüsüz, barış içinde, sevgiyle, kardeşçe yaşayabileceğimiz bir dünyanın hayal olmadığını biliyoruz. Bunun için emperyalist politikalar ve savaş çığırtkanlığı karşısında inadına barış, inadına kardeşlik demeyi sürdüreceğiz.”