Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi bugün (28 Kasım Perşembe) saat 14.00'da İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yaptı.
Sultanahmet Meydanı'nda buluşan Meclis üyeleri, “Ne dershane ne özel okul, parasız, bilimsel, anadilinde eğitim istiyoruz” pankartı ile buradan Cağaloğlu'nda bulunan İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında sık sık “Eğitim haktır satılamaz” , “eğitim haktır AKP karanlıktır” , “karanlığa teslim olmayacağız” ve “eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim” sloganları atıldı.
Milli Eğitim Müdürlüğü önüne gelindiğinde önce bir dershane öğrencisi söz alarak, yaşadıkları sorunları anlattı. Konuşmasında dershane parası ve sınav sistemi yüzünden intihar eden lise öğrencilerini hatırlattı ve liselilerin parasız eğitim için mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Ardından öğretmenler adına konuşma yapan Yakup Kaya, dershane kavgası yapan her iki kesimin de kendi çıkarları için toplumu taraf etmeye çalıştığını ancak ne cemaatin ne de AKP'nin derdinin parasız eğitim olmadığını söyledi.
Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi adına açıklamayı Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay yaptı. Günay yaptığı açıklamada, “Açıkça ifade edelim ki, dershaneleri dönüştüreceğiz diyen Tayyip Erdoğan da, dershaneler kapatılamaz diyen Gülen Cemaati de kendi çıkarlarını halkın çıkarlarıymış gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Bugün yürüyen kavga iktidar içi paylaşım savaşının cemaatin en güçlü olduğu alanlardan biri olan dershaneler üzerinden yürütülmesidir. AKP eğitimdeki ticarileştirmeyi özel okulları palazlandırarak yapmak istemektedir. Dershanelere yatırım yapanlara özel okul açın demektedir. 300 bine yakın öğretmen atanmazken dershane öğretmenlerini mülakatla kadroya almak inandırıcı değildir. Kaldı ki dershanede çalışan öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu güvencesiz, kölelik koşullarında çalışmaktadır. Kimse bizi kandırmaya çalışmasın, AKP dershaneleri kapatarak 1,5 milyon öğrenciyi ve velileri dershane mecburiyetinden kurtarmaya değil, milyonlarca öğrenciyi özel okullara mahkum etmeye çalışmaktadır. Öbür taraftan dershaneleri fırsat eşitliği sağlayan, yoksulları gözeten kurumlar olarak gösterme çabası kocaman bir yalandır. Dershaneler paralı eğitim kurumlarıdır, tıpkı özel okullar gibi piyasacı, sınav odaklı eğitim sisteminin sonuçlarıdır. Yoksulların birtaz daha ucuza dershaneye gidebilmesinin tek koşulu ise cemaat ilişkileri içerisine girmesine bağlıdır. Dershaneler büyük kardan ve örgütlenme alanından mahrum kalmak istemeyenlerin dişe dişi savundukları ticari eğitim kurumlarıdır” dedi.
Açıklamanın sonunda ise “Biz dershane mi? özel okul mu? şıklarından birini tercih etmiyoruz. Biz özel okul da, dershane de istemiyoruz. Devlet okullarının adeta ticarethane gibi işletildiği bir eğitim sistemi de istemiyoruz. Çokça tekrar ettiğimiz gibi biz anaokulundan yükseköğretime eşit, parasız, sınavsız, bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz. Bizim kavgamız bunun kavgasıdır” dedi.
Yapılan açıklamanın tam metni:
"Ne dershane, ne özel okul, parasız, bilimsel, anadilde eğitim
Günlerdir televizyon ekranları, gazete manşetleri dershane tartışmalarına sahne oluyor. 10 yılı aşkın zamandır iktidar olan AKP içerisinde daha önce böyle bir kutuplaşma yaşanmamıştı.
Açıkça ifade edelim ki, dershaneleri dönüştüreceğiz diyen Tayyip Erdoğan da, dershaneler kapatılamaz diyen Gülen Cemaati de kendi çıkarlarını halkın çıkarlarıymış gibi göstermeye çalışmaktadırlar.
Halbuki iki tarafın da konunun esasına dair anlaşamadıkları bir şey yoktur. Örneğin eğitimin ticarileştirilmesi, devletin bu alandan el çekmesi, eğitim masraflarının tamamen velilere yıkılması konusunda tarafların bir anlaşmazlığı yoktur. İki taraf da özel okul sevdalısıdır, eğitim alanında sermaye oranını yüzde otuzlara çıkarma konusunda hemfikirdirler. Yine yıllardır eğitimin içeriğinin gericileştirilmesi konusunda şimdi iki tarafmış gibi görünenler beraberce çalışmışlardır. Müfredatın bilimsel içerikten uzaklaştırılması, eğitim alanındaki kadrolaşma politikalarını yıllardır kardeş kardeş yürütmüşlerdir. Eğitimin ticarileştirilmesi ve gericileştirilmesi atağının en büyük adımı olan 4+4+4 AKP iktidarındaki bütün tarafların ortaklaştığı bir düzenlemedir.
Bugün yürüyen kavga iktidar içi paylaşım savaşının cemaatin en güçlü olduğu alanlardan biri olan dershaneler üzerinden yürütülmesidir. Ancak sadece bu da değildir. AKP eğitimdeki ticarileştirmeyi özel okulları palazlandırarak yapmak istemektedir. Dershanelere yatırım yapanlara özel okul açın demektedir. Bu yüzden dershane dönüşümü için bir çok teşvik dershane sahiplerine önerilmektedir. AKP, iktidar kavgası ve özel okullaşma sevdası yüzünden dershaneneleri dönüştürme palanının ne kadar saçma olduğunu bile görememektedir. 300 bine yakın öğretmen atanmazken dershane öğretmenlerini mülakatla kadroya almak inandırıcı değildir. Kaldı ki dershanede çalışan öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu güvencesiz, kölelik koşullarında çalışmaktadır. Özel okullara dönüşemeyen dershanelerin açık liseye dönüşmesi ise açık liseler yaygınlaştırılmak ve özel açık liseler haline getirilmek istenmektedir.
Kimse bizi kandırmaya çalışmasın, AKP dershaneleri kapatarak 1,5 milyon öğrenciyi ve velileri dershane mecburiyetinden kurtarmaya değil, milyonlarca öğrenciyi özel okullara mahkum etmeye çalışmaktadır. Paralı eğitim ve bütün okulları imam hatip okullarına dönüştürme hedefi AKP’nin eğitim politikasının ana eksenidir.
Öbür taraftan dershaneleri fırsat eşitliği sağlayan, yoksulları gözeten kurumlar olarak gösterme çabası kocaman bir yalandır. Dershaneler paralı eğitim kurumlarıdır, tıpkı özel okullar gibi piyasacı, sınav odaklı eğitim sisteminin sonuçlarıdır. Yoksulların birtaz daha ucuza dershaneye gidebilmesinin tek koşulu ise cemaat ilişkileri içerisine girmesine bağlıdır. Dershaneler büyük kardan ve örgütlenme alanından mahrum kalmak istemeyenlerin dişe dişi savundukları ticari eğitim kurumlarıdır.
Kimse bize dershane parasını ödeyemediği için annesinin cezaevine girmesine dayanamayıp intihar eden Soner’i, okulun çatısını onarırken düşüp hayatını kaybeden öğrenci velisini, kırılan lavabonun altında kalıp hayatını kaybeden Efe’yi, üzerine okul kapısı devrilerek ölen öğrencileri unutmadık. Atanmadığı için canına kıyan 38 öğretmenimizi unutmadık. 4+4+4 sonucu kalabalıklaşan okulların birinde izdihamdan kaynaklı ölen Ahmet’i unutmadık. O yüzden eğitim hakkımızı gasp eden herkese öfkeliliyiz, yalanlarına inanmıyoruz.
Herkes en temel insan hakkı olarak eğitim hakkına sahip olmalıdır. Biz dershane mi? özel okul mu? şıklarından birini tercih etmiyoruz. Eski dostların ne kadar düşman olacağını bilemeyiz, ancak ikisinin de bize dost olmadığını çok iyi biliyoruz. Biz özel okul da, dershane de istemiyoruz. Sadece bu da değil, devlet okullarının adeta ticarethane gibi işletildiği bir eğitim sistemi de istemiyoruz. Çokça tekrar ettiğimiz gibi biz anaokulundan yükseköğretime eşit, parasız, sınavsız, bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz. Bizim kavgamız bunun kavgasıdır.
Nuri Günay
Halkevleri Genel Sekreteri"